| Sonra ikinci el elektronik aletler yollayıp bir televizyon fabrikası kurduk. | Open Subtitles | ثمّ أرسنا بطلب بعض أجهزة إلكترونية مستعملة وبدأنا بمصنع تلفزيوني صغير |
| - Saygıdeğer Mösyö West seni ilk televizyon programın için giydirmemi istedi. | Open Subtitles | مقدم برنامج تلفزيوني طلب مني أن أطلب منكِ أن تظهري في برنامجه |
| Benim bir televizyon şovum yok ve beni dinleyen hiç kimsem yok. | Open Subtitles | و أنا ليس لدي برنامج تلفزيوني وليس لدي أي شخص ليستمع إلي |
| Çorbanın analizini yaptı ve içindeki maddeleri televizyonda açıkladı. "Murphy ana" iflas etti. | Open Subtitles | فطلبوا منه في لقاء تلفزيوني تحليل الشوربة وأخبرهم بشأن ماوضعته الأم مورفي بها |
| Kasım ayında Hard Copy için çalışan bir TV yapımcısından telefon geldi. | Open Subtitles | حصلت على مكالمة سابقاً في نوفمبر من منتج تلفزيوني لأجل نسخة مطبوعة |
| Çok zaman sonra, bana her zaman aradığım işi verdiler: televizyon muhabiri. | TED | في نهاية المطاف، حصلت على الوظيفة التي أريد: مراسل تلفزيوني. |
| Sonunda 1984'te televizyon habercisi olarak | TED | أخيراً، في 1984 حصلت على وظيفتي الأولى في أمريكا كـمراسل تلفزيوني. |
| eline kendi yazarlık hayallerinin yansımasını gördüğü bir televizyon şovunun DVD'leri geçen küçük bir kız olduğunu hatırlıyorum. | TED | وبطريقة ما، حصلت على أقراص رقمية تحتوي على مسلسل تلفزيوني أمريكي شاهدت فيه حلمها في أن تصبح كاتبة. |
| Afganistan tarihinin en gözde televizyon dizisi oldu. | TED | وهي تعتبر أكثر عرض تلفزيوني يحظى بالمتابعة في التاريخ الأفغاني. |
| televizyon yapımcısıydım. Bir gün ofise girdim-- | Open Subtitles | لقد كنت منتج تلفزيوني ثم دخلت الي المكتب.. |
| televizyon şovu, film, reklam, hangisi için kullanacaksınız? | Open Subtitles | تريدينه لمسلسل تلفزيوني, ام لفلم ام لأعلان |
| Dünyanın bir numaralı... ..televizyon programı hangisidir? | Open Subtitles | ما هو أشهر برنامج تلفزيوني في العالم كله؟ |
| Dünyanın bir numaralı televizyon programı hangisidir? | Open Subtitles | ما هو أشهر برنامج تلفزيوني في العالم كله؟ |
| Yeni bir televizyon gösterisi. Adına pilot diyorlar. | Open Subtitles | هي لمسلسل تلفزيوني جديد، ما يسمى بحلقة إفتتاحية |
| Evet, televizyon eleştirmeniyim. | Open Subtitles | ــ صحيح، أنا ناقد تلفزيوني أعمل في المجلات |
| 50lerde bir televizyon dizisinde oynadım. | Open Subtitles | في الخمسينيات ، قمت . بعمل مسلسل تلفزيوني |
| Bu davanın eski bir televizyon şovuyla ne alâkası var? | Open Subtitles | الذي هذه الحالة يجب أن تعمل ببرنامج تلفزيوني قديم؟ |
| Evet birkaç filmde oynadım ve bir televizyon programım var. | Open Subtitles | نعم عَملتُ بَعْض الأفلامِ في برنامج تلفزيوني |
| televizyonda hiç uzaylı yarışması görmedik. | TED | فإننا لم نسمع أبدا ببرنامج تلفزيوني فضائي |
| Dünyaca ünlü bir TV starı ve kamyon süren bir iri kıyımla oldun. | Open Subtitles | كان لديك نجم تلفزيوني مشهور على مستوى العالم وآخر جذاب والذي يقود شاحنه |
| Betty'nin burada olma nedeni pembe dizi olamaz. O bir pembe dizi insanı değil! | Open Subtitles | ماكانت بيتي ستحضر هنا من أجل بطل مسلسل تلفزيوني |
| Kız kendini dine vermişti. Televizyondaki rahiplerden birinin hesaplarını tutuyordu. | Open Subtitles | انها متدينة كانت تعمل محاسبة لبرنامج تلفزيوني ديني |
| Çocuklar. reality Show için yeni bir fıkrim var. | Open Subtitles | يا اطفال لدي فكرة جديدة لبرنامج تلفزيوني واقعي |
| En azından iyi bir dizi bekliyorsunuz, değil mi? | TED | وأقل ما تتوقعه هو الحصول على عرض تلفزيوني جيد، صحيح؟ |
| Ben sadece, bir TV programı için giyinip hazırlık yapan aptal bir yaşlı kadınım. | Open Subtitles | أنا عجوز سخيفة تلبس بأناقة لعرض تلفزيوني |
| Hepimizin cevabını duymak istediği şeyleri soruyorsun ama böyle televizyonculuk olmaz! | Open Subtitles | تسألين أسالة كلنا نود لو سألتيها ولكنه عمل تلفزيوني رديء |
| Yaratıcısı, Mısırlı bir TV yapımcısı olan Ahmed Abou Haiba, gençlerin İslamiyet’ten esinlenerek daha iyi bir hayat sürmelerini istiyor.¼ | TED | مؤسسه، الذي هو منتج تلفزيوني مصري يسمى أحمد أبو هيبة، يريد أن يلهم الشباب بالإسلام من أجل حياة أفضل. |