"تجلبه" - Translation from Arabic to Turkish

    • getirmeni
        
    • getirdiği
        
    • getirdiğin
        
    • getirme
        
    • getirmedin
        
    • getirmemesini
        
    Güvenli eve getirmeni istediğim bir şey daha var. Open Subtitles هناك شيء آخر أريدك أن تجلبه معك للبيت الآمن
    Ünlü dostlarından biri ona bir şey getirmeni istiyor mu? Open Subtitles هل أنت متأكد ان احد اصدقائك المشاهير لم يطلب منك شيئاً لكي تجلبه له؟
    Bu yüzden daha geleneksel şirketlerin hacker kültürünü ve getirdiği yaratıcı kaosu benimseyebilmeleri için zaman ve uyum gerekecek. TED وبالتالي فإن الشركات التقليدية، ستكون بحاجة للوقت كي تتكيف وتحتضن ثقافة المخترق وما تجلبه تلك الثقافة من فوضى إبداعية.
    Bana bütün getirdiği utanç, evde ve şimdi de işte. Open Subtitles كل ما تجلبه لي هو الخزي في المنزل أو العمل
    Proje için harcadığım onca kaynağın ardından bana getirdiğin şey bu mu? Open Subtitles بعد كل الموارد التي صرفتها على هذا المشروع. هذا ما تجلبه لي؟
    Haydi, Holmes... Bana öyle hitap etme. Buraya getirdiğin tek şey dert! Open Subtitles انظر لا تبيتني الشيء الوحيد الذي تجلبه هو المشاكل
    Onu bir daha sınıfa getirme. Open Subtitles لا تجلبه مرة أخرى إلى الفصل.
    Onu buraya getirmedin değil mi? Open Subtitles لم تجلبه... لم تجلبهُ إلى هنا أليس كذلك؟
    Peki, karıma getirmemesini söylerim. Open Subtitles أخبرت زوجتي بألا تجلبه
    Benim için getirmeni istediğim bir şey var. Open Subtitles هناك شيء أريدك أن تجلبه لي
    Onu hemen buraya getirmeni istiyorum. Open Subtitles وأريدك أن تجلبه هنا والآن
    - Sana getirmeni söyledim. Open Subtitles -أخبرتك بأن تجلبه معك
    Bana onu getirmeni istiyorum. Open Subtitles -وأريدك أنْ تجلبه لي
    Lakin savaşın getirdiği acıyı bizzat gördüm. Bunu bir daha yaşayamam. Open Subtitles لكنني رأيت الألم الذي تجلبه الحرب لا يمكنني أن أفعل هذا مجدداً
    Buradaki jaguar yavrularının, bu büyük değişikliğin getirdiği her şeyden azami derecede faydalanmaları gerekiyor. Open Subtitles أشبال النمر المرقّط تحتاج إلى الاستفادة هنا من كل شئ تجلبه هذه التغيّرات الضخمة
    İhtiyacım olan tek şey, senin gibi bir keşin beraberinde getirdiği. Open Subtitles آخر شيء أحتاجه هو نوع من التوتر حشاشة صغيرة مثلكِ تجلبه معها.
    Eve getirdiğin her disk bir öncekinden önemli görünecek. Open Subtitles سيبدو كل قرصٍ مدمج تجلبه للمنزل أكثر أهمية من الذي قبله
    Her geçen gün daha da büyüyoruz, istersen, getirdiğin her şeyi alabilirim. Open Subtitles نحن نتوسع كل يوم... إن أردت، يمكنني شراء كل ما تجلبه..
    Onu işe getirme. Open Subtitles لا تجلبه للعمل.
    -Neyi? -Şeyi. Onu getirme. Open Subtitles ذلك الشيء لا تجلبه
    - Neden getirmedin? Open Subtitles لما لم تجلبه لي؟
    Neden onu buraya getirmedin o zaman? Open Subtitles لم لم تجلبه هنا إذًا؟
    Yerinde olsam, Elena'ya çocuğu buraya asla getirmemesini söylerdim. Open Subtitles لو كنت مكانك، سأخبر (إلينا) بألا تجلبه هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more