"تركتِ" - Translation from Arabic to Turkish

• bıraktın
• bırakmışsın
• izin verdin
• unutmuşsun
• terk
• bıraktığını
• bıraktınız
• ayrıldın
• bırakıp
• bırakmıştın
• bırakırsan
• bırakıyorsun
• unutmuşsunuz
• müsaade
• ayrılırsan

O koridora dönmen gerekiyor. Küçük kızı orada tek başına bıraktın.
عليكِ أن تعودي إلى الرواق لقد تركتِ تلك الفتاة الصغيرة، لوحدها

Çocuğu yalnız bıraktın..., ...ve onu yatağa bağlamaya gerek yok artık.
لقد تركتِ الطفلة وحيدة ،وظنّت أنهُ لم يعد علينا ربطها بسريرها

Giriş kapısını açık bırakmışsın.
لأنكِ تركتِ الباب الأمامي مفتوح على مصرعيه

Benimle olmayı istediğin için bunların olmasına izin verdin.
تركتِ هذا يحدث لأنكِ تريدين أن تكوني معي

Rahatsız ettiğim için kusura bakma. Bunları... Bunları evde unutmuşsun.
آسف لازعاجك تركتِ هذه في المنزل اعتقدتُ أن أسلمهم لك

Ama kocanı, çocuklarını terk ettiğinden dolayı değil, hayır.
لكن ليسَ لأنكِ تركتِ زوجكِ و أطفالكِ، لا

Son ültimatomunda ona çok fazla açık kapı bıraktığını zannetmiyorum.
لا أعتقد انكِ تركتِ الكثير من الثغرات في إنذاركِ الأخير

Doktorluğu bıraktın ve insanlara yardım etmenin yeni bir yolunu buldun.
أعني أنكِ تركتِ وظيفتك كطبيبة للعثور على طريقة جديدة لمساعدة الناس؟

Ve çok genç yaşta çalışmak için okulu bıraktın.
وقد تركتِ المدرسة وبدأت تعلمين وأنتِ فى سن صغيرة للغاية

Tatlım, yeni insülin takımını okulda bıraktın mı?
هل تركتِ يا عزيزتي حقنة الأنسولين من المدرسة؟

Sen sevgilini bıraktın ve hastane çizelgeni yanlış okumadıysam fırsatını buldukça bir anlığına da olsa hayatını bırakıyorsun.
و أنتِ تركتِ خليلكِ و لو أنني قرأت مخطط المستشفى بالطريقة الصحيحة أنتِ تتخلين عن حياتكِ في بعض الاوقات أنتِ تنسحبين

Demin benimle konuşmak istediğini söyleyen bir mesaj bıraktın.
لقد تركتِ لي رسالة لتوّك أنه يريد التحدّث إليّ

Dün gece evimde bir sürü eşyanı bıraktın cüzdanın, küpelerin ve bir ayakkabı.
لقد تركتِ القليل مِن الأغراض في منزلي الليلة الماضية.

Ama çıkarken şişenin üstünde parmak izlerini bırakmışsın.
سأخبرك ماذا تركتِ .. بصماتك على علبة الدواء

şu makyaj malzemesini bırakmışsın onu getirdim.
لقد تركتِ علبة التجميل هذه وأردت أن اُعيدها لكِ

Eski halimize geri döndük. - Geçen gece bunu unutmuşsun.
حسنًا، لقَد عُدنا إلى طبيعتنا. تركتِ هذا ورائِك تلك الليلة.

Şerif, bebeğini terk ettikten sonra seninle konuşmuştu... nasıl davranman gerektiğini söyledi... ama sen onu dinlemedin.
المأمور تحدث معكِ بعد تركتِ طفلك قال لكِ كيف يكون تصرفك ولكنكِ لم تستمعى إليه ..

Çekmecede benim için bir şeyler bıraktığını söylediler.
وقالوا أنّكِ تركتِ بعض الأغراض في الدرج.

Ülkeyi terkedeceğiniz gece ofisimize bir mesaj bıraktınız.
الليلة التي كنتِ تغادرين فيها البلاد ، تركتِ رسالة لمكتبنا

Jimmy ile birlikte Rails'den ayrıldın?
أذن أنت تركتِ الريلز مع جيمي ؟

Bowling'i bırakıp başka bir spora başladın sanıyordum.
ظننتكِ تركتِ البولينغ، لتمارسي رياضة أخرى.

Bunu bana bırakmıştın. Baban aradı.
تركتِ هذا الهاتف خلفك وتلقيت مكالمة من والدك

Dikkat et, bu işin olayı bu alanları boş bırakırsan... senden şifre isteyecektir.
لو تركتِ هذه الفراغات خاوية ستطلب منكِ الكود

Hayalinizin bir parçasını masada unutmuşsunuz.
هاكِ ، لقد تركتِ جزءً من حلمك على الطاولة

Baban müsaade etmeden sofradan kalktin.
لقد تركتِ العشاء قبل أن يسمح لك الأب لا!

Barınağın güvenliğinden ayrılırsan kendini ve çocuğunu tehlikeye atarsın.
إذا تركتِ آمان الملجأ، سوف تضعِ نفسكِ وطفلكِ في خطرٍ مُحدق.