Nasıl hissettiğini biliyorum, çavuş. O çizgiyi aştı,teğmen. | Open Subtitles | أعرف شعورك أيّها الرقيب، لقد تجاوز حدوده أيّتها الملازم |
Şey, Yüzbaşım, yine de bunu es geçip, kendi görevimize devam edebiliriz. | Open Subtitles | اوه.. كابتن لازلنا نستطيع تجاوز ذلك و استكمال مهمّتنا |
Derler ki, sağlam bir evliliğin varsa her zorluğun üstesinden gelebilirsin. | Open Subtitles | يقولون أن المرء يستطيع تجاوز أيّ محنة لو كان زواجه صلباً |
Bir tür olarak geçmiş iki yüz bin yıldan günümüze varlığımızı sürdürüyoruz, ... ...günümüzde 6.5 milyon üzerinde insan sayısının mevcut olduğu bir nüfusa ulaştık. | TED | لقد كنا فقط لحوالي 200,000 سنة مضت كنوع، والآن تجاوز تعدادنا السكاني أكثر من 6.5 بليون نسمة. |
Hayır, burayı geç. Bu kısmı geç. Bu kısmı bir daha oynatma. | Open Subtitles | لا لا لا، تجاوز هذا، تجاوز هذا الجزء فى الواقع لا تقم بتشغيل هذا مجدداً |
Haddimi aşmak istemem efendim... ama dışarıdaki insanların ne dediği umurumda değil. | Open Subtitles | لا أقصد تجاوز الحدود، سيدي لكن الناس في الخارج لا أبالي بكلامهم |
Diyorlar ki, bankamızca belirlenen kredi kullanım limitinizi aşmış bulunmaktasınız. | Open Subtitles | يقولون أن السحب قد تجاوز الحد المسموح حدود المصروفات البنكية |
Astım hastalığının ekonomik yükü HIV ve tüberküloz hastalıklarının toplamından daha fazla. | TED | و العبء الإقتصادي الناجم عن مرض الربو .تجاوز الأعباء الإقتصادية الناتجة عن فيروس نقص المناعة البشرية والسل مجتمعة |
Çoktan insan direncinin sınırlarının ötesine geçtik bile. | TED | فقد تمكننا بالفعل من تجاوز الحدود الطبيعية لقدرة الإنسان على التحمل. |
Aygıtın performansı tüm beklentileri aştı General Landry. | Open Subtitles | أداء الجهاز تجاوز كل التوقعات، جنرال لاندري. |
Bana sorarsanız efendim, yaptıklarıyla saygı sınırlarını fazlasıyla aştı. | Open Subtitles | أنه قد تجاوز كل الحدود الاحترام بنشر هذا للجميع |
Hep kendimi tuhaf hissederim, çünkü asla bu şekilde devam edemem. | Open Subtitles | لطالما كنتُ أشعر أنني غريبة الأطوار لأنني غير قادرة على تجاوز الماضي بسهولة هكذا |
Sen de aynısını yap. Ben bir patenciyim. Altın madalya kazanmak ve bu defa korumak dışında devam edeceğim bir yolum yok ki. | Open Subtitles | ولكني متزلج وليس علي تجاوز الامر وخصوصاً بعد ربح الذهب وتركها هذه المرة |
Onların kültürü okula uymuyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için düşünebileceğimiz yöntemleri sizinle paylaşacağım. | TED | فثقافتهم لا يتم استيعابها في المدارس وسوف اشارككم بعض الطرق التي اظن انها تمكننا من تجاوز هذه المشكلة |
Sadece dersi öğrenmekle ilgili değildi, en ihtiyaç duyduğum anda limitlerimin üstesinden gelmekle ilgiliydi. | TED | الأمر لا يعتمد فقط على تعلم المحتوى، إنه يعتمد على تجاوز ما يحدني في اللحظة المهمة. |
Ve bizim güneşimizi çalmaya kalktığında kötü olmakla çizgi romanlardaki gibi kötü olmak arasındaki sınırı geçmiş oldu. | Open Subtitles | وعندما حاول سرقة ضوء الشمس تجاوز الحد بين الخبث اليومي والخبث الخارق |
TV'yi geç, sağa dön. Soldaki ilk kapı. | Open Subtitles | تجاوز التلفزيون، يستدير لليمين , هو الباب الأول على يسارك. |
Üretim araçlarının, çevreye tedarik zincirleri ve yeni alakalı DIY yapımcısı kültürü, daha büyük bir dağıtım yapay kıtlığı aşmak için umut olabilir. | TED | و توزيع اكبر لوسائل الإنتاج، سلاسل التوريد السليمة بيئيا ، و ثقافة جديدة لـ اصنع بنفسك يمكن أن نأمل في تجاوز الندرة المصطنعة. |
Beş aylık sürenin dolmasından önce bu anlaşmayı yapmaya çalıştığında Bay Hayden otoritesini aşmış oldu. | Open Subtitles | لقد تجاوز السيد هايدن صلاحياته عندما حاول عقد تلك الصفقة قبل انقضاء مهلة الخمسة أشهر كاملة |
O reklam ne kadar parfüm sattı bilmiyorum, ama size garanti ederim, bayağı fazla antidepresan ve antianksiete ilacı satmıştır. | TED | لا أعرف كم استطاع هذا الإعلان التجاري أن يزيد من المبيعات، لكني أؤكد لكم، أنه تجاوز الكثير من مضادات الإكتئاب والقلق. |
artık, güvenlik önlemleri gizli kameraların ötesine geçti. | TED | الآن, التصويربأمان تجاوز مجرد استخدام الكاميرات الخفية. |
Elimizde olan, birkaç tane ruhsatsız silah bulundurma suçu... ve bir sürü aşırı hız cezası. | Open Subtitles | ما حصلنا عليه تهمتين بامتلاك أسلحة رخيصة ومحضر تجاوز للسرعة |
Eğer Maddie'nin komedyenlik evresini atlattıysak her şeyi atlatabiliriz. | Open Subtitles | امكننا ان نتجاوز مرحلة الكوميديا الواقفة لمادي لذلك يمكننا تجاوز كل شئ نعم |
Emirlere uymadığı için Seyahat izni derhal iptal edildi. Evet, Efendim! | Open Subtitles | لقد تجاوز رخصته ، الشيء الذي سبب في إلغائها على الفور |
Ama o kızla ilk aşamadan ileri gitmede sana bol şans. | Open Subtitles | بالتوفيق لك في تجاوز المرحلة الأولى من المغازلة مع تلك الفتاة. |
Brandenburg'u geçmek istiyorsa, bunu üçüncü virajda yapmalı. | Open Subtitles | اذا استطاع تجاوز براندنبــرج فإن ذلك سيحدث في الدورة الثالثة |