"بغضب" - Translation from Arabic to Turkish

    • öfkeyle
        
    • öfke
        
    • öfkeli
        
    • kızgın
        
    • öfkesini
        
    • öfkesiyle
        
    • kızgınlık
        
    • gazabını
        
    • sinirle
        
    • sinirlendim
        
    • sinir
        
    • öfkesi
        
    • dönmüş bir şekilde
        
    öfkeyle birkaç kez koltuğa yumruk attım ama o kadar. Open Subtitles تعلم، قمت بلكم المقعد مرتين بغضب كان هذا كل شيء
    O kolyeyi Katie'nin boynundan kim koparıp attıysa,... büyük bir öfkeyle yapmış. Open Subtitles ايا كان من انتزع القلادة عن كايتي فعل ذلك بغضب
    O cesurca, gözlerini kırpmadan, hatta hırçın, hatta şişesi boş olduğu zamanlarda öfke dolu. TED هي بجرأة, بشكل لايرف, بمشاكسة حتى بغضب حتى عندما فرغت قنينتها
    Ama eğer Ed'i, öfkesini bastırabilecek bir tür sihirli çözüme ikna edebilirsem inanacaktır ve daha az öfkeli hissedecektir. Open Subtitles لا لا لكن اذا استعطت اقناع اد ليأخذ بعض من الرصاصة السحرية لتكبح غضبه ويصدق هذا ويشعر بغضب اقل
    - Nasıl olacak ki? Çok kızgın. O hapse giremez Ellen. Open Subtitles انه يشعر بغضب عارم ، انها لا تستطيع الذهاب للسجن الين
    Ve dört yaratıktan biri yedi meleğe... sonsuzluklar boyunca yaşayan Tanrı"nın... öfkesiyle dolu yedi altın tas verdi." Open Subtitles احدى الوحوض الاربعة اعطت الى الملائكة السبعة سبعة قوارير ذهبية مليئة بغضب من الله التى سيظل الى ابد الابدين
    Ama savaşta kullanılan silahlar çok yeniydi ve şimdiye kadar birkaçı sadece kızgınlık anında ateşlenmişti. Open Subtitles لكن الأسلحة التي ذهب العالم للحرب بها كانت جديدة جداً.. والقليل منها كان قد أطلق نيرانه بغضب من قبل.
    Siz,ismini kirlettiğiniz tanrının gazabını ve lanetini hissedeceksiniz. Open Subtitles ستشعر بغضب ولعنة الله سبحانه وتعالى لتدنيسك الإيمان.
    Tabi söyler söylemez pişman oldum, öfkeyle söylemiş olduğumu biliyordum... Open Subtitles حالما قلت ذلك , بالطبع ندمت على ذلك, لأنني علمت لأنني تكلمت بغضب
    Organize değil, rastgele bir silah seçiyor, öfkeyle saldırıyor... ama ölümlerden sonra bir ritüel izleyecek kadar organize. Open Subtitles انه غير منظم يختار سلاح انتهازيا في مسرح جريمة يضرب بغضب و لكنه منظم بما فيه الكفاية كي يتبع طقسا بعد ان يقتل
    Seni vurması bizim parayı alamayacağımız anlamına geliyor ki bu da kısaca seni öfkeyle vuracağımız anlamına geliyor. Open Subtitles وإذا أطلق النار عليك ذلك يعني بأننا لن نتحصل على مالنا وهذا يعني في الأساس سنطلق عليك الرصاص بغضب
    Bazı entelektüeller ''Enlightenment Now'' kitabıma öfkeyle karşılık verdiler, öncelikle entelektüellerin ilerlemeden nefret ettiklerini iddia etmeme ve ikinci olarak ilerleme kaydedildiğini iddia etmeme. TED بعض المثقفين استجابوا بغضب في كتابي "التنوير الآن" بقولهم أولا كيف يدعي أن المثقفين يكرهون التقدم ثانيا، كيف يجرؤ أن يدعي أن هناك تقدم
    Bütün bildiğim, bu dünyada birbirimize ettiğimiz son sözlerin öfke dolu olduğu. Open Subtitles كل ما اعرفه هو ان كلماتنا الاخيره في هذا العالم يجب ان نقولها بغضب
    Onlar sadece birini öldürmeye çalıştı eğer düşünmüyor musunuz, l onlardan gelen bazı yoğun öfke hissettim olurdu? Open Subtitles ألا تعتقدين أنهم إذا كانوا قد حاولوا قتل شخص ما كنتُ قد شعرت بغضب شديد قادم من ناحيتهم ؟
    Ve çok öfkeli bir biçimde onu kullanmaya başladı kontrol edilemez bir hızla. Open Subtitles ثم بدأ يجدّف بغضب غضب من النوع الغير قابل للتحكم
    kızgın, kör adamlar kavga ederken yapacağımız en iyi şey aralarından çekilmektir. Open Subtitles عندما تقاتل بغضب .. رجالاً كفيفين من الأفضل أن تبقى بعيداً عن طريقهم
    Kahretsin, sizi sürtükler. Oğlumun öfkesini hissedin! Open Subtitles الآن أيتها العاهرات ستشعرون بغضب إبني أقتلوهم
    Ve dört yaratıktan biri yedi meleğe... sonsuzluklar boyunca yaşayan Tanrı'nın... öfkesiyle dolu yedi altın tas verdi." Open Subtitles احدى الوحوض الاربعة اعطت الى الملائكة السبعة سبعة قوارير ذهبية مليئة بغضب من الله التى سيظل الى ابد الابدين
    Yarın binlerce insan kızgınlık ve çaresizlikle soracak: Open Subtitles :غدا سيسأل الآلاف بغضب و يأس
    Bu gece geldiğin ve babamın gazabını göze aldığın ve Nate Archibald'ı yumrukladığın için teşekkürler. Open Subtitles شكراً لمجيئك الليلة المخاطرة بغضب والدي (ولكم (نايت أرشبلد
    Kek tepsisini gereksiz bir sinirle sarsıyorsun. Open Subtitles انتِ بغضب تلمين فتات الكعك
    O psikiyatrı görünce çok sinirlendim. Open Subtitles وعندما رأيت تلك الأخصائية شعرت بغضب شديد
    Bay McNamara sinir yönetimi kursunu tamamlayana kadar ya da,.. Open Subtitles حتى يُكملْ السّيدَ مكنمارا فصل بغضب إدارة،
    Çünkü eğer dinlemezsen büyük öfkesi ile sizi cezalandıracak! Open Subtitles لأنّك إن لم تصغِ لما أقوله، فسينتقم بغضب عظيم!
    Gözü dönmüş bir şekilde bu çekişmemizden zevk alıyorum. Open Subtitles أنا أستمتع بغضب بوجود من يتحداني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more