Bayan Hagberg, mini keklerin çok revaçta olduğunu biliyorum ve kaz ciğeri yapmak biraz iç karartıcı olabilir ama bir çeşit pate yapmayı öğrenerek liseden mezun olmak istiyorum. | Open Subtitles | سيدة هاغبيرغ أنا أفهم بأن الكعك شائعة كثيراً الآن و أنا أعلم بأن عمل فطيرة فوا جرا |
Sigorta falan filan için diğer evin sahibiyle kontrat yapıyorsun. | Open Subtitles | تقومين بتوقيع عقد مع مالك منزل آخر .. هلم جرا |
Sense genç adam, onun Fois Gras'yı tattığından emin ol. | Open Subtitles | عليك التأكد من انها الأذواق فطائر فوا جرا. |
Zehirli ördek ciğerini yemedim, çünkü ben vejetaryenim. | Open Subtitles | لم أكن أكل فطائر فوا جرا المسمومه لأنني نباتي |
Kolunuz veya vücudunuz hareket eder. ve gözleriniz, teniniz, kaslarınız vb. sayesinde duyusal geri dönüş alırsınız. | TED | يتحرّك ذراعك أو جسمك، وتحصل على ردود فعل حسية من خلال الرؤية، والجلد، والعضلات وهلم جرا. |
Oyuncak bir ayıya sıkıca sarılmış olduğunuzu görmemle, vesaire vesaire. | TED | أرى أنكم تمسكون بدمية دب، وهلم جرا وهلم جرا. |
Demokrasiyi getirmek isteyen bir grup insandı çünkü onlar evrelsel seçim, parlemento, anayasa düşüncesini ve benzeri şeyleri getirmek istiyorlardı. | TED | حفنة من الأشخاص كانوا يريدون الانخراط في مسار ديمقراطي لأنهم يريدون ترسيخ فكرة التصويت والبرلمان والدستور، وهلم جرا |
Benden önceki koruyucu onu bana teslim ettiğinden bu yana 5 koç yılı geçti, o da kendi efendisinden almıştı, bu şekilde devam etti. | Open Subtitles | ومنذ أصبحت التالي من سلفي تكريم وسيده من قبله ، وهلم جرا ، وهلم جرا. |
En iyi kaz ciğerini, burada Macao'nun içinde küçük lokantada yedim. | Open Subtitles | افضل فطائر فوا جرا حصلت عليها كانت في حانه صغيره في ماكاو |
Mantarlı omlet maydanozlu salyangoz, kaz ciğeri ve salata. | Open Subtitles | العجة حلزون مع البقدونس، فطائر فوا جرا والأحشاء سلطة. |
Fakat bana gübre yedirip, adına kaz ciğeri demesini de beklemem. | Open Subtitles | ولكن لا أتوقع له لإطعام لي السماد والذي يطلق عليه فطائر فوا جرا. |
Böylece artık pizza geceleri ortaya çıktı, mikrodalga geceleri ortaya çıktı, sadece bir şeyler atıştırma geceleri ortaya çıktı. kendi-başının-çaresine-bak geceleri ortaya çıktı falan filan. | TED | فقد أصبح الآن لديكم ليالي البيتزا، وليالي المايكروويف، وليالي الأُنس، وليالي إعالة نفسك وهلم جرا. |
Bütün arkadaşları herşeyin en iyisini dilediler sonsuz mutluluk, sürüsüyle neşe, falan filan. | Open Subtitles | فقط، كما تعلمين، كل ما لديهم أصدقاء متمنين لهم الأفضل من كل شيء النعيم الأبدي، شاحنة من السعادة وهلم جرا، وهلم جرا |
Verimli olmalıyız. Bu çeşit ileri gerilere, falan filan uğraşamayız. | Open Subtitles | علينا ان نكون بدرجة الكفائة, ولا يمكننا اخذ هذا النوع من الذهاب والاياب وهلم جرا |
Puding ile kaz ciğeri arasında bir yerde. | Open Subtitles | مكان ما بين بودنغ وفطائر فوا جرا. |
Bir keresinde Mardi Gras balosundaydı. | Open Subtitles | كان يوم ما فى الحفل الراقص فى ماردى جرا |
İnsanların Mardi Gras'da göğüslerini görmek istemesi gibi. | Open Subtitles | مثلما عندما يريد الناس أن يروا "قوامك في مهرجان "ماردي جرا |
Restorana girmek için kullanılmış olabilir böylece Bay Beale ördek ciğerini zehirlemiştir. | Open Subtitles | ربما هي الأداة المستخدمة لاقتحام مطعم حتي يستطيع السيد بيل أن يسمم فطائر الفوا جرا |
Meşhur ördek ciğerimizi tatmanın tek yolu budur çünkü. | Open Subtitles | و-هذه هي الطريقة الوحيدة التي يمكن أن تحصل علي فطائر فوا جرا الشهيره لدينا . |
Deri hücreniz; kalp hücresi kas hücresi, beyin hücresi vb olmadan yararsızdır. | TED | خلايا الجلد التي لديكم في الحقيقة عديمة الفائدة بدون خلية قلب و خلية عضلية و خلية دماغية وهلم جرا. |
Ve birçok insan Doğu Afrika'yı bunlarla tanıyor: vahşi yaşam, filler, vesaire. | TED | وهذا ما يعرفه كثير من الناس عن شرق أفريقيا : الحياة البرية ، الفيلة ، وهلم جرا. |
Craig, daha önce aile, kalıtım, çocuklar ve benzeri konularda... hissettiklerimi konuştuğumuzu anımsarsın. | Open Subtitles | ستتذكر, كان قد ناقشنا في وقت سابق هذا الإسبوع بخصوص مشاعري حول العائلة, التراث, والاطفال وهلم جرا. |
Yoga katliamı tamamlanana kadar bu şekilde devam etti. | Open Subtitles | وهلم جرا وهلم جرا، حتى مذبحة اليوغا كاملة. |