"تغادر" - Translation from Arabic to Turkish

• gitmeni
• gitmeden
• gidiyor
• gitmen
• kalkıyor
• çıkarken
• gitmiyorsun
• gitme
• ayrılmak
• gitmek
• ayrılıyor
• gidiyorsun
• ayrılmadan
• ayrılırken
• giderken

Adaletin gerçekleşmesini kaldıracak miden yoksa, Carter devam etmeden önce buradan gitmeni öneririm.
إذا كانت شهيتك للعدالة قد فترت يا كارتر أنصحك أن تغادر الآن قبل أن نمضى قدما في باقي الإجراءات

gitmeden önce Roket'le konuş. Yapmanı istediği bir işi var.
لكن قبل أن تغادر إذهب إلى روكيت فعندها عمل لك

Yarışmayacaklar, ve o erkenden gidiyor.
ألغي كل دروسهم حتى موعد فيقاس فهم لن يتنافسوا سوية وهي سوف تغادر مبكرا

Asıl konu, senin gitmen lazım ki ben de hayatımı huzur içinde yaşayabileyim. Dinle, dostum.
الموضوع هو انك يجب ان تغادر هذا المكان حتى استطيع ان اعيش بسلام

Sahil kıyısında bir yer, buradan otobüs sabahın ilk ışıklarında kalkıyor.
إنه بالقرب من الساحل وهُناك حافلة التي تغادر في بداية الصباح.

En son, bebeğiyle birlikte bir kahve dükkanından çıkarken görülmüş.
اخر مرة تمت رؤيتها تغادر محل قهوة مع طفلها الرضيع

Hayır, hayır, hayır. Onunla birlikte hiç bir yere gitmiyorsun?
لا،لا، لا لن تغادر إلى أيّ مكان برفقته يا صديقي

Aptalca olduğunu biliyorum ama gitme. Yanlız kalmaktan korkuyorum.
أعلم أن هذا سخيف,لكن لا تغادر أنا خائفة من البقاء وحيدة

Buradan ayrılmak istemeyen bir kadın görüyorum. Kendinden kaçmaktan bıkmış bir kadın.
أرى إمرأه لاتريد أن تغادر إمرأه سئمت من عدم معرفتها من تكون

Şu an dünyada yapmak istediğin son şey buradan gitmek.
آخر شيء تريد فعله في العالم الآن هو أن تغادر

DiPaola'dan komutaya. Cincinnati, Serenity'e gitmek üzere ayrılıyor.
مندياباولاالىالقيادة السيدة الأولى تغادر المدرسة الى سيرينتى.

Sana şehirden gitmeni söyledim! Yaşamaktan mı sıkıldın, delirdin mi?
لقد قلت لك أن تغادر المدينة هل مللت الحياة أم تدعي الجنون؟

Hiç havamda değilim. Ben gidiyorum, ve senin de gitmeni arzu ediyorum.
أنا لست في حالة مزاجية سأرحل وأتمنى لك ان تغادر أيضا

- gitmeden önce aramalısın. - Nasıl yaparsın bunu? Anne, baba...
كان يجب أن تتصل قبل أن تغادر لم تكن معه ؟

- Eğer gemi gitmeden önce harekete geçmezsek burada sonsuza kadar kalacağız.
إذا لم نتصرف قبل أن تغادر تلك السفينة سنكون محصورون هنا للأبد

Merkez, burası birim-1. Dadı gidiyor. Lütfen talimat verin.
هنا الوحدة الأولى مربية الأطفال تغادر أنصحنى.

- gidiyor musun? - Salı günü duruşmam var.
أنت لن تغادر يجب أن أكون فى المحكمة يوم الثلاثاء

gitmen beni çok üzüyor. Ama anlıyorum. Tanrı yardımcımız olsun, anlıyorum.
أكره أن أراك تغادر لكنني أفهم الأمر أتفهمه جداً

Öğlen Kalküta'dan Hong Kong'a ayın 25'inde varmak üzere vapur kalkıyor.
هناك سفينة بخارية تغادر كالكوتا فى الظهيرة فى الخامس و العشرين إلى هونج كونج

Her neyse, seni o kadınla evden çıkarken gördüğümde bundan gerçekten nefret etmiştim.
على أي حال, رأيتك تغادر شقتك مع تلك المرأة وقد كرهت هذا فحسب

Oh, Prens Achmed. bu kadar erken gitmiyorsun, değil mi?
.أوه، أمير أحمد لن تغادر مبكراً، أستفعل؟

Buradan gitme zamanın geldi.
استمع الي يا ولدي حان الوقت كي تغادر هذا المكان

Bir partiye davetlidir. Hiç ayrılmak istemez.
لقد تمت دعوتها لحفل. وهي لا تريد أن تغادر أبداً.

Tamam. Michelle, Mason'a söyle Kim'le konuştum. Şehirden ayrılıyor.
ميشيل ، اعلمى ميسون الان ولقد تحدث الى كيم وهي تغادر البلدة

Al bunu git başkasında kullan. Seni burada istemiyorum. Derhal gidiyorsun.
استخدمه مع امرأة أخرى أريدك أن تغادر المنزل في الحال

Bugün hastaneden ayrılmadan önce seninle konuşmak istiyorum Dr. Harris.
كنت افضل ان تأتى الى الليله قبل ان تغادر,دكتور هاريس

Teknen senin tüm dünyan ve ayrılırken yanına aldığıkların sahip olduğun her şeydir.
قاربك هو عالمك، وكل ما تأخده معك عندما تغادر هو كل ما لديك.

giderken bana teşekkür etmediğine inanamıyorum. Siz giderken bana teşekkür edeceksiniz, değil mi?
لا أصدق أنه لم يشكرني ستشكرني أنت حين تغادر أليس كذلك؟