"بعيد جداً" - Translation from Arabic to Turkish

    • Çok uzun
        
    • çok uzaklarda
        
    • çok uzaklara
        
    • kadar uzakta
        
    • çok uzaktasın
        
    • epey uzakta
        
    • çok uzaktayım
        
    • çok uzak
        
    • çok çok
        
    • çok uzakta
        
    • uzaklardan
        
    Tamam. Evet, bütün iyi hikâyeler gibi bu da, esasen hiçbir şeyin varolmadığı, çok Çok uzun zaman önce başlıyor. TED حسناً. إذاً كما في جميع القصص الجميلة تبدأ هذه منذ زمن بعيد جداً حينما لم يكن هناك أي شيء
    Çok, Çok uzun bir zaman önce, dünyada dinozorlar hüküm sürdü. Open Subtitles منذ زمن بعيد جداً كانت الديناصورات تحكم الأرض.
    İklim dediğimizde soyut, çok çok uzaklarda olan bir iklimden bahsetmiyoruz. TED المناخ ليس حقاً حول المناخ المجرد والبعيد بعيد، بعيد جداً منا.
    Buradan çok uzaklara. Geri döner miyim bilmiyorum. Open Subtitles بعيد جداً من هنا، وأنا لست متأكدة من عودتي
    Bence o kadar uzakta aramamıza gerek yok. Open Subtitles أوه، أنا لا أعتقد نَحتاجُ لظُهُور بعيد جداً.
    O zaman güneyden çok uzaktasın ve rotayı daha fazla kuzeye çevirmelisin. Open Subtitles فأنت بعيد جداً بأقصي الجنوب و يجب أن تتوجه أكثر إلى الشمال.
    Onur duyarım, fakat bizim evimiz epey uzakta. Open Subtitles يشرّفني ذلك لكن منزلنا بعيد جداً وكنا نأمل العودة إلى هناك قريباً
    Evimden çok uzaktayım ama kesinlikle... insanlara inancım tam. Open Subtitles اسكن في ديهرادن بعيد جداً عن البيت لكنني أحمل إيمان أهلي معي
    Baban çok uzak bir yerden geliyor ve orada kalması gerekirdi. Open Subtitles والدك اتى من مكان بعيد جداً وكان عليه ان يبقى هناك
    Çok uzun zamandır evimden çok uzaktayım efendim. Open Subtitles أنا بعيد جداً عنْ موطني و لمدّة طويلة ، سيدي
    Çok uzun zaman, evimden çok uzaklarda kaldım, efendim. Open Subtitles أنا بعيد جداً عنْ موطني و لمدّة طويلة ، سيدي
    Çok uzun bir süre gibiydi,... Nasılsa bir şeyler çıkar, bundan paçayı sıyırırım diye düşündüm. Open Subtitles لقد احسست انه بعيد جداً, عرفت ان شئ سيحدث, وسوف اكون قادر على الهروب منه, لكن
    Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü. Open Subtitles لأنه قد نظر إلى رب عالٍ جداً و بعيد جداً
    Bir zamanlar, çok çok uzaklarda doğmuş bir prenses varmış. Open Subtitles ذات مرة , هناك أميرة ولدَت بعيداً بعيد جداً.
    Evet, yeni bir yere taşınıyorum, buralardan uzaklara, çok uzaklara. Open Subtitles أجل سنرحل لمكان جديد بعيد جداً جداً من هنا
    Kızının düğün gününde kocaman bir kuşun gelip pençeleriyle onu kaptığını ve çok uzaklara götürdüğünü söylerler. Open Subtitles وقالوا , يوم حفل زفاف إبنته طائر عظيم أتى من السماء وقام بإختطافه بمخالبه وأخذه لمكان بعيد جداً
    Endişelenmemize gerek olmayacak kadar uzakta olan mı? Open Subtitles أوه، تعنين هذا الذي ما يزال بعيد جداً لنقوم بالقلق حوله ؟
    Eğer gölge çemberin içinde kalıyorsa güneyden çok uzaktasın demektir ve bu durumda rotanı daha kuzeye çevirmelisin. Open Subtitles وماذا لو لم تصل للدائرة؟ فأنت بعيد جداً بأقصي الجنوب و يجب أن تتوجه أكثر إلي الشمال.
    Ve evinden epey uzakta. Open Subtitles وهو بعيد جداً عن المنزل.
    Otelin çok uzak. Bu gece burada kalabilirsin. Open Subtitles راهول إن الفندق الذي تقيم به بعيد جداً فلتقضي الليلة هنا
    Ayrıca ceset, bu derece yanması için ateşten çok uzakta. Open Subtitles بعيد جداً الجسم المَوْضُوع جداً لِكي يَكُونَ في ذلك الشرطِ.
    En ufak yiyecek kırıntısının dahi kokusunu çok uzaklardan alabilirler. Open Subtitles حيث يمكنها شم رائحة أقل كمية طعام من بعيد جداً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more