Onları iyi temsil etmeyen eski tarihi hikâyeleri bir kenara bırakmaları gerekecek. | TED | وأن عليهم وضع مفاهيمهم التاريخية القديمة جانبًا والتي لم تعد تخدمهم جيدًا. |
Her ikisinin de iyi olmasını umarsın. Ama illa ki aynı olmayacaklardır. | TED | تأمل ان يكون كلاهما جيدًا. لكن ليس ضروريا ان يكونا نفس الشي. |
Bu bir süre gayet güzel çalıştı, fakat geçen senenin sonunda sızdırmaya başladı. | TED | وعمل ذلك جيدًا لفترة من الزمن، لكن لاحقاً، وفي السنة الاخيرة، ظهر تسرب. |
Birçok insan çiftçiliği, iyi sürülmüş toprağa güzel tohum ekmektir sanıyor. Öyledir zaten. | Open Subtitles | فأغلب الناس يظنون أن الزراعة هي زرع بذور جيدة في تربة محروثة جيدًا |
Bana karşı çok iyi, beni seviyor, benim için hayatını değiştirdi. | Open Subtitles | كان جيدًا جدًا معي و يحبني و غيّر حياته من أجلي |
Resmin iyi hoş ama, dikkatini çekmemiz gereken bir durum var. | Open Subtitles | كلّ هذا يبدو جيدًا, لكن علينا أن نحلّ بعض الأمور أولاً. |
Jeotermal enerjinin Uranyum, Toryum ve Potasyumun bozunmasıyla oluştuğunu gayet iyi biliyoruz. | TED | ونعلم جيدًا أن الحرارة الجوفية غالبًا تصدر من تصدع اليورانيوم والثوريوم, والبوتاسيوم |
Bu hiç de iyi gözükmüyor. Senin paranı almadı, değil mi? | Open Subtitles | هذا لا يبدو جيدًا ، لم يأخذ مالكِ أليس كذلك ؟ |
Şimdi söyleyeceğim için ne düşüneceğinizi bilmiyorum ama Walker bu eyalet için sizin iyi bir vali olacağınızı düşünüyor. | Open Subtitles | لا أعرف كيف ستشعر بشأن ذلك، لكن ـ ـ ـ يعتقد ووكر بأنك ستكون محافظًا جيدًا في هذه الولاية |
Annem her zaman, yemek yerken ciddi konular konuşmak iyi değildir derdi. | Open Subtitles | أمي تقول دائمًا: الحديث في أمور جادة أثناء تناول الطعام ليس جيدًا |
Fakat etrafımızdaki birçok güzel şey gibi, o da bizden uzaklaşıyor ve henüz bunun farkına bile varmadık, çünkü gerçekten bakmıyoruz. | TED | ولكن مثل العديد من الأشياء الجميلة حولنا، نفقدها باستمرار دون أن نلاحظ ذلك، لأننا في الواقع لا ننظر إليها جيدًا. |
O yüzden bu, formatın sınırlarını zorlamak için güzel bir mazeretti. | TED | وقد كان هذا عذرًا جيدًا كسرت فيه الحواجز عندما صنعت هذا النموذج. |
Bit filmin güzel mi yoksa kötü mü olduğuna bir faşist nasıl karar verir? | TED | كيف يحدد الفاشي إن كان فيلم ما جيدًا أو سيئًا؟ |
Kendisini öldüreni aramanızı istemiyor çünkü onu çok iyi tanıyorsunuz. | Open Subtitles | ,ويقول لا تبحثوا عمن قتله .لأنه يعرف ذاك الشخص جيدًا |
Ben de ne dediği konusunda emin değilim ama kulağa hoş geliyor. | TED | لست متأكدًا من معنى ذلك ولكنه يبدو جيدًا على أي حال |
- dikkatlice okuyun. - Kamyona dikkat et. | Open Subtitles | ـ تمعنوا بكلماتها جيدًا ـ انتبه من الشاحنة |
Sınıflandırıcı gayet iyiydi, ancak bunu çoğu zaman doğru teşhis eden insan kadar değildi. | TED | كان المصنف جيدًا جدًّا، ولكن ليس بجودة الشخص، الذي يحصل على نتيجة صحيحة معظم الوقت. |
Bu sabah harika müzisyenler dinledim ve asla onlar kadar iyi olamayacağıma eminim. | TED | فأنا سمعت مجموعة من الموسيقيين الرائعين اليوم، وأنا أثق تمامًا أني لا يمكن أن أكون جيدًا مثلهم. |
- Fark ettin mi bilmiyorum ama son konuşmamız pek iyi gitmedi. | Open Subtitles | أجل، لا أعرف إن لاحظت، ولكن آخر حديث معه لم يسر جيدًا. |
Gece Çok güzeldi. Sonra bir adam çıktı. | Open Subtitles | الليلة كانت تسير جيدًا , حتى ظهر ذلك الرجل |
Bugün için Sıkı eğitildin. | Open Subtitles | لقد تدرّبنا جيدًا من أجل هذا اليوم تحلّ بالشّجاعة |
Bölüklerdeki alarmı hafifletin. İyice dinlensinler. | Open Subtitles | ،وزع حراسك على مواقعهم لكن ليرتاحوا جيدًا |
En önemli şey Düzgün bir eğitim almaları. | TED | الأمر الأكثر أهمية هو أن جلهم يتلقون تعليمًا جيدًا. |