Fotoğraf ve videolar gündelik hayatın bir parçası haline geliyorlar. | TED | الصور والفيديوهات أصبحت جزءًا متكاملا مع الحياة على مستوى العالم |
Evrenimiz daha büyük bir çoklu evrenin parçası olur, olağanüstü sonsuz genişleme hızı komşu bir evrenle karşılaşmamızı olanaksız kılar. | TED | وكوننا سيكون جزءًا من عدة أكوان أكبر منه وتواجد التضخم الأبدي الرائع فيها يجعل فرصة لقائنا بكون مجاور أمرًا مستحيلًا. |
Öğrenme sürecinde bir plan geliştirirseniz o ekstra zamana ihtiyacınız olmaz çünkü bunlar günlük hayatınızın bir parçası olur. | TED | لو وضعت خطة لعملية التعلم، لن تحتاج إلى إيجاد المزيد من الوقت، لأن ذلك سيصبح جزءًا من حياتك اليومية. |
Kendimi bildim bileli savaş, hayatımın bir parçasıydı. | TED | كانت الحرب جزءًا من حياتي منذ ما أستطيع أن أتذكر. |
Bu zaten laboratuvar ortamında gerçekleştirildi ve ileride kuantum internetinin bir parçası olabilir. | TED | وهذا بالفعل مثبت في معامل البحث وقد يكون جزءًا من مستقبل الإنترنت الكمي. |
Ancak burada yapmaya çalıştığımız, binanın kendisini doğanın bir parçası haline getirmek, ki böylelikle doğa parktan şehre doğru uzansın. | TED | ولكن ما نريد أن نفعله هنا أن نجعل المبنى جزءًا من الطبيعة، ليمكننا من تمديد الطبيعة من الحديقة إلى المدينة. |
Tabii ki, kurallara uygunluk açısından, yaşam emen uzaylılar broşürün bir parçası değildi. | Open Subtitles | بالطبع، وبكل الإنصاف، فإن الغرباء الذين يمتصون الحياة لم يكونوا جزءًا من العرض |
Bunun olacağını biliyordun. Tanrı yolunun bir parçası artık o. | Open Subtitles | أدركتَ بأنّ هذا كان سيحدث، باتت جزءًا من خطّة الربّ |
Bunun bir parçası olmak istememiştin bense seni kalıp bizimle ilgilenmeye zorladım. | Open Subtitles | لم ترِد أن تكون جزءًا في هذا، وأرغمتكَ على البقاء والعناية بنا. |
Bir anlaşma yaptık ama pelerin giymek bir parçası değildi. | Open Subtitles | إن بيننا اتفاقًا, وارتداء عبائة ذهبية لم يكن جزءًا منها. |
Canım cicim işlerinin bu görevin bir parçası olduğunu bilseydim kesinlikle hayır derdim. | Open Subtitles | يالتقزز، إذا علمت أن ذلك التقزز سيكون جزءًا من العملية لكنت رفضت الإنضمام |
Gerçek kral için savaşan asi bir donanmanın bir parçası olacaklarını. | Open Subtitles | وسيكونون جزءًا من جنود بحرية متمردين يخضون حربًا لإعادة الملك الشرعي. |
Belki öyle ama, bahane davaları bile kaydın birer parçası oluyorlar. | Open Subtitles | ربما، ولكن حتى الدعاوى ذات الحجج الواهية تصبح جزءًا من السجل |
bu şirketin bir parçası olmak istemeyen varsa, kapıdan dışarıya çıksın... | Open Subtitles | إلى من لا يريد أن يصبح جزءًا من هذه الشركة,فلينصرف خارجا |
Onun bir parçası olmak istemezsin. Bu senin istediğin şey değil. | Open Subtitles | لن تريد أن تجعلها جزءًا من ذلك هذه ليست شخصيتك .. |
Polonya'daki dayanışmanın bir parçasıydı, bu dayanışma hükûmet tarafından kaba-kuvvet ile baskılanan pasit bir sosyal değişim hareketiydi. | TED | كان جزءًا من حركة التضامن فى بولندا، التي كانت حركة سلمية من أجل التغيير الاجتماعي التي قمعتها الحكومة بعنف. |
Atmosfer ve içindeki moleküller bu ısının bir kısmını emiyor ve geri gönderiyor. | TED | يمتص الغلاف الجوي والجزيئات بداخله جزءًا من الحرارة ويعيد بعثها. |
Orada her zaman benim hata olarak.. düşündüğüm bir parçam vardı. | Open Subtitles | لطالما كان هُناك جزءًا في داخلي يتسائل إن كانت هذه غلطتي |
Bu psişik boyut benden olduğu kadar ben de onun bir parçasıyım. | Open Subtitles | أنا جزء من بُعدي الروحاني بقدر كوني جزءًا من ذاتي. |
Evet, ama işin içine senin henüz olmaman gerekiyordu. | Open Subtitles | حقًا ، لم يكن من المفترض ان تكون جزءًا من هذا حتى الآن |
Belki evlenip yuva kurarlar ve sen de en iyi arkadaşım aileme dahil oldu diye sevinirsin. | Open Subtitles | أعني، ربما سيتزوجان و ثم أعز صديقاتي تصبح جزءًا من العائلة |
Fakat inanıyorum ki, erkekler olarak ayrıcalığımızı geride bırakmanın ve sorunun yalnızca bir kısmı olmadığımızı görmenin vakti geldi. | TED | ولكني أعتقد أننا كرجال، حان الوقت لنبدأ في رؤية ما وراء امتيازنا والاعتراف أننا لسنا فقط جزءًا من المشكلة. |
Kimliğinizin ayrı bir parçasını muhafaza ettiğinizde çocuğunuza, kişiliğini geliştirebilmesi için imkân vermiş oluyorsunuz. | TED | حين تحفظين جزءًا منفصلاً من هويتك، فأنتِ تفسحين مساحة لطفلك لينمّي شخصيته الخاصة. |
O belki karanlık ama yine de senin bir parçan. | Open Subtitles | أعني, قد تكون شريرة فعلًا لكنها ما زالت جزءًا منكِ |
Ben iktidardaki askeri hükûmetin parçasıydım, birçok görevde bulundum. | TED | كنت جزءًا من الحكومة العسكرية الحاكمة، وخدمت في عدة أدوار. |
Bu gücün birazını irade gücüne dönüştürebilsen Jansen'a. | Open Subtitles | هذا جليٌ تماماً ، فلو أنك حولت جزءًا من ... قدراتك تلك إلى قدرات مفيدة |
Ya baban ve diğer hastalar da bir tür deneyin parçasıysa? | Open Subtitles | ماذا لو كان والدك وهؤلاء المرضى جزءًا من بعض هذه التجارب؟ |
Hala bazen onun bir parçasının benim içimde olduğunu düşünüyorum bu yüzden onları görebiliyorum. | Open Subtitles | أحيانًا أشعر بأنّي أملك جزءًا منه بداخلي لذلك إنّي قادرةٌ على رؤيتهم. |