| Bana inanmalısın, bunun için asla suçlu duruma düşmemen gerekiyordu. | Open Subtitles | يجب ان تصدقيني انتي لايفترض ان تتلقي اللوم على ذلك |
| Orada birşey yok, sadece yerle bir olmuş bir mağaza. Neden bana inanmıyorsun? | Open Subtitles | إنه حطام المتجر المحترق لماذا لا تصدقيني ؟ |
| Bunu çıkarttığımda bağırırsan, dilini keserim. Bana inanıyor musun? | Open Subtitles | لو خلعت هذا وصرحت سأقطع لسانك هل تصدقيني ؟ |
| Bak, nedenini biliyorsun. Bana inanmak istemiyorsun. | Open Subtitles | أنظري ، تعرفين لماذا لا تريدي أن تصدقيني |
| Bana inanmıyorsan onlara doğru yürüdüğünde ne kadar çabuk sus pus olduklarına bak. | Open Subtitles | إذا كنت لا تصدقيني لماذا لا تنتبهي الى سرعت صمتهم عند مرورك بهم |
| Veya bana inanmazsın, kapıyı açar ve kendin görürsün. Eğer böyle yaparsan bana güvenmediğini ve asla güvenmeyeceğini anlarım. | Open Subtitles | أو إذا لم تستطيعين أن تصدقيني أفتحِ هذا الباب و أنظرِ لنفسكِ ، لكن لو فعلتِ ذلك |
| Bak, ister inan ister inanma ama sana karşı hep dürüst oldum. | Open Subtitles | انظري , لو صدقيتي أو لم تصدقيني لقد كنت دائما صادقا معك |
| Pekala, onu uydurdum ama bu, gördüğüm şeylere inanman içindi. | Open Subtitles | حسنا .. أنا صنعت ذلك بأعلى لكي تصدقيني فيما رأيت |
| Dün bana inanmıyor musun diye sorsaydım, nasıl cevap vereceğini bilirdim. | Open Subtitles | أعلم ماهو ردك, ألم أخبرك بالأمس أنك لن تصدقيني ؟ |
| Phoebe, bana inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | فيبي, أنتِ تصدقيني, أليس كذلك؟ |
| Gerçek mutluluğu ilk kez seninle yaşadım. Buna inanmalısın. | Open Subtitles | عليك ان تصدقيني اذا قلت لك ان هذه هي السعاده الحقيقية الاولى فى حياتى |
| Benden nefret edebilirsin ama bana inanmalısın onun başına bir şey gelmesine izin vermem. | Open Subtitles | أنتي تستطيعين كرهي ولكن يجب أن تصدقيني أن لن أترك أي شيء يحدث لها |
| Bana inanmalısın. Söylediğim şeyler, davranış tarzım, o ben değildim. | Open Subtitles | يجب أن تصدقيني الأشياء التي قلتها وطريقة تصرفي |
| Bana inanmıyorsun ama bunlar gerçek. | Open Subtitles | أنتِ لا تصدقيني .. لكنه كان حقيقيا |
| Bana inanmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | ايمي,انت لا تصدقيني اليس كذالك؟ |
| Ben demiştim. Dostluk insanı zayıflatır. Artık Bana inanıyor musun? | Open Subtitles | لقد قلت لكِ, علاقات الصداقة تضعفكِ, هل تصدقيني الآن؟ |
| Artık Bana inanıyor musun? | Open Subtitles | هل تصدقيني الآن؟ لا يوجد سيارات أجرة |
| Bana inanmak zorundasın. Aramızda bir şey olacağı aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | يجب عليكِ أن تصدقيني لم افكر أبداً أن شيئا سيحدث بيننا |
| Eğer bana inanmıyorsan, Kore İncil kampında bir ay geçirmeyi dene. | Open Subtitles | إذا لم تصدقيني فجربي قضاء شهر في معسكر التوراة الكوري |
| Tamam. Büyük olasılıkla bana inanmazsın. | Open Subtitles | حسناً، ولكن هناك احتمال معقول بأنكِ لن تصدقيني. |
| Beni dinle kötü şeyler yaşadığımızı biliyorum ama inan bana, bu şekilde sonuçlanmasını asla istemedim. | Open Subtitles | اسمعي أعرف أن هناك مشاكل بيننا و لكن يجب أن تصدقيني لم أقصد أن ينتهي الأمر هكذا |
| - Bana inanman gerek. - Bir katilin sözüne güvenemem. | Open Subtitles | يجب أن تصدقيني لا يمكنني أن أثق بكلمة من قاتل |
| Ve eğer bana azıcık da olsa inanmıyor olsaydın beni çoktan vurmuş olurdun. | Open Subtitles | وإن لم تكن تصدقيني ولو قليلًا.. لكنتِ أطلقتِ عليّ النيران |
| Bana inanıyorsun değil mi? | Open Subtitles | حسناً، انتِ تصدقيني .. اليس كذلك؟ |
| Sana yeğenimi sevdiğimi söylediğimde bana inanmadın mı? Hayır, inandım. | Open Subtitles | ألا تصدقيني عندما أخبرتُكِ بأنّني أحبُ إبن أخي |
| Biz mutluyduk. Kendisini öldürmezdi. Bana inanmalısınız. | Open Subtitles | كنا سعداء، لم تكن لتنتحر، عليك أن تصدقيني لم تكن لتنتحر أبداً |
| Ama aynı olacak ve bana yine inanmayacaksın çünkü inanmak istemiyorsun. | Open Subtitles | لكنها ستبقى نفس القصة وأنت ما زلت لا تصدقيني لأنك لا تريدي ذلك |
| Bana neden herhangi bir konuda inanmanı beklediğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا توقعت أن تصدقيني في أي شيء |
| Üzgünüm. Gelecek sefer ödeyeceğim desem, inanmazsınız değil mi? | Open Subtitles | لن تصدقيني لو قلت لك أني سأدفع في المرة القادمة . |