| Kardeşimin beyaz bir kadınla ciddi bir ilişki yaşamasına karşıyım. | Open Subtitles | لدي مشكلة مع أخي الحصول على جدية مع امرأة بيضاء. |
| Ve ben de hazırmışım gibi hissetmiştim belki ciddi bişeyler olurdu. | Open Subtitles | و قد شعرت أنني ربما كنت مستعدة لعلاقة جدية مع المحاكم |
| - Evet? Aslına bakarsınız, durum bundan biraz daha ciddi. | Open Subtitles | حسناً , في الواقع , انه أكثر جدية من هذا |
| Hayır, hayır. Ben ciddiyim. Kendini öldürteceksin. | Open Subtitles | لا ، لا ، أنا جدية ، أنتِ ستقومين بقتل نفسكِ ، ما تفعلونه لن ينجح |
| Hey, ciddi ol, çünkü o çocuğun ne kadar yakışıklı olduğu umurumda değil buraya kazanmaya geldik, tamam mı? | Open Subtitles | مهلا، إني بحاجة جدية للحصول عليه ولا يهمني كم هو لطيف نحن هنا من اجل الفوز ، أليس كذلك؟ |
| - Bu kadar ciddi hale getirirsem seçeneklerimin ne olacağını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اعرف اختياراتى لو فعلت شيئا ما لجعلها جدية لتلك الدرجة |
| Son iki yıl içinde çok ciddi bir kumar sorunum vardı. | Open Subtitles | حسنا , في السنتين الأخيرتين , كان لدي مشكلة جدية بالمراهنة |
| - Bu kadar ciddi meselelerle uğraşırken şakalar yapmak yaygın mıdır? | Open Subtitles | افترض ذلك بينما التعاملمع شؤون جدية كهذه يكون القاء الطرف شائعاً؟ |
| Hani ciddi bir ilişkiden sonra çıktığın ama hiç ilişkiyi yürütemediğin kişi? | Open Subtitles | كما تعلم , الشخص الذي يواعد بعد علاقة جدية التي لا تنجح؟ |
| Size erkek çocuklarla bir sorunumuz olduğunu anlatmak için buradayım, ve bu ciddi bir sorundur. | TED | أنا هنا لكي اخبركم عن المشكلة التي نواجهُها مع الاطفال الذكور وهي مشكلة جدية تخص الاطفال الذكور |
| Ama evet, aynı zamanda doğru Internet'in problemleri var, çok ciddi problemler güvenlikle ilgili problemler ve gizlilik ile ilgili problemler. | TED | لكن في نفس الوقت تواجه الانترنت مشاكل ,مشاكل جدية جدا مشاكل مع أمن المعلومات ومشاكل مع خصوصية المستخدمين |
| İlk olarak, günümüzde karşımıza çıkan yalanların bu örneklerden daha az ciddi ve hatta daha zararsız olduğunu unutmayın. | TED | أولًا: تذكر أن العديد من الأكاذيب التي نصادفها يوميًا ليست جدية كتلك الأمثلة، وربما تكون غير مؤذية. |
| Belki de daha ciddi birşeydir -- söylediğim gibi, Burma'daki insan hakları. | TED | قد تكون شئ ربما اكثر جدية كما قلت,حقوق الانسان في بورما |
| Ve açıkça çok çok ciddi bir şekilde yine hile yaptılar. | TED | وبكل وضوح قام بالغش، بصورة جدية للغاية. |
| Sanki yurttaşlık bilinci ciddi ve aklı başında yetişkinlerin ilgi alanından cıkmış bir çocuk oyuncağıdır. | TED | في الواقع، هو تعامل الأفق المدنية وخارج نطاق ما يهدف إلى ان يكون جدية التفكير وأغراض الكبار. |
| Size göstereceğim bir sonraki slide, biraz daha ciddi. | TED | الشريحة التي أنا على وشك عرضها، هي أكثر جدية. |
| Bazı şanslılar, ki içlerinde, Bradler sonra ciddi rehabilitasyon merkezlerine giderler. | TED | بعضهم محظوظ، ومن ضمنهم، براد، يذهب لمراكز إعادة تأهيل جدية بعد ذلك. |
| - Ben ciddiyim, Yarbay. | Open Subtitles | ـ أنا جدية, سيدى العقيد ـ ستأخذوا مواقعكم وتثبتوا بها |
| Süslü grafiklerin içeriğin ciddiyetini azalttığına dair bir yargı var. | TED | هناك اشارات ضمنية بان الرسومات التزينية تقلل من جدية المحتوى |
| Daha da önemlisi, Gerçekten siyah kadınlara özel hamilelik testi mi satıyorlar? | Open Subtitles | و أكثر أهميه هل يقومون بكل جدية بتسويق إختبار حمل للسود ؟ |
| Bu makale karikatüristliğinden daha önemli bir iş. | TED | فهو أكثر جدية من ربما الكاريكاتير التحريري. |
| Kes sesini. O benim arkadaşım. İşin ciddiyetinin farkında değil, tamam mı? | Open Subtitles | أصمت أنت أنها صديقتي ولاتعرف جدية الامر, مفهوم؟ |
| Çünkü aramızdaki şey ciddileşiyor ve bu seni korkutuyor. | Open Subtitles | لأن الأمور بيننا أصبحت جدية الآن وذلك يخيفك |
| Çünkü o zaman gerçek ilişkilerdeki gibi duygular ve diğer saçmalıklar olurdu. | Open Subtitles | لأننا عند ذلك سنبدو وكأننا في علاقة جدية مليئة بالمشاعِر والتفاهات الأُخرى |
| Cidden doktor, seni mahvederim. O sorumluluk sahibi bir abla. Umurumda değil. | Open Subtitles | بكل جدية يا دكتور سوف أدمرك هي الأخت المسئولة وانا لا أبالي |
| İlk başta mektupları uzundu ama hep ciddiydi. | Open Subtitles | خطاباته كانت طويلة فى البداية ولكن جدية جداً |
| Ama işler çoktan ciddileşti, barışçıl göstericiler olmamıza rağmen tahrik olmayacağımız fikrine sakın kapılmayın. | Open Subtitles | أصبحت الأمور جدية. ومع إننا مع متظاهرين سلميين، لا يفترض بنا أن نكون ثائرين. |
| Ve çok ciddisin. Diğer beyinsiz kızlar gibi değilsin. | Open Subtitles | وأتحدث بكل جدية أنتِ لستِ ككل هذه الفتيات فارغات الرأس |
| Ama isteğimin ciddiyeti zaten olaya adanmışlığıma yansıyor. | Open Subtitles | لكن بصراحة لا يمكنني تقبل هذا الطلب. لكن جدية طلبي منعكسة بجدية محاولتي للتنازل. |
| CQ: Fakat zamanla bu sohbetlerimiz ciddileşmeye başladı ve arkadaşlığımızın çekirdeğini oluşturdu. | TED | كيتلين: ولكن مع مرور الوقت، تطوّرت تلك المحادثات لتصبح أكثر جدية وأصبحت حقًا أساس صداقتنا. |
| Beni bulutlar üzerinde yaşama hayalimden kurtarıp hayatı ciddiye almaya zorladılar. | Open Subtitles | لقد دفعوني لفعل هذا لكي أكون جدية ولا أعيش بين الغيوم |