"تقيأ" - Translation from Arabic to Turkish

    • kustu
        
    • kusmuş
        
    • kusan
        
    • kusmuştu
        
    • kus
        
    • kusma
        
    • kusar
        
    • kusmuk
        
    • kusmaya
        
    • kusarsa
        
    • kustuğu
        
    • kustuğunu
        
    • kusup
        
    • kusuyor
        
    • kusmuştur
        
    Müthiş Adam Bob Cormier, Bill Travis'e bir baktı ve Wiggins'in üstüne kustu. Open Subtitles الزعيم بوب كورمير القى نظرة على بيل ترافيس ومن ثم تقيأ على ويجنس
    Ya sizinkiler bahçe satışı yapıyor ya da eviniz sonunda kustu. Open Subtitles اما انا والديك يقيمون بيع في الفناء او منزلكم اخيراً تقيأ.
    Öyle bir kusmuş ki gözleri kanamış ve midesi gerçekten çözünmüş. Open Subtitles لقد تقيأ بشدة لدرجة أن عينيه نزفت دمًا وتهتّكت معدته بالكامل
    Bunları ayağıma kusan çocuk verdi. - Bunları ne yapmam gerekiyor? Open Subtitles من الطفل الذي تقيأ على حذائى ماذا ستفعل معهم؟
    Michael, en son buna maruz kalan kişi, konsolumun üzerine kusmuştu. Open Subtitles مايكل آخر مرة الهدف تقيأ على تابلوه السيارة كاملا
    - Güzel, gelinliğin üzerine kus. Gelinliğin üzerine! Open Subtitles هذا جيد تقيأ على الفستان , تقيأ على الفستان
    Uzak geçmişten bir dinozor, dış uzaydan gelen bir mavi kulübe kustu. Open Subtitles ديناصور عملاق من الماضي السحيق تقيأ صندوقا أزرقا من الفضائي الخارجي لتوه
    Hasta göğsün ortasında ağrıdan yakındı, iki kez kustu. Open Subtitles اشتكى المريض من منتصف القصية ألم في الصدر، تقيأ مرتين.
    İşte sonra Michael kustu ve ben de plastik sarma yememelisin dedim. Open Subtitles وبعدما تقيأ مايكل قلتله... . ما كان يجب أن تأكل الغلاف البلاستيكي
    Kayıp krupiyen için içiyorsan... az önce çalışma odamda kustu. Open Subtitles إن كنت تبحث عن مدمنك الضائع فقد تقيأ تواً في مكتبي
    Birkaç kadeh içki içti, sonra birkaç kadeh daha, yarım saat beni okşayıp durdu, sonra da mekanik boğaya binip her tarafa kustu. Open Subtitles أخذ كأسين من الشراب,بعد ذلك بضعة كئوس اخري ظل يتحسسني لساعة ونص,ثم تقيأ علي مكاكينة ركوب الثور
    O kadar mutluydu ki, kustu. Open Subtitles كان ذلك الطفل . لقد كان سعيداً جداً, هو تقيأ
    Herifin teki merdivenlere kusmuş benim de ayağım kaydı. Open Subtitles حقيرٌ ما تقيأ على الدرج وأنزلقت علي أن أقاضيهم
    Tatlım, köpek her tarafa kusmuş Open Subtitles حبيبي، هناك تقيأ كلاب في جميه انحاء الحديقة
    Birileri televizyonun üzerine kusmuş gibi gösteriyor. Open Subtitles ما زال يبدو كأنه رجل الثلج قد تقيأ في التلفاز
    Geçen maçta kusan o değildi, değil mi? Open Subtitles ليس الشخص الذي تقيأ في آخر المباراة ، صحيح؟
    Turnuva alanına giderken atının üzerine kusmuştu. Open Subtitles لقد تقيأ فوق حصانه في طريقه إلى أرض البطولة
    Haydi, Mushu! kus! Bir acemi gibi kus! Open Subtitles هيا يا موشو, تقيأ تقيأ مثل الشباب
    Öksürme, kusma, bir çeşit iç basınç. Open Subtitles سعال أو تقيأ أو نوع من أنواع الضغط الداخلي
    Amcam arabadan çıktıktan sonra kusar, ve polis onun yasal limiti aştığından emin olur. Open Subtitles خرج من السيارة و تقيأ و كان الشرطى متأكد أنه تعدى الجرعة الشرعية من الشراب
    Tamam, takım elbisemin üzerinde kusmuk ve dondurma olduğunu biliyorsun. Çocuklar yüzünden. Sakin ol, Roy. Open Subtitles لقد تقيأ احدهم عليها وكذلك الايس كريم ، انهم الاولاد
    Önce biri kusar sonra hepsi aynı anda lanet pokerin masasının her tarafına kusmaya başlardı. Open Subtitles أحدنا تقيأ و تبعه الآخرون فوق أوراق اللعب
    Merak etmeyin, üzerinize kusarsa %10 indirim yapıyoruz. Open Subtitles اوه لاتقلقي اذا هو تقيأ عليك سوف تحصلين على خصم 10 في المائة
    ve bir keresinde, California'da bir otobanın kenarına kustuğunu ve hayranlarının iki saat içinde kustuğu yeri kutsal bir alana çevirdiğini de öğrendim. TED عملت أنه أحد المرات، تقيأ على جانب الطريق في كاليفورنيا وفي غصون ساعتين، حولت المعجبات مكان القيء إلى ضريح مقدس.
    Bir keresinde bir sarhoşun sendeleyerek önümüze düşüp kustuğunu hatırlıyorum. TED أتذكر ذات مرة جاء سكير مترنح، وسقط أمامنا تمامًا، و تقيأ.
    Sen benim bebeğimin üzerine kusup, kokainimi mahveden yüzsün piçsin. Open Subtitles أنت ذلك السافل الجريئ الذي تقيأ على البيانو الخاص بي
    Diğer tarafta millet kusuyor. Open Subtitles خَمنوا من رأى شخصًا تقيأ في حجيرة الهاتف.
    Büyük ihtimal yeterince çiğnemediği için kusmuştur. Open Subtitles إنه تقيأ غالباً لأنه لم يلوك الطعام جيداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more