Malesef, yine de, onu daha az iblis yaptığında, daha da güçsüzleştirdin. | Open Subtitles | للأسف، على الرغم من عند جعلته أقل شرا، جعلك له أقل قوة. |
onu dolandırdığımı zannetmesini sağladım... hemen o da beni dolandırmaya başladı. | Open Subtitles | جعلته يظن أنني كنت أحاول أن أخدعه وأنه قلب الطاولة علي |
Tabii, tabii. Çok ciddi bir şey olsaydı, onu muhbir yapamazdın sonuçta. | Open Subtitles | ما كان يمكن أن يكون شيئاً خطيراً، وإلاّ لما جعلته مخبراً سرّياً |
Ne yapacaksin, ona bir deste kart ile bilardo topu mu alacaksin? | Open Subtitles | و ما الذي فعلته ؟ جعلته يمارس الجنس و يلعب البلياردو ؟ |
Ayağıma masaj yapmasına ve sinemaya gidince elimi tutmasına izin verdim. | Open Subtitles | جعلته يعطيني مساج للقدم و عندما ذهبنا للسينما، جعلته يمسك يدي |
Ben genel kullanıma açık yaptım ve o aşamada açık kaynak bile değildi. | TED | و جعلته متاح للجميع ، , ولكن لم يكن نظام مفتوح في وقتها، |
Ama dediğin gibi o ilaçları çalmadı onu bir canavara sen çevirdin. | Open Subtitles | فقط لو لم يسرق تلك العقاقير كما قلت أنت جعلته هذا الوحش. |
Artık keskin seslere karşı direnci yok. Silah, patlama sesleri onu panikletiyor. | Open Subtitles | لا يمكنه التعامل مع الضوضاء بعد الآن، الأسلحة، المتفجرات جعلته يشعر بالرعب. |
Görünüşe göre, Sanctum onu indirimli erkek kıyafeti satmak için ayarlamış. | Open Subtitles | من الواضح أن الشركة جعلته يظهر وكأنه يبيع سُترات رجالية بخصومات |
Ve sol tarafta ise, onu görünmez yapan kameranın olduğu işlenmiş videoyu göreceksiniz. | TED | وفي الجهة اليسرى، سترون الفيديو المعالج حيث جعلته الكاميرا غير مرئي. |
bu şeyler onu çok heyecanlandırdı. Biz tüm bu tasarımlara bakarken, bu adam başarılı dedik, | TED | هذه الأشياء جعلته بالفعل متحمسا. وهكذا كنا ننظر إلى تلك الأفكار، وكنا نفكر، واو، هذا الشخص جيد. |
"Onun her sadakasını, her öğüdünü kişileştirdin ve öfke içinde onu vurdun." | Open Subtitles | انت جعلته منه تجسيدا لكل كتيب وكل كلمة بموعظة وفي فورة غضب أرديته |
Sizse yalnızlığının onu anormal yaptığını söylüyorsunuz. | Open Subtitles | ومن المحتمل أنه طعن من طرف والديه لأنه لم يكن طبيعيا بالنسبة لك عزلته جعلته غير طبيعي |
Babasını geçimsiz yapıp onu terketmesini sağlayan da, acaba Mars ve Venüs'ün etkisi miydi? | Open Subtitles | هل حركة المريخ والزهرة كان لها تأثير على والده حتى جعلته رجل وحشىّ |
ona da bir teğmen için beklettiğimi söylerim | Open Subtitles | ساقول له انى جعلته ينتظر من اجل ليفتنانت |
Ve eninde sonunda ona ulaşacak... tabii fikrini değiştirmezsem. | Open Subtitles | وسيصل إليها آجلاً أم عاجلاً إلا إذا جعلته يغير رأيه |
Sıhhi tesisatıma sızmasına izin verdim, ne demek istediğimi anlarsın. | Open Subtitles | جعلته يدحرج في مصرفي ، إن كنتي تفهمين ما أقصد |
Onun güçlerini almasını, seni zayıflatmasını sağladım. | Open Subtitles | لقد جعلته يسلب قدراتكُنَّ، ليجعلكُنَّ ضعيفات |
Biliyor musun, düşünüyorum da Ben bunu kamusal olarak yaptım ve tüm bilgiye sahibim. | TED | لكن أعتقد، أتعلم أمرا، أنظر إلى هذا، جعلته متاحا للعموم، فحصلت على كل هذه المعلومات. |
Gitmesine sebep olan şeyi yaptırdın! | Open Subtitles | أنظر ، أنت جعلته يفعل هذا الشيء بينما هو ذاهب |
Çünkü eyaletten ayrılmasını sağladın. | Open Subtitles | يخالف شروط إطلاق سراحه لأنك جعلته يغادر الولاية |
Yeni kanunlar ve artan takipler posta yoluyla takasını fazlasıyla tehlikeli yaptı. | TED | قوانين جديدة وزيادة في الملاحقات القضائية جعلته ببساطة خطير للغاية للمتاجرة به عبر البريد. |
Bu çocuğun Ulu-Kişi olması yazılmıştı,... sen onu Karanlık Ulu-Kişi yaptın. | Open Subtitles | هذا الولد ولد لكي يكون عظيم، رغم ذلك جعلته الشخص المظلم العظيم |
Kendi aksanımı oturtana kadar onun Brahman diksiyonunu taklit ettim. | Open Subtitles | أنا أعترف أنني قلدت خطابه البراهمي حتى جعلته خاص بي. |
Kendisini o denli sevmesini sağladı ki, asla ölemez. | Open Subtitles | لقد جعلته يحبها كثيراً لدرجة لا يُمكن أن يموت. |