| Robot, gördüğünüz lambanın aynısıydı ve ona iki beyin koydum. | TED | الروبوت هو نفس الضوء الذي ترونه و وضعت داخله دماغين |
| Ben temelde, yerden 15 metre yukarıda duran bir sokak fotoğrafçısıyım ve bu fotoğrafta gördüğünüz her şey, aslında aynı günde gerçekleşti. | TED | أنا في الأساس مصور الشارع من ارتفاع 50 قدماَ في الهواء، وكل شيء ترونه في هذه الصورة حدث فعلاَ في هذا اليوم. |
| bu yüzden gördüğünüz şey hiçbir şeydir ancak gölgenin gölgesidir. | TED | إذاً ما ترونه ما هو إلا ظل يطرحه. ظل الظل. |
| İşte böbrek yapısını basan yazıcı tam burada. işte görüyorsunuz. | TED | هذه هي الطابعة الفعلية الآن، وقد كانت تقوم بطباعة هيكل الكلية الذي ترونه هنا. |
| Burada gördükleriniz okyanusların enerjiyi gezegene yayabilmesindeki olağanüstü özelliklerinden biri sadece. | Open Subtitles | فما ترونه الآن هي قدرة المحيط المدهشة لحمل الطاقة حول الكوكب |
| Ama gördüğünüz tek şey buysa o zaman beni görmüyorsunuz göremiyorsunuz demektir. | Open Subtitles | لكن إن كان هذا ما ترونه فأنتم لا ترونني لا تستطيعون رؤيتي |
| Şu anda gördüğünüz kırmızı kuyruklu bir şahin üstelik New York'ta, 5. bulvarda çok lüks bir binanın tepesinde kendine yuva yapmış bulunmakta. | Open Subtitles | ما ترونه الأن , هو أحد زوجين الصقور الحمر الذين تم طردهم من حواف سطح مبنى. مبنى فاخر موجود في منطقة الفيفث أفينيو |
| Bu noktada, birkaç dakikanızı alacağım. Burada gördüğünüz şey -- | TED | شارليز ليمب : في هذه النقطة .. سوف اخذ بضع لحظات .. ان ما ترونه هنا |
| Ve bu gördüğünüz ise belli ışık dalga boylarında karanlıkta parlayan hücreler. | TED | وما ترونه هنا هو هذه الخلايا وهي تتوهج في الظلام تحت أطوال موجات ضوئية محددة. |
| Ve kitapta gördüğünüz her şeyi, iki parmağınızla tutabilirsiniz ve açmak için sayfaya bırakabilirsiniz. | TED | وأي شيء ترونه في الكتاب، يمكن أن يلتقط بواسطة أصبعين ويرفع خارج الصفحة ويفتح. |
| Doku parçasında gördüğünüz şey... ...aslında fosforlu banttır. | TED | وما ترونه هناك في مقطع النسيج، هو، في الحقيقة، ترون ذلك الشريط العاكس. |
| Altta gördüğünüz film... ...içindekileri bırakıyor. | TED | وما ترونه هو أن الفيلم في الأسفل يطلق ما بداخله. |
| Ve burada gördüğünüz şey bir farenin labirenti çözmeye çalışması. Bu 6 kollu bir labirent. | TED | ان ما ترونه هنا هو فأر يحاول ان يحل معضلة انها عبارة عن متاهة بستة أذرع .. وهناك القليل من المياه في المتاهة |
| Ve burada gördüğünüz bir yem kutusu bir parça - denizin hamamböcekleri olan - balık kenesi ile her yerinde balık kenesi var. | TED | ولكن ما سوف ترونه هنا .. هو صندوق ويحيط به الكثير من صراصير البحر والتي هي منتشرة في كل مكان |
| Sekiz ay kullanımdan sonra orjinal aygıtıyla sol tarafta onu görüyorsunuz, ve sağ tarafta iki aylık kullanımdan sonraki hali. | TED | ترونه بذراعه التقليدية في الجهة اليسرى بعد ثمانية أشهر من الإستخدام وفي الجهة اليمنى ، بعد شهرين. |
| Burada kavga etmiş iki erkek görüyorsunuz. | TED | وبالتالي فما ترونه هنا هو ذكران قد تعاركا. |
| Mesela buradaki de bir polis karakolundaki fotoğraf ve yerlerde gördükleriniz de polis tarafından izlenen insanların kimlikleri. | TED | وفي الواقع، هذه الصورة ألصقت في مركز للشرطة، وما ترونه على الأرض هي بطاقات تعريف صور كل الأشخاص الذين تتعقبهم الشرطة. |
| İlk gördüğün şey ceset ve duvardaki suratı görebilmek için etrafında dönmen gerekiyor. | Open Subtitles | فأوّل ما ترونه هو الجثّة وبعدها عليكم الدوران كي تروا الوجه على الحائط |
| Bir aktördü, onu oynarken Gördünüz. | TED | وكان يجيد التمثيل .. يجب ان ترونه يمثل |
| Yani onu gülümser ve kafa sallarken görürseniz bu onun coşkudan yerinde duramadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | لذا حينما ترونه يبتسم ويومىء برأسه، فهذه طريقته في التعبير عن فرحته الشديدة. |
| Beyler bu gerçek bir kadın, pek sık görmediğiniz bir şey. | Open Subtitles | إنها في الحقيقة امرأة حية حقيقية شيء لا ترونه أنتم كثيراً |
| Ve göreceğiniz ilk şey, çapraz yaklaşık bir metre kesit gösteren bir ekran. | TED | واول شيء يمكن ان ترونه هو شاشة شفافة بعرض متر واحد |
| Sevgili izleyiciler, az sonra görecekleriniz sizi rahatsız edebilir. | Open Subtitles | الآن، أيها المشاهدون، ما سوف ترونه ليس للقلوب الضعيفة |
| Burada gördüklerinizin onların imajına leke sürmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | -لا، اسمعوا . لا يمكنكم أن تسمحوا لما ترونه أن يلطخ صورتهم في أعينكم. |