İnsan ölümsüz bir ruhun eşlik ettiği ölümlü bir bedene sahip olduğundan, biz insanlar evreni güzelce ikiye ayırıyoruz. | TED | لأن البشر لديهم جسم فان ترافقه روح خالدة، فنحن نقسم الكون بشكل جيد إلى النصف. |
Ve buna eşlik etmesi gereken bir yemek karşılığında. | Open Subtitles | مقابل هذا الشراب و وجبة الطعام التي ترافقه بالتأكيد |
Aşağılayıcı sınavının birinci yıldönümünde halkın karşısında çıkıp kendinden emin bir performans sergileyen endişesiz Michael Callow'a karısı Jane eşlik etti. | Open Subtitles | في الذكرى السنويه الاولى للحادثة المهينة يظهر مايكل كالو غير مبال وواثق من أداءه 'بصورة علنية ترافقه زوجته جين |
Vücut ortamı terk ettiği zaman, koku da onunla gider. | Open Subtitles | ما إن يغادر الجسد، ترافقه الرائحة |
Vücut ortamı terk ettiği zaman, koku da onunla gider. | Open Subtitles | ما إن يغادر الجسد، ترافقه الرائحة |
Bize verilen emir üsse kadar ona eşlik etmemiz yönünde. | Open Subtitles | طلباتنا أن ترافقه عد إلى القاعدة. |
Hiç şüphesiz "first lady" orada kendisine eşlik edecek. | Open Subtitles | والسيدة الأولى سوف ترافقه بالتأكيد... في كامب دايفيد. مرحباً. |
- Ona eşlik etmeye mi geldin? | Open Subtitles | هل جئت لكي ترافقه ؟ |
Yanında ona eşlik edecek dahi bir çocuk olmasını istiyor. | Open Subtitles | ويريد أن ترافقه أعجوبة |
Karısı Ann hastalara danışmanlık ve bitkisel yemek hazırlama sunumuyla ilgili yardım etmek için sık sık ona eşlik ediyor. | Open Subtitles | (غالباً ما ترافقه زوجته (آن لتقديم المشورة للمرضى و شرح كيفيّة تحضير |
Her köpekbalığına eşlik eden, çoğunlukla da... köpekbalığı dışkısıyla beslenen remora balığı bulutu vardır. | Open Subtitles | كل قرش ترافقه سحابة من الـ(ريمورا) أو السمكة الشافطة والتي يظن أنها تتغذى بشكل رئيسي على براز القرش |
Ajan Reynolds, beyefendiye dışarı kadar eşlik edip Bayan Bynes'ı özel odaya alır mısınız? | Open Subtitles | (رينولد) , أيُمكنكَ أن ترافقه للخارج ، و أن تأتى بالآنسة (بينس) إلى غرفة أكثر خصوصية؟ بالتأكيد . |
Bayan Sofia da ona eşlik ediyor. | Open Subtitles | لقد وصل، ترافقه زوجته الفاتنة (صوفيا). |