Güzel, Çünkü senin bu düşüncelerin senin ofisin için tamamen uygulanabilir. | Open Subtitles | جيد, لأن فكرة ان توجد في مكتب كهذا قابلة للتطبيق تماما |
Güzel. Çünkü hepiniz elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız. | Open Subtitles | جيد , لأن ما عليكم القيام فيه هو ما تقدرون عليه |
Güzel çünkü Apollo'daki hakemler de burada. | Open Subtitles | جيد لأن الحكام من أبولو موجودون شارلز ولنجتون |
Bu iyi, çünkü bu müzik berbat ve bunu dinleyenler arızalı. | Open Subtitles | ذلك جيد, لأن هذه الموسيقى سيئة و من يستمع إليها مريض |
Bu iyi çünkü kafalarındaki ilişkileri sadece çirkin değil, sürdürülmesi de imkansız. | Open Subtitles | وهذا جيد لأن العلاقة، في أدمغتهما ليست فقط بشعة بل لا تطاق. |
Parası iyi çünkü normal insanlar gece çalışmayı sevmiyorlar. | Open Subtitles | الدفع يكون جيد لأن الأشخاص العاديين لا يحبون العمل بالليل |
Güzel. Çünkü yüzde 25 zam hiç de küçümsenecek bir zam değil. | Open Subtitles | هذا جيد لأن علاوة بقيمة 121 بالمئة تستحق الفخر |
- Güzel. Çünkü ikimiz de babamın sonunu nasıl olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | جيد لأن كلانا يعرف الى أين انتهى به الأمر |
Tamam Güzel çünkü ekip Cuma'ya kadar para gelmezse ayrılmayı düşünüyor | Open Subtitles | جيد لأن باقى الطاقم يقولوا أنهم سيستقيلوا إن لم يصل المال يوم الجمعة |
Buraya lavman yaptırmaya gelmedim. Güzel, çünkü koltuk sıvı-geçirmez* değil. | Open Subtitles | جيد, لأن تلك الأريكة ليست مجهزة لتحمل الشراب |
Güzel, çünkü barodan ihracınızı sağlayacak bir suç olurdu. | Open Subtitles | نعم لم أفعل جيد لأن ذلك كان سيكون جرماً سيئاً |
Güzel, çünkü kraliçe için saydığım oy rakamı seninkiyle aynı. | Open Subtitles | حسناً، جيد لأن إحصائي لملكة الحفل كان مثل نتيجتكِ. |
- Güzel, güzel, çünkü tarihi açıdan bakarsak Afro-Amerikan kadınlarla konuşmaya gelince çok kötüyüm. | Open Subtitles | جيد جيد لأن كما تعلم من الزاوية التاريخية لأنني مثل النعناع البري لأتكلم كلام قاسي مع النساء الأفريقيات الأمريكيات |
Güzel çünkü FBI tarafından çözülmemiş yirmi cinayetten aranıyor. | Open Subtitles | هذا جيد, لأن المباحث الفيدرالية أعتقلته كمشتبه بهِ في أكثر من 20 جريمة قتل لم يُعرف قاتلها |
Güzel çünkü şirket yönetimi yeterince endişelendi. | Open Subtitles | جيد, لأن مجلسي قد أصابه الذعر بما فيه الكفاية |
- Ben de zehri aldım. Çok iyi çünkü Caroline'ın cesedi paramparça oldu. | Open Subtitles | وهو أمر جيد, لأن جسد كارولين تناثر إلى أشلاء |
Çok iyi çünkü öyle yapmak için burada değilim. | Open Subtitles | حسناً، إتفقناً، ذلك جيد لأن ذلك ليس سبب وجودي هنا |
İyi, iyi çünkü hepsi onu öldürmediğimi kanıtlıyor. | Open Subtitles | جيد ، جيد لأن كل هذا يُثبتُ أني لم أقتله. |
Bu iyi, çünkü biz orada güvenlik kuvveti üyesi sayılmıyoruz. | Open Subtitles | حسناً ، هذا جيد لأن هذا يعني اننا هنا بالخارج فنحنُ لسنا منفذينَ للقانون |
İyi çünkü gittiğimiz yer pek pikniğe benzemiyor. | Open Subtitles | جيد لأن المكان الذي سنقصده لا يبدو كنزهة |
İyi, çünkü birazdan kötü gün için ikinci reçeteme geçiyoruz; alışveriş. | Open Subtitles | جيد , لأن التالي سوف ننتقل الى وصفتي الثانية ليوم شاق وهي التسوق. |