Kaybedecek bir şeyiniz kalmadığında ölümden korkmazsınız. | Open Subtitles | عندما لا يبقى لك شيء تخسره لن تخاف الموت |
Yaşlı olmanın iyi tarafı, Kaybedecek pek az şeyinin olması. | Open Subtitles | الشيء الجيد كونك عجوزا انه هناك القليل مما تخسره |
Yaşlı olmanın iyi yanı Kaybedecek pek bir şeyinin olmaması. | Open Subtitles | ،الشيء الجميل عندما تكون مسناً أنه لاشيء ذو فيمة تخاف أن تخسره |
"'Birisini sevip onu kaybetmek onu hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir" | Open Subtitles | ان تجرب الحب ثم تخسره أفضل من ان لا تحب على الإطلاق |
En küçüğü ve senin en sevdiğine ise öyle berbat bir şey yapacaksın ki onu sonsuza dek kaybedeceksin. | Open Subtitles | ...و أبنك الأصغر و المفضل لديك سوف تفعل شيئاً شنيعاً سوف تخسره الى الأبد |
Bir kere evrenin saçma olduğunu anladın mı, Kaybedecek bir şeyin kalmaz. | Open Subtitles | عندما تدرك أن الكون سيء فلن تجد ما تخسره |
Kaybedecek bir şeyin olmadığını düşünerek hareket etme. | Open Subtitles | لا يذهب خيالك بعيداً بأنه ليس هناك ما تخسره |
Kaybedecek bir şeyin olmadığını düşünerek hareket etme. | Open Subtitles | لا يذهب خيالك بعيداً بأنه ليس هناك ما تخسره |
Biliyorum dostum, Kaybedecek hiçbir şeyin olmadığını söylemene gerek yok. Bunu zaten herkes biliyor. | Open Subtitles | لا تخبرني أن ليس لك ما تخسره فالجميع يعلم هذا |
Kaybedecek bir şeyin olmayınca cömert olmak kolaydır. | Open Subtitles | من السهل أن تكون كريمًا عندما لا تملك شيئًا تخسره |
Senatörlüğünün bitimine 90 gün var. Bunları açıklayarak Kaybedecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | كان لديها 90 يوماً باقية كسيناتور لم يكن لديها ما تخسره بشأن إطلاق هذا |
O hâlde Kaybedecek hiçbir şeyin yok, tatlım. | Open Subtitles | فإذن ليس لديك ما تخسره الآن يا عزيزي، صحيح؟ |
Çünkü hastasın ve ölecek bir adamın Kaybedecek hiç birşeyi yoktur. | Open Subtitles | لأنك مريض ورجل ميت الآن ولا يوجد ما تخسره. |
Eğer yeteneği Terry'nin kanepesinin her yerinde cips kırıntıları bırakmak değilse, kesinlikle Kaybedecek. | Open Subtitles | الذي سوف تخسره مالم موهبتها تغادر فتات رقائق البطاطا على جميع أريكتي |
Emin olduğu tek şey, Noah Solloway'in iyi bir şey olduğu ve bunu kaybetmek istemediği. | Open Subtitles | شيء واحد هي متأكده منه.. أن نوا سولواي شخص رهيب, ولاتريد أن تخسره.. |
"Aşık olup kaybetmek, hiç aşık olmamaktan iyidir." | Open Subtitles | من الافضل ان يكون لك حب و تخسره على ان لا تحب نهائياً |
Günün birinde onu kaybedeceksin. | Open Subtitles | إنّك تخسره أكثر كل يوم |
Şöyle bir teorim var, birisiyle yeni tanıştığında dürüst olman gereken zaman budur çünkü kaybedeceğin bir şey yoktur. | Open Subtitles | لدي نظرية أنه عندما تقابل أحد لأول مرة يكون هذا هو الوقت المناسب لتكون صادقاً تماماً لأنه لا يكون لديك ما تخسره |
onu hiç kaybetmedin ve asla kaybetmeyeceksin, söz veriyorum. | Open Subtitles | أنت لم تخسره قطّ، ولنّ تخسره أبداً. أعِدُكَ بذلك. |
Bir şeyin yaşamının tehlikede olduğunu anladığınızda, ya onu kurtarmak için savaşırsınız ya da sonsuza dek kaybedersiniz. | Open Subtitles | وحينما يواجه شيءٌ يهمّك خطراً، فعليك أن تقاتل لانقاذه أو أن تخسره للأبد. |
Sakın bir şeyi sevme, ufaklık çünkü sonunda kaybediyorsun. | Open Subtitles | لاتتعلق بشئ يافتى لإنك قد تخسره فى النهاية |
Ama iş paraya gelince, bulmaya ya da kaybetmeye ne kadarının sadece şans olduğunu hatırlamak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | لكن عندما يتعلق الامر بالمال ايا كان ،اما ان تجده او تخسره يجب عليك ان تتذكر كم من الحظ تحتاج اليه |
- Kaybetmeden önce diline hakim olsan iyi edersin. | Open Subtitles | يجب عليك ان تمسك لساندك يا صديقي قبل ان تخسره هل هو كذلك؟ |