"تصدقيني" - Translation from Arabic to Turkish

• inanmalısın
• inanmıyorsun
• Bana inanıyor
• Bana inanmak
• inanmıyorsan
• inanmazsın
• İnan
• inanman
• inanmıyor
• inanıyorsun
• inanmadın
• inanmalısınız
• inanmayacaksın
• inanmanı
• inanmazsınız

Bana inanmalısın, bunun için asla suçlu duruma düşmemen gerekiyordu.
يجب ان تصدقيني انتي لايفترض ان تتلقي اللوم على ذلك

Orada birşey yok, sadece yerle bir olmuş bir mağaza. Neden bana inanmıyorsun?
إنه حطام المتجر المحترق لماذا لا تصدقيني ؟

Bunu çıkarttığımda bağırırsan, dilini keserim. Bana inanıyor musun?
لو خلعت هذا وصرحت سأقطع لسانك هل تصدقيني ؟

Bak, nedenini biliyorsun. Bana inanmak istemiyorsun.
أنظري ، تعرفين لماذا لا تريدي أن تصدقيني

Bana inanmıyorsan onlara doğru yürüdüğünde ne kadar çabuk sus pus olduklarına bak.
إذا كنت لا تصدقيني لماذا لا تنتبهي الى سرعت صمتهم عند مرورك بهم

Veya bana inanmazsın, kapıyı açar ve kendin görürsün. Eğer böyle yaparsan bana güvenmediğini ve asla güvenmeyeceğini anlarım.
أو إذا لم تستطيعين أن تصدقيني أفتحِ هذا الباب و أنظرِ لنفسكِ ، لكن لو فعلتِ ذلك

Bak, ister inan ister inanma ama sana karşı hep dürüst oldum.
انظري , لو صدقيتي أو لم تصدقيني لقد كنت دائما صادقا معك

Pekala, onu uydurdum ama bu, gördüğüm şeylere inanman içindi.
حسنا .. أنا صنعت ذلك بأعلى لكي تصدقيني فيما رأيت

Dün bana inanmıyor musun diye sorsaydım, nasıl cevap vereceğini bilirdim.
أعلم ماهو ردك, ألم أخبرك بالأمس أنك لن تصدقيني ؟

Phoebe, bana inanıyorsun, değil mi?
فيبي, أنتِ تصدقيني, أليس كذلك؟

Gerçek mutluluğu ilk kez seninle yaşadım. Buna inanmalısın.
عليك ان تصدقيني اذا قلت لك ان هذه هي السعاده الحقيقية الاولى فى حياتى

Benden nefret edebilirsin ama bana inanmalısın onun başına bir şey gelmesine izin vermem.
أنتي تستطيعين كرهي ولكن يجب أن تصدقيني أن لن أترك أي شيء يحدث لها

Bana inanmalısın. Söylediğim şeyler, davranış tarzım, o ben değildim.
يجب أن تصدقيني الأشياء التي قلتها وطريقة تصرفي

Bana inanmıyorsun ama bunlar gerçek.
أنتِ لا تصدقيني .. لكنه كان حقيقيا

Bana inanmıyorsun, değil mi?
ايمي,انت لا تصدقيني اليس كذالك؟

Ben demiştim. Dostluk insanı zayıflatır. Artık Bana inanıyor musun?
لقد قلت لكِ, علاقات الصداقة تضعفكِ, هل تصدقيني الآن؟

Artık Bana inanıyor musun?
هل تصدقيني الآن؟ لا يوجد سيارات أجرة

Bana inanmak zorundasın. Aramızda bir şey olacağı aklıma gelmezdi.
يجب عليكِ أن تصدقيني لم افكر أبداً أن شيئا سيحدث بيننا

Eğer bana inanmıyorsan, Kore İncil kampında bir ay geçirmeyi dene.
إذا لم تصدقيني فجربي قضاء شهر في معسكر التوراة الكوري

Tamam. Büyük olasılıkla bana inanmazsın.
حسناً، ولكن هناك احتمال معقول بأنكِ لن تصدقيني.

Beni dinle kötü şeyler yaşadığımızı biliyorum ama inan bana, bu şekilde sonuçlanmasını asla istemedim.
اسمعي أعرف أن هناك مشاكل بيننا و لكن يجب أن تصدقيني لم أقصد أن ينتهي الأمر هكذا

- Bana inanman gerek. - Bir katilin sözüne güvenemem.
يجب أن تصدقيني لا يمكنني أن أثق بكلمة من قاتل

Ve eğer bana azıcık da olsa inanmıyor olsaydın beni çoktan vurmuş olurdun.
وإن لم تكن تصدقيني ولو قليلًا.. لكنتِ أطلقتِ عليّ النيران

Bana inanıyorsun değil mi?
حسناً، انتِ تصدقيني .. اليس كذلك؟

Sana yeğenimi sevdiğimi söylediğimde bana inanmadın mı? Hayır, inandım.
ألا تصدقيني عندما أخبرتُكِ بأنّني أحبُ إبن أخي

Biz mutluyduk. Kendisini öldürmezdi. Bana inanmalısınız.
كنا سعداء، لم تكن لتنتحر، عليك أن تصدقيني لم تكن لتنتحر أبداً

Ama aynı olacak ve bana yine inanmayacaksın çünkü inanmak istemiyorsun.
لكنها ستبقى نفس القصة وأنت ما زلت لا تصدقيني لأنك لا تريدي ذلك

Bana neden herhangi bir konuda inanmanı beklediğimi bilmiyorum.
لا أعرف لماذا توقعت أن تصدقيني في أي شيء

Üzgünüm. Gelecek sefer ödeyeceğim desem, inanmazsınız değil mi?
لن تصدقيني لو قلت لك أني سأدفع في المرة القادمة .