| Köyün delisi gibi oynuyorsun. Herkesin köyün delisi olduğunu düşünmesini mi istiyorsun? | Open Subtitles | تلعب كفتى القرية الساذج أتريد الناس أن ينظروا إليك كفتى القرية الساذج؟ |
| Araba yıkayıcıda çalışan bir grup gençle bir parkta futbol oynuyorsun. | Open Subtitles | انت تلعب في مواقف سيارات مع شباب يعملون في غسيل السيارات |
| Diyorum ki, beyzbol oynayabiliyorsan oynama izin vermeleri lazım o zaman. | Open Subtitles | أتحدث عن إذا بإمكانك لعب كرة البيسبول يجب أن يدعوك تلعب |
| Sen burada aşağıda "Waldo nerede?" oynarken kafanın üstünde ilginç şeyler oluyor. | Open Subtitles | أشياء كثير مهمة تحدث بينما أنت هنا تلعب لعبة البحث عن والدو |
| Hayır. Senin büyük adamı oynadığını görüyorum. Bunun ne demek olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا ، لقد رأيتك تلعب الضربة الكبرى و أعرف سبب كل ذلك |
| Las Vegas'da olduğunuzu düşünün, kumarhanedesiniz ve oradaki bilgisayarlardan birinde oyun oynamaya karar veriyorsunuz, aynı solitaire ya da satranç oynar gibi. | TED | تخيل أنك في لاس فيجاس، في كازينو، وقررت أن تلعب لعبة في أحد حاسوبات الكازينو، فقط مثل ما تلعب السوليتير أو الشطرنج. |
| Buraya geldiğinden beri benimle kedi ve fare oyunu oynuyorsun. | Open Subtitles | انت تلعب لعبة القط والفأر معي منذ حضرت الى هنا |
| Yani bütün bunları bildiğini söylüyorsun ama yine de benimle oyun oynuyorsun. | Open Subtitles | إذاً أنت تقول أنك تعرف كل هذا ومازلت تلعب الألعاب معي ؟ |
| Ama sen çok güzel oynuyorsun. Lütfen devam et. Devam et. | Open Subtitles | . لكنك تلعب جيداً . من فضلك , إستمر , إستمر |
| Hep fazla ihtiyatlı oynuyorsun ve ters yöne delice gidiyorsun. | Open Subtitles | انت تلعب بحذر مبالغ فيه وتقوم بافعال مجنونة باتجاه آخر |
| Ya benimle oyun oynuyorsun, ya da berbat bir alıcısın. | Open Subtitles | إما أنك تلعب بي أو أنك حقاً تاجر مسروقات سيء |
| - Oyuncaklarla oynama, evlat. - Benim adım evlat değil. - Dexter, kes şunu. | Open Subtitles | ـ لا تلعب بهذه الأشياء يا صغيرى ـ أنا لست ضغيرك |
| Bizimle oyun oynama. Fransa tarafından isteniyorsun. | Open Subtitles | لا تلعب ألعاباً معي أنت مطلوبٌ في فرنسا. |
| Yerken kirlisin, oynarken de kirlisin, öyle boş boş durman bile kirli. | Open Subtitles | انت فوضوي عندما تأكل فوضوي عندما تلعب وفوضوي عندما فقط لاتفعل شيئا |
| Burada bütün gün durup, oyuncak bebeklerle oynadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | اتقول لي انك تقف اليوم كله تلعب بهذه العرائس ؟ |
| O hakim, oyun oynamaya gelmeyecek biri. | TED | هذا القاضي هو شخص لا تريد أن تلعب معه لعبة البوكر. |
| Ruby Taft'te küçük oyunlarını oynamayı seviyor, değil mi Ruby? | Open Subtitles | روبي تافت تحب أن تلعب العابها الصغيرة أيضاً، ألست كذلك؟ |
| Orada bebek yüzlülerle oynamıyorsun. | Open Subtitles | و لست هناك في غرفة مخزن تلعب مع بعض الدمى |
| Ya briç oynuyordu ya sinemaya gidiyordu ya da arkadaşlarıyla kahve içiyordu. | Open Subtitles | كانت دائماً تلعب الورق أو في السينما أو تحتسي القهوة مع صديقاتها |
| Kuzey Kutup Dairesi'nin aşağı bölgelerinden golf oynayan bir kaz sürüyü yönetiyor. | Open Subtitles | الأوزة التي تلعب الغولف من المناطق البعيدة في الدائرة القطبية تقُود القطيع. |
| Demek siz de benim bu okuldayken oynadığım tip pokeri oynuyorsunuz. | Open Subtitles | أراك تلعب نفس اللعبة التي ألعبها عندما ذَهبتُ إلى المدرسة هنا |
| Sen bütün gün dama oyna dur, karınla hiç ilgilenme. | Open Subtitles | تلعب الشطرنج طول الوقت وتنسى زوجتك المسكينة |
| - Senin yardımını istemiyorum! - Kimse senden Baba'yı oynamanı istemedi! | Open Subtitles | لا أريد مساعدتكَ، لم يطلب منك أحد أن تلعب دور الوالد |
| Nasıl oynayacağını biliyorsun. Hayatın boyunca oynadın. | Open Subtitles | أنت تعرف كيف تلعب لعبت هذه اللعبة طوال حياتك |
| Seni şanslı hergele, muhtemelen golf oynuyordun. | Open Subtitles | أنت شاب محظوظ من المحتمل اتك كنت تلعب غولف |
| Şimdi... Pauline, Alice rolünü oynayacak. Ve Winifred ise yedek oyuncu olacak. | Open Subtitles | الآن ، بولين سوف تلعب دور أليس و وينفريد ستكون البديل الجاهز |