"تتحدّثين" - Translation from Arabic to Turkish

• bahsediyorsun
• konuşuyorsun
• bahsettiğini
• diyorsun
• söz
• demek
• bahsettiğin
• konuştuğunu
• konuştun
• konuşuyordun
• konuştuğun
• konuşmuyorsun
• bahsettiğinizi
• konuşurken
• saçmalıyorsun

Gökkuşağından, ilişkilerden, ıvır zıvırdan bahsediyorsun.
تتحدّثين عن أقواس القزح والعلاقات الحميمة وهذا الهراء

Adam onu öldürmüş olamaz. Tümüyle bir komplo teorisinden bahsediyorsun.
أنتِ تتحدّثين عن نظريّة مؤامرة كاملة التخطيط

İngilizce konuşuyorsun demek. Artık konuşabiliriz seninle.
،أنتِ تتحدّثين الإنكليزيّة الآن يمكننا إجراء محادثة إذن

Uzun bir süre sayılmaz ve neyden bahsettiğini çok iyi anlıyorum.
و الذي هو ليس طويلاً و لذا أعرف بالضبط عماذا تتحدّثين.

Bekle bir, kek işi bitti mi? Ne diyorsun sen?
مهلاً، مهلاً، لا مزيد من الكعك المكوّب، مالذي تتحدّثين عنه؟

Hayır, yavru köpeklerden bahsediyorsun ve seni dinlemiyorum.
كلاّ، بل تتحدّثين عن الجراء وأنا لا أصغي

Benden, değişik bir türmüşüm gibi bahsediyorsun hep.
لا تنفكّين تتحدّثين عنّي كأنّي من جنس بديل

Sen ciddi ciddi lise mezuniyetimizden mi bahsediyorsun?
أأنتِ حقًّا تتحدّثين عن التخرّج من المدرسة الثانويّة؟

Sen neden bahsediyorsun, yargıçtan alınan gibi mi?
ما الذّي تتحدّثين عنه ؟ كالذهاب إلى القاضي ؟

Tanrı aşkına neyden bahsediyorsun sen?
ما الّذي تتحدّثين عنه بحقّ هذه الأرض التي نقف عليها؟

Tüm insan ırkı adına mı konuşuyorsun?
هل تتحدّثين نيابةً عن الجنس البشري بأسره؟

Kilise tuvaletinde kafayı bulmuş biriyle konuşuyorsun.
أنتِ تتحدّثين لشخصٍ دخّن المخدّر بمرحاض كنيسة

İngilizce konuşuyorsun! Nereden öğrendin?
أنتِ تتحدّثين الإنجليزيّة أين تعلمتِ التحدّث بالإنجليزيّة؟

Cristina, ard arda ameliyatlarım var, ve neden bahsettiğini bilmiyorum, o yüzden...
كرستينا، لدي عمليات جراحية متتالية وأنا لا أعرف ما تتحدّثين عنه، لذا..

Deborah, neden bahsettiğini bilmiyorum. O saçma sapan talk showları seyretmeyi bıraksan iyi edersin.
لا أعرف عمّا تتحدّثين بحق السماء، عليك التّوقف عن مشاهدة تلك البرامج الحواريّة اللّعينة.

Ne diyorsun? Sana istediğin her şeyi veriyoruz anne.
ماذا الذي تتحدّثين عنه اننا نعطيك كلّ شيء

Düzeltilmesi gereken meseleler olduğundan söz ettiğini sanıyordum.
كما لو أنّكِ تتحدّثين عن أنّ الأمور تحتاج إصلاحاً.

Dediğim gibi neden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim yok.
مثلما قلت، أنا ليس لدي فكرة ما الذي تتحدّثين عنه

-Ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum. -Unutmak isterdim.
لا أعلم ما الذي تتحدّثين عنه، أتمنّي لو أمكنني النسيان

Sanki bana zarar verirmiş gibi konuştun.
تتحدّثين وكأنّك تظنينه سيؤذيني أو ما شابه.

-Jack, yapma. -Dün gece seni telefonda duydum. Kiminle konuşuyordun?
سمعتُكِ تتحدّثين البارحة في الهاتف مع من كنت تتحدثين؟

konuştuğun avukat benim şirketimin bir ortağı.
المحامي الذي كنتِ تتحدّثين معه شريك في مؤسّستي

Daima dinliyorum. Çok fazla konuşmuyorsun.
إني أُنصت لكِ دوماً، لكنّكِ لا تتحدّثين كثيراً!

Elektromanyetik alandan bahsettiğinizi söyle bana.
أخبريني أنكِ تتحدّثين عن الطاقة الكهرومغناطيسية

Yüzbaşıyla konuşurken bu seksî kıyafetin de üstünde kalsın. Amacına hizmet edebilir.
وابقي مرتديةً زيّ الجنس عندما تتحدّثين إلى القائد، فسيفيد هذا مسعاكِ

Ama saçmalıyorsun.
نظريّة مثيرة، لكنّي لا أعرف عمّا تتحدّثين