"تنصت" - Translation from Arabic to Turkish

• dinleme
• dinlemiyorsun
• dinliyor
• dinlemiyor
• dinlemek
• böcek
• dinle
• dinler
• dinlemeni
• kulak
• dinlemedin
• dinlemen
• dinlemelisin
• dinleyip
• mikrofon

Yenilediğiniz implantın içinde dinleme cihazı olduğunun farkındasınız değil mi?
هل تدرك أن الزرعة المستبدلة كان تحتوي جهاز تنصت بداخلها؟

Pekâlâ, Jeff Goldblum, adam Donanma Bakanı'nı üzerine dinleme cihazı yerleştiriyor, bilgiyi yüklüyor.
حسنا,جيف جولدبلم شخص ما قام بدس أداه تنصت لوزيره البحريه يقوم بتحميل البيانات

dinleme onu. O bir canavar, her şeyi söyler. Söyleyeceğini biliyorsun!
لا تنصت إليه، إنّه متوحّش، وسيقول أيّ شيء، تعلم أنّه سيفعل.

Sürekli konuşuyorum çünkü sen bi bok dinlemiyorsun!
إني أتحدث طوال الوقت لأنك لا تنصت لي أبداً

Efendim, burayı dinliyor olabilirler.
قد تكون أجهزة تنصت مزروعة في المكان يا سيدي

Harry, onlara dinleme cihazını muhabbet kuşuna koyduğun hikayeyi anlatsana.
أخبرهم يا هاري عن المهمة التي وضعت فيها جهاز تنصت في ببغاء

Büyük salonda dinleme cihazları var, belki telefonlarda da.
و ضعت اجهزة تنصت في غرفة الاجتماعات وربما الهواتف.

Bize son 7 yildaki tüm suç ortaklarinin bulundugu kapsamli bir liste hazirlayip dinleme cihazi takmayi kabul edecek.
تعاون كامل و يقدم لنا قائمة شاملة لكل المشتركين بآخر سبع سنوات و يوافق أن يضع جهاز تنصت

Sayın hakim, sözünü ettiğiniz koşullar arasında... yasadışı telefon dinleme ve şaibeli deliller de var.
سيدي. الملابسات التي تتحدث عنها تتضمن تنصت غبر مشروع وأدلة ملفقة

Tek bildiğim, üstünde dinleme cihazı olan birini bana yolladığı.
كل ما أعرف أنه أرسل شخص ليتحدث الي مرتديا جهاز تنصت

Paraşüt yok, silah yok, sadece basit bir gizli dinleme.
لا مظلات و لا مدافع رشاشه مجرد تنصت بسيط

Bize son 7 yildaki tum suc ortaklarinin bulundugu kapsamli bir liste hazirlayip dinleme cihazi takmayi kabul edecek.
تعاون كامل و يقدم لنا قائمة شاملة لكل المشتركين بآخر سبع سنوات و يوافق أن يضع جهاز تنصت

dinlemiyorsun. Binbaşı Sheppard çalıştırdı dedim.
أنت لم تنصت إلي قلت أن الميجور شيبرد قام بتشغيلها

Hayır, beni dinlemiyorsun. Seni durdurmak zorundayım.
كلا ؛ أنتَ لا تنصت إلّي ؛ عليكَ إتخاذ القرار.

Sorun şu ki Yargıcın karşısına öğlen çıkıyor. dinliyor musun?
ولكن المشكلة أنه سيمتثل أمام القاضي عند الظهيرة هل تنصت لي؟

Sana da söyledim. Hiç dinlemiyor, haksız mıyım?
وأخبرتك إنّها لا تنصت أبداً، هل أنا محق؟

dinlemek istemiyorsan neden durmadan beni arıyorsun?
لماذا تعاود الغتصال بي أن لم تكن تريد أن تنصت لما اقول

Sayaç okuyucusu kılığına girdim. Uzun boylunun evine böcek koydum.
دخلت كقارئ عداد ووضعتُ جهاز تنصت في بيت والدة الطويل

Hayır, bir sefer de sen beni dinle, olur mu?
لا، ما رأيك أن تنصت لي أنت ولو لمرّة واحدة؟

Ben konuşunca onlar dinler, çünkü arkadaşları değilim.
عندما أتحدث , الناس تنصت لأنني لست صديقهم

Şimdi iyi bir şekilde dinlemeni ve tamamiyle dürüst olmanı istiyorum.
والآن أريدك أن تنصت جيداً وسأتحدث معك بأمانة

Ancak şimdi insaniyetin sesine kulak vermenizi istirham ederim.
لكنني الآن أتوسل إليك لأن تنصت لعذابات الإنسانية

Gördün mü Hyde sana özel brownilerini yapmamanı söylemiştim ama sen dinlemedin
ارأيت هايد ؟ اخبرتك بأن لا تصنع . الكعك المميز لكنك لم تنصت الي

Beni dinlemedin. dinlemen için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor?
ولم تلتفت إلى، كم فتى يجب أن يموت كى تنصت إلى؟

Onu bulma şansımız var ama beni dinlemelisin.
هناك فرصة للحصول عليها لكنك يجب ان تنصت الي

Ara sıra sözümüzü dinleyip iyiliğin için gerekeni yapar mısın?
هل بإمكانك أنت تنصت بعض الأحيان وتفعل مافيه مصلحتك ؟

Tuvaletinde mikrofon yok. Viskine gelince, bir bardak ver de görelim!
لا يوجد أجهزة تنصت بالمرحاض صب بعض الويسكي، وسوف نرى الأمر