Sence bu Daniel'ı terk etmek istediği için olabilir mi? | Open Subtitles | هل تظنّين أنه من المحتمل الذي تريد تركه هو دانييل؟ |
Bana her şeyi itiraf etmesi ne kadar sürer Sence? | Open Subtitles | كم تظنّين أنّه سيستغرق قبل أن يخبرني مساعدكِ كلّ شيء؟ |
Burayı kim yönetiyor sanıyorsun? | Open Subtitles | ثانياً: من تظنّين بحقّ الجحيم من يدير هذا المكان؟ |
İkisinin de ağacın altında hediyelerle orada olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | تظنّين أنهما كانا تحت الشجرة يغلّفون الهدايا؟ |
Bak seni sağ sağlim eve getirdim, kılına zarar gelmedi dışarıda fazla oyalanma, bu düşündüğünden daha tehlikeli | Open Subtitles | .أرأيتِ؟ لقد أوصلتكِ إلى البيت بأمان لم أضايقكِ في شيء توقفي عن التجول في الأنحاء انها أخطر مما تظنّين |
Bana sevgilini savunabileceğini, benim de bunu kabul edeceğimi mi düşündün? | Open Subtitles | تظنّين أن هذا كافٍ كي تدافعي عن حبيبكِ أمامي، وأتقبّل ذلك؟ |
Ve bunun dost olmayacağımız anlamına geldiğini düşünüyorsan, o zaman üzgünüm. | Open Subtitles | وإن كنتِ تظنّين أن هذا يعني أننا لا نستطيع أن نكون أصدقاء، فأنا آسفة |
düşündüğün kadar iyi işleseydi bu kadar meşgul olmazdım. | Open Subtitles | لو كان ناجعًا كما تظنّين لما كنتُ شديد الانشغال |
Kız, sen ne yaptığını zannediyorsun? | Open Subtitles | مهلًا، يا فتاة، مالذي تظنّين نفسك فاعلة؟ |
Kocamın Danielle'i para saklamak için kullandığını düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | تظنّين أن زوجي استخدم دانييل ليخفي المال ؟ |
Sence bu dünyada canavar yok mu? | Open Subtitles | ألا تظنّين أنّ هنالك وحوشاً بهذا العالم؟ |
Sence seni buraya, ki benim için çok kutsal bir yer burası sana zarar gelsin diye mi getirdim? | Open Subtitles | هل تظنّين أنّني سأحضركم هنا لمكان مقدّس لي كهذا لو عنيتك؟ |
Sence ben annemi iyileştirmeyi beceremediğimden suçluluk duyduğum için mi terapist oldum? | Open Subtitles | هل تظنّين أنني طبيبٌ نفسي اليوم لأنني أشعر بالذنب بعدم القدرة على معالجة أمي؟ |
Sence eski günler adına bir çeşit sembol olabilir mi? | Open Subtitles | هل تظنّين من المحتمل أنه كان نوعاً من رمزٍ لطرقاتٍ لم تسلكيها؟ |
Bu, tüm lanetleri sona erdirecek bir lanet. Basit bir atın bunu karşılayabileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هذه اللعنةُ ختامُ كلّ اللعنات، و أنتِ تظنّين أنّ حصاناً سيفي بالغرض؟ |
Kanlar içindeki, Meksikalı bir hayaletin banyoma gelmesini istediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظنّين أنّي أُريدُ شبح إمرأة مكسيكية دامية في حمّامي؟ |
Yemek istemediğini sanıyorsun, ama aslında istiyorsun. | Open Subtitles | تظنّين بأنكِ لا تريدين الغداء لكن العكس. |
Sır saklayabileceğini sanıyorsun ama daha çok denedikçe, daha fazla şey ele verirsin. | Open Subtitles | تظنّين أنّكِ قادرة على كتم سرٍّ، لكن كلّما حاولتِ أكثر، كلّما أظهرتِ تعابير أكثر. |
Belki de senin parlak mavi elbiseli arkadaşın düşündüğünden de yakındadır. | Open Subtitles | ربّما صديقتكِ ذات الفستان الأزرق اللمّاع أقرب ممّا تظنّين |
Bana sevgilini savunabileceğini, benim de bunu kabul edeceğimi mi düşündün? | Open Subtitles | تظنّين أنك ستدافعين عن حبيبكِ أمامي، وأتقبّل ذلك؟ |
Senin işlerin hallolması için ne gerektiğini düşünüyorsan yaptığını biliyorum ama ben 30 yıldır sistemin ırzına geçiyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ تفعلين ما تظنّين انه يجعل عملك على أكمل وجه، ولكنّي تحت هذا النظام على مدى 30 عاماً |
Yalandan sırıtıyorum diye sizi merdivenlerden aşağı fırlatmayacağımızı mı sanıyorsunuz? | Open Subtitles | تظنّين سبب تزييفي لابتسامتي أنّني لن أرميك من فوق السلالم؟ |
Sizce orada nasıl hayatta kaldı? | Open Subtitles | وكيف تظنّين أنّه نجا هناك بالأسفل؟ أعني ماذا كان يأكل؟ |
Tabii şüphelenmezsin. Her ne kadar iyi olsan da sandığın kadar iyi değilsin. | Open Subtitles | بقدر براعتكِ، فأنتِ لستِ بارعة تقريباً بقدر ما تظنّين نفسك. |
Eve gitme zamanı olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تظنّين أنّه حان الوقت لتذهبي إلى البيت؟ |