Emrindeki tüm kuvvetler, hazır olun, emrimle "Kızıl Kod"u uygulayacağız. | Open Subtitles | كل القوى تحت سيطرتي تستعد لتنفيذ الرمز الاحمر عند اشارتي |
Eğer kraliçe hazır olmadan, kubbe tamamen kapanırsa yakınlık buradan sağ çıkamaz. | Open Subtitles | ،إذا انتهت القبة قبل أن تستعد الملكة لن تنجو الجماعة من هذا |
Sanırım birileri ikinci Funny Girl geri çağrısına hazırlanıyor gibi kokuyor. | Open Subtitles | بالتأكيد أحس أن أحدهم تستعد لتجربة أدائها الثانية لمسرحية فتاة مضحكة. |
Uçak piste çıkmaya hazırlanıyor. | Open Subtitles | عندما تستعد الطائرة للانزلاق على ممر الاقلاع. |
Sadece ne olur ne olmaz diye hazır olmanı söylemiştim. | Open Subtitles | أنا فقط أخبرتكَ بأن تستعد. فقط في حالة حدثَ شيء. |
Bugün genç bir insan olduğunuzu, bir iş bulup geçiminizi sağlamak zorunda olduğunuzu, bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu ve fırsatların zor bulunduğunu düşünün. | TED | إذاً، تخيل أنك من شباب اليوم، تحتاج إلى وظيفة، تبحث عن الرزق، تستعد لبناء المستقبل، ومن العسير الحصول على الفرص. |
Tamam, bütün gün bekleyemeyiz. hazır ol, Dobs. | Open Subtitles | اوكى , لا يمكننا الانتظار اليوم بطوله الافضل ان تستعد , دوبس |
Ve hepiniz yatmaya hazır olduğunuzda her birinize çok güzel bir çikolata vereceğim. | Open Subtitles | حالما تستعد للنوم سأعطي لكل واحد منكم شكولاطة لذيذة. |
Özür dilemek için hazır olduğunda yemeğe inebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك النزول للعشاء ما إن تستعد للإعتذار إلى أختك |
Dünyanın ağırsiklet boks şampiyonuyla yapılacak olan maç için tamamen hazır. | Open Subtitles | إنها تستعد لمباراة ملاكمة الوزن الثقيل الممتاز للعالم |
Yılın bu zamanında yapraklar o koyu turuncu renge çalarken Quahog halkı geleneksel Harvest Festivali Geçit Töreni için hazırlanıyor. | Open Subtitles | هذا هو الوقت من السنه عندما تتحول الاوراق إلى اللون البرتقالي الجميل.. و كوهاج تستعد لمسيره مهرجان الحصاد السنوي |
Ticaret Loncası savaşa hazırlanıyor. Buna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | إن النقابات التجارية تستعد للحرب لا شك في ذلك |
Richard'larda bu akşamki nişan törenine hazırlanıyor. Mesajın var mı? | Open Subtitles | إنها عند ريتشارد تستعد لعشاء الخطوبة الليلة، هل أوصل لها رسالة ؟ |
Evindeymiş gibi düşün , Albert. Julie halen hazırlanıyor. | Open Subtitles | إعتبر نفسك في بيتك، ألبرت جولي ما زالت تستعد |
Ama madem düğüne hazırlanman gerekiyor, madem o kadar işin var... | Open Subtitles | لكن إن كنت تستعد من أجل حفل زفافك، إن كنت مشغولاً، |
Senin ne yaptığını sormayacağım. hazırlık mı? | Open Subtitles | لن أسالك ماذا كنت تفعل هناك أنت تستعد أيضا , لا |
- Artık ya kolonoskopiye hazırlanıyorsun ya da kolonoskopiden dönüyorsun. | Open Subtitles | نعم, الآن أنت إما تستعد للقيام بتنظير للقولون أو تعود من تنظير القولون |
Peseshet çıkmaya hazırlanırken, solgun ve zayıf bir kadın onu kapıda durdurup muayene etmesi için yalvardı. | TED | تستعد بييسشيت للمغادرة عندما دنت منها امرأة شاحبة ونحيلة قرب الباب ترجوها أن تفحصها. |
Bunu durdurmanın bir yolu olmalı en kötüye hazırlıklı olmalısın | Open Subtitles | لابُد أن هناك طريقة لإيقاف ذلك يجب أن تستعد للأسوأ |
Birlikte pijama partisine gidiyoruz. Hazırlan, çünkü bende zaten pijama var. | Open Subtitles | أنا و أنت سوف نذهب إلى حفلة البجامات لذلك عليك أن تستعد , لأني سوف ألبس بجامتي |
Böyle bir şey için hazırlanmalısın çünkü gerçekten inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | إذاً أنت بحاجة لأن تستعد لهذا لأنه أمرٌ لا يصدق تماماً |
Bu arada et paketleme bölgesinde korkan başka bir erkek korkularıyla yüzleşmeye hazırlanıyordu. | Open Subtitles | ووسط المدينة، في منطقة تعليب اللحوم... ... رجل آخر بالرعب تستعد لمواجهة مخاوفه. |
Kontrol çubuğu çalıştırıcıları beklemede. | Open Subtitles | مشغلات ذراع التحكم تستعد |
Yani, hayat boyu sürecek aile kahvaltılarına hazırlansan iyi olur. | Open Subtitles | لذا من الافضل لك أن تستعد لوجبات فطور متأخر عائلية إلى الأبد |
Tatlım, Geum-ja muhteşem bir plan hazırlıyor. | Open Subtitles | عزيزي. . جوما جيا تستعد لخطة رائعة |
Senato'ya girmeye hazırlanıyormuş. | Open Subtitles | كانت تستعد للترشيح لمجلس الشيوخ الأمريكي |
Bu sabah okul için hazırlanan küçük bir kızı göremedim. | Open Subtitles | لم أرى ابنتك الصغيرة تستعد للذهاب الى المدرسة صباح اليوم. |