"تنبعث" - Translation from Arabic to Turkish

    • yükseliyor
        
    • kokan
        
    • yayan
        
    • yaydığı
        
    • yayıyor
        
    • hortlamayacaksın
        
    yükseliyor,... yükseliyor! yükseliyor! Open Subtitles تنبعث، تنبعث لك الشفاء يقول إصبع الله الصغير
    Pentagondan siyah dumanlar yükseliyor. Open Subtitles السحب السوداء تنبعث من مقر البنتاجون. وزارة الدفاعfont
    Böyle kokan bir arkadaşım var. Ne yapar biliyor musunuz? Open Subtitles لديّ صديق تنبعث منه تلكَ الرائحة أتعرف ماذا يعمل؟
    Metal nesnelere nazaran anormal ses dalgası yayan her şeyi buluyorum ben. Open Subtitles فقط بدلا من الاستماع لأجسام معدنية، أنا الاستماع لشيء التي تنبعث موجة الصوت غير طبيعية.
    Metal uranyumun radyoaktiflik denen, alışık olunmayan ve güçlü bir enerji yaydığı gösterildi. Open Subtitles اكتشف أن معدن اليورانيوم تنبعث منه طاقة غريبة و قوية سمي ذلك بالنشاط الإشعاعي
    Birini görebilmek için Dünya boyunda bir teleskop yapmanız gerek çünkü baktığımız kara delik çok radyo dalgası yayıyor. TED لكن لرؤية أحدها، ستحتاج لبناء تلسكوب بحجم الأرض، لأن الثقب الأسود الذي ننظر إليه تنبعث منه موجات إشعاعية وفيرة.
    - Topraktan da hortlamayacaksın. - Topraktan da hortlamayacaksın. Open Subtitles ومن التراب لن تنبعث مرة أخري...
    Kule'nin altındaki topraktan binlerce parlak ışık yükseliyor gemilerin etrafını sarıyor ve onları yok ediyor. Open Subtitles آلاف الأضواء الساطعة تنبعث من الأرض تحت البرج... {\pos(192,200)} تحيط بالمركبات وتدمّرها {\pos(192,200)}
    yükseliyor! Open Subtitles الروح تنبعث
    Ruh'un gücü yükseliyor. Open Subtitles الروح تنبعث
    Hazır mısın? yükseliyor, yükseliyor! Open Subtitles تنبعث وتنبعث
    Özellike sigara dumanı değil de gül kokan birisiyse. Sağ ol. Open Subtitles تنبعث منها رائحة بتلات الورد بدلاً من منفضة للسجائر.
    Tabii eğer, lazımlık gibi kokan buz gibi suyu seviyorsanız ayrı. Open Subtitles إلا إذا كنتم تحبون الماء المثلج الذي تنبعث منه رائحة المرحاض المتنقل
    Verici ise radyo frekansı yayan her şey olabilir. Open Subtitles و جهاز الإرسال يمكن أن يكون أي شيء تنبعث منه إشارات لاسلكية
    1998'DE ANTARKTİKADA BULUNDU. İÇİNDEN SİNYAL yayan KÜRE. Open Subtitles تم أكتشافه في القارة القطبية الجنوبية جسم كروي ذو إشارة تنبعث منه
    Bu alet Ejder Topları'nın yaydığı dalgaları takip ederek yerlerini tespit edebiliyor. Open Subtitles . يمكنها تحديد اشارات تنبعث من الكرة النارية
    Bunun anlamı, asteroidlerin yansıttığı güneş ışığı yerine NEOWISE asteroidlerin yaydığı ısıyı görür. TED وهذا يعني أنه بدلًا من رؤية أشعة الشمس التي تعكسها الكويكبات، يرى NEOWISE الحرارة التي تنبعث منها.
    Sadece Al Gore'un duyabileceği bir sesi yayıyor. Open Subtitles تنبعث منه ضوضاء فقط السياسي آل غور يمكنه سماعها
    Elektromanyetik darbe atıcı. Arabasındaki tüm elektronik aletleri yarım saatliğine durduracak elektromanyetik bir dalga yayıyor. Open Subtitles مدفع كهرومغناطيسي تنبعث منه نبضة كهرومغناطيسيّة مركّزة
    Bill Robinson, topraktan geldin, toprağa döneceksin, ...ama topraktan hortlamayacaksın. Open Subtitles (بيل روبنسن)... من التراب أتيت، وإلي التراب تعود لكن لا تنبعث من التراب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more