"بوعود" - Translation from Arabic to Turkish

    • sözler
        
    • vaatler
        
    • vaatleri
        
    • söz verdiğini
        
    Tutamayacağın sözler vermemelisin. Open Subtitles أنه لا يجب القيام بوعود لا يمكن الإيفاء بها
    Madde 288'de belirttiği üzere adam kaçırmak için teşebbüs, ikna etmek, liderlik ve yataklık eden, yalan ve yanlış sözler ile kandıran herkes suçlu bulunur. Open Subtitles كل شخص لديه هدف ويجعلنا طعما ويعدوننا بوعود زائفة
    Birincisi tutamayacağını bildiğin sözler verip durmayı bırak. Open Subtitles أولاً : لا يجب عليكَ أن تعدنى بوعود تعلم فى قلبكَ أنك لا تستطيع الأيفاء بها.
    Ya da ruhunu boş vaatler ve bencil öncelikleri için boşaltıyor mu? Open Subtitles هل يغرق روحك بوعود فارغة والاولية الذاتية؟
    Toplantıda uzlaşmaya varıp boş vaatler için ilkelerimi değiştirdim fakat masum kişilerin hayatları tehlikede. Open Subtitles قبلت بتسوية في الاجتماع بادلت مبادئي بوعود فارغة ولكنّ أرواح الأبرياء في خطر
    Bizler çirkin kentsel alanların basit ulusal sembollerinin ötesindeyiz. Veya gelip giden bakanların boş seçim kampanyası vaatleri ile çözülecek sorunların. TED نحن أكثر من أن نكون رموز وطنية بسيطة للآفة المدنية أو مشاكل تحل بوعود الحملات الانتخابية الفارغة للرؤساء الذين أتوا وذهبوا
    Dr. Sloan'ın sana büyük bir söz verdiğini biliyorum, Open Subtitles (أنا اعرف ان الدكتور (سلون قد وعدك بوعود كبيره
    İşte yine yaptın. Tutamayacağın sözler veriyorsun. Open Subtitles ها أنت مجددا, تقوم بوعود لاتستطيع الإيفاء بها
    Brittany yerine getiremeyeceği sözler veriyor. Open Subtitles برتيني تعد بوعود لاتستيطع تحقيقها
    Tutamayacağın sözler verme. Open Subtitles لا تعد بوعود لا تستطيع أن توفي بها
    Tutamayacağın sözler verme. Open Subtitles لا تقم بوعود لا تستطيع الوفاء بها
    İlk baktığımda, bir şişe viskinin ve aldığım bazı kötü kararların sebep olduğu bu durumdan beni kurtarmak için bana sözler veriyordu. Open Subtitles كان يوعدني بوعود ملحميّة بشأن حمايتي... في خضم هذا المأزق، الذي أودتني إليه زجاجة خمر أو قرارات سيّئة.
    "Tutamayacağın sözler verme." Open Subtitles الا تقم بوعود لا يمكنك تحقيقها
    Tutamayacağınız sözler vermeyin Bay Parker. Open Subtitles لا تقم بوعود لا تستطيع الحفاظ عليها يا (باركـر).
    Anlaşmamıza dayanarak sözler verdim. Open Subtitles لقد قمت بوعود بسبب اتفاقنا
    Pekala Joe, tutamayacağımız sözler verme, tamam mı? Open Subtitles حسناً يا (جوي) ، لا تُصرح بوعود لا نستطيع الوفاء بها ، حسناً ؟
    Organizasyonun liderlerinin, kendisini ötekileştirilmiş hisseden savunmasız gençleri hedef alarak onları yerine getirilmeyen vaatler cennetine çekişini çok yakından izlemeye başladım. TED بدأت أشاهد عن كثب شديد قادة هذه المنظمة كانوا يستهدفون الشباب الضعفاء الذين شعروا بالتهميش ومن ثم يضمونهم إليهم بوعود الجنة التي تم كسرها.
    Bana vaatler ile geldin. Open Subtitles إنّك جئتني بوعود.
    İkiniz de bol keseden büyük seçim vaatleri dağıtıyorsunuz ama kadın seçmenler adına söyleyeyim, boyu önemli değil. Open Subtitles كلاكما وعد ناخبيه بوعود ثقيلة ولكن دعوني اقول نيابة عن الناخبات النساء ان الحجم لايعني اي شيء بالضرورة
    Leslie'nin herhangi birine söz verdiğini duydunuz mu? Open Subtitles هل سمعتَ (ليزلي) وهي تلتزم بوعود ما؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more