| Haplarını almanı istiyorum, ve seni en kısa sürede arayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي الأقراص وسأعاود الاتصال بكِ بمجرد أن أستطيع هذا، حسناً؟ |
| Ya beni bu eve almanı sağlayan kural hiç var olmasaydı? | Open Subtitles | ماذا لو أن القاعدة التي جعلتك تأخذي لم تكن موجودة أساساً؟ |
| Gemi bizi aşağı çekecek. Ben söyleyince derin bir nefes al. | Open Subtitles | السفينة ستغرقنا تحت المياه، فعليكِ أن تأخذي نفساً عميقاً عند إشارتي. |
| Bu söküğü dikmelisin, bir iğne alıp yamaman gerek. | Open Subtitles | يجب ترقيع هذا الثقب, وعليك أن تأخذي ابرة وخيطا |
| Yanına çok şey alma. Döneceğimizden eminim. | Open Subtitles | الآن.لا تأخذي الكثير إنني متأكد من أننا سنعود |
| Ne zaman onun yerini almak istersen, seni yanlız desteklerim. | Open Subtitles | عندما أردتِ أن تأخذي مكانه ، أنا الوحيد الذي دعمتك |
| O yüzden telefonumu alman... ve Pazartesi'ye kadar geri vermemen gerekiyor! | Open Subtitles | لذا أحتاج لأن تأخذي هاتفي و لا تعيديه لي قبل الإثنين |
| Bunu almanı istiyorum. Sana evlilik hediyem. | Open Subtitles | أريدك أن تأخذي هذا يا أختي إنه هدية زواجك |
| Hiçbir şeyi bu kadar ciddiye almanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدك أن تأخذي أي شيء على محمل الجد، عزيزتي |
| Hiçbir şeyi bu kadar ciddiye almanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدك أن تأخذي أي شيء على محمل الجد، عزيزتي |
| Anahtarı al. Biz dışarı çıkıyoruz. Kapıyı kilitleyeceğim. | Open Subtitles | من الأفضل أن تأخذي المفتاح مدام جيكل وأنا سنخرج |
| İstediğin kadar al, haftada 1000 pound olsun. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذي ما تشائين. ألف جنيه في الأسبوع |
| Hayatım, Dana ve Robbie'yi alıp bu gece kasabaya gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | حبيبتي ، أنا أريدك أن تأخذي دانا وروبي وتقضي الليلة فى المدينة |
| İki: Bilgilerin olduğu disketi alıp bilgisayarı imha edeceksin. | Open Subtitles | تأخذي الديسك المحتوي على البيانات ، ثمّ حطّمُى الحاسوبَ. |
| Beowulf'un okutulduğu bir kurs alma da. - Ne? | Open Subtitles | فقط لا تأخذي أي مقرر حيث يجعلونك تقرئين بيوولف |
| Yanına birşey alma. Toplanma. Hemen şimdi. | Open Subtitles | لا تأخذي أيّ شيء معكِ، لا تحزمي حقائبك، تحرّكي حالاً |
| Sayın Başkan Yardımcısı, tüm saygımla söylüyorum ama asırlardır başkan yardımcısının görevi başkanı kurtarmak için kıçtan almak olmuştur. | Open Subtitles | سيدتي نائبة الرئيس مع كامل الاحترام ذلك كان عمل نائب الرئيس على مر الأجيال أن تأخذي الرفسة لحماية الرئيسِ. |
| H.I.V. kokteyli alman gerek, ertesi gün hapı, | Open Subtitles | يجب ان تأخذي دواء ضد مرض الأيدز عند الصباح |
| Arabayı almıyorsun. Daha ehliyetin bile yok. | Open Subtitles | لن تأخذي السيارة، انك لم تتعلمي القياده حتى |
| Asker yaratmanın yolu, bir insanı alırsın ve onu yeniden yapılandırırsın. | Open Subtitles | الطريقة التي تصنعين فيها جندي هو أن تأخذي أنسّان وتُعيدي هندستةٌ |
| Kendi muhakemeni kullanabilirsin. İstediğin herşeyi alabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ لا تأخذي بقرارك يمكنكِ الحصـول على أيّ شيء تريدينـه |
| Lütfen Judy, biraz almalısın. Dışarıda bir araba dolusu var. | Open Subtitles | ارجوك جودي يجب ان تأخذي البعض لدي حمولة سيارة بالخارج هناك |
| Bunu kişisel olarak algılama ama planın biraz daha ustaca olabilirdi. | Open Subtitles | لا تأخذي هذا بشخصية لكن خطتك كانتََ تحتاج الى جودة اعلى |
| Bunu kişisel almayın. Bana hiç dokunmadı. | Open Subtitles | لا تأخذي الأمر على محمل شخصي لم يلمسني قط |
| Sadece literatürdeki her sözü cidiye almanızı önermiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُشجعك على ًأن تأخذي كل كلمة حرفيا. |
| Niçin çocukları eve götürmüyorsun? Sanırım ben ve Stuart biraz konuşmalıyız. | Open Subtitles | لماذا لا تأخذي الأولاد إلى المنزل أعتقد أن هناك كلام بيني وبين ستيوارت |
| Yani şimdi talimatları Faye Faulkner'nın istediklerine göre alıyorsun? | Open Subtitles | إذا، الآن عليك أن تأخذي أوامرك من أشخاص مثل فاي فولكنر؟ |