ama biz sizin en kısa pozlama sürenizden milyar kat daha hızlı çekiyoruz. Bu demektir ki çok çok az miktarda ışık alıyoruz. | TED | لكننا سنذهب بشكل أسرع بمليار مرة من أقصر تعرض للضوء وبالتالي فبالكاد سنحصل على أي ضوء. |
Örneğin bazılarınızın daha evvelden gördüğü gibi, gerçekten gelişmiş 200,000 aracı satan ilk oto üreticisine 1 milyar dolarlık bir ödül verilebilir. | TED | على سبيل المثال جائزة بمليار دولار لاول صانع سيارات امريكية ينجح في بيع 200,0000 مركبة فعالة كتلك التي رأيناها من قبل |
Normal kesintilerden sonra döviz kuruyla yaklaşık 1 milyar Dolar'dan fazla servet bıraktı. | Open Subtitles | ، بعد الإستقطاعات الإعتيادية على ثروته قد ترك ثروة قدرها سوق الصرف بمليار دولار |
Ya sen, milyar Dolar'ınla, "kukuriku" demeyi sürdür, ta ki tüylerin çıkana dek! | Open Subtitles | و أنت ، بمليار دولار في جيبك ستستمر في صياح الديكة حتى ينمو لك ريش |
İnternet üzerindeki en büyük uyuşturucu pazarını yarattı, satışlardan milyarlarca dolar kazandı. | Open Subtitles | بنى أكبر سوق لتجارة المخدرات على الإنترنت المظلم، مبيعات تقدر بمليار دولار |
bir milyon dolarlık yeni bir kontratın olacaktı. | Open Subtitles | كان عليك أن تبحث عن عقد عمل جديد بمليار دولار. |
Virüsü bir milyar dolara satabileceğini söyledin. | Open Subtitles | كذلك قلت أنه يمكنك بيع الفيروس بمليار دولار |
Bu milyar dolarlık bir proje. Her tuş vuruşu onay almak zorunda. | Open Subtitles | هذا مشروع بمليار دولار كل رمزٍ لابدّ من الموافقة عليه |
Bir milyar kazandırmıştı. Üniversitede oda arkadaşımdı. | Open Subtitles | عائدات بمليار دولار كنا رفقاء سكن في الجامعة |
milyar dolarlık işlerden bahsederken asla şaka yapmam. | Open Subtitles | لا أمزح أبداً عندما أتحدث عن صفقة بمليار دولار |
Meksikalılarla, bir milyar dolarlık bir anlaşma imzalamış olan büyük bir şirket için çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل لدى شركة عملاقة وقعت مؤخراً عقداً بمليار دولار مع المكسيكيين |
Bu dava milyar dolarlık bir birleşmeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | هذه الدعوى القضائية هي الشيء الوحيد الذي يُعطِّل إندماج بمليار دولار |
Bu dava milyar dolarlık bir birleşmeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | هذه الدعوى القضائية هي الشيء الوحيد الذي يُعطِّل إندماج بمليار دولار |
Bu dava milyar dolarlık bir birleşmeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | هذه الدعوى القضائية هي الشيء الوحيد الذي يُعطِّل إندماج بمليار دولار |
milyar dolarlık uyanış. | Open Subtitles | حسناً لقد بدأ الأمر اتفاقية بمليار دولار |
milyar dolarlık bir anlaşmayı bozacağı için şirketinden birisi yaptı. | Open Subtitles | بل شخص في شركتها هو من فعل ذلك لأنها كانت على وشك تقديم مصلحة الناس على صفقة بمليار دولار |
milyar dolarlık uyanış. | Open Subtitles | حسناً لقد بدأ الأمر اتفاقية بمليار دولار |
Jeolojik bilgimizde 1 milyar yıllık bir açıklık olmasının sebebi levha tektoniği. Dünya'nın kabuğu yenilendi. | TED | والسبب الذي يوجد نقص بمليار عام في عمر الأحجار في تصورنا الجيولوجيا هو أن الصفائح التكتونية التي تُشكل القشرة الأرضية أعيد تشكيلها في زمنٍ ما |
Sonuçta antimaddenin enerji içeriği, geleneksel yakıtların milyarlarca katı kadardır. | TED | فمحتوى الطاقة في المادة المضادة أكثر بمليار مرة من الطاقة في الوقود المعتاد. |
milyarlarca dolarlık bir şirketin dizginlerini ele almak bir sebeptir. | Open Subtitles | أنتزاع سيطرته عن شركة بمليار دولار حافز قوي |
Geri alamazsak bana bir milyon dolar borçlusun. (Dolarda 3 buçuğu gördü zor iş) | Open Subtitles | إذا لم تسترجعيها ، أنتي مدينةٌ لي بمليار دولار |