"حاجز" - Translation from Arabic to Turkish

    • bariyer
        
    • engel
        
    • barikat
        
    • bariyerini
        
    • bariyeri
        
    • duvar
        
    • barikatı
        
    • engeli
        
    • sınırını
        
    • duvarı
        
    • duvarını
        
    • Alkol
        
    • çit
        
    • tampon
        
    • perdesi
        
    Parçaların fırlamasını engellemek için jelatinden küçük bir bariyer yaptım mesela. TED وكان علي صنع حاجز صغير من السيلوفين حوله لمنعه من التحرك
    Şu çıkıntıların piramidin çevresinde nasıl bariyer oluşturduğunu görüyor musunuz? Open Subtitles هل ترين كيف يمكن لهذه التلال تشكيل حاجز حول الهرم؟
    ve Jerry Grant'ın ölümünü annenin üzerine yıktı, aşılamaz bir engel yarattı böylece bir daha asla Başkan'la birlikte olamayacaktın. Open Subtitles و بعدها لامَ والدتك على مقتل جيري قرانت ليخلق حاجز يستحيل انهائه بحيث لا يمكنكٍ البقاء مع الرئيس مرة اخرى
    Eğer çok aceleniz yoksa. Köprü üzerinde barikat kurdular. Open Subtitles إذا لم تكنِ على عجلة من أمرك فهم يضعون حاجز طرق على الجسر
    Çok şık. Test koşusuna çıkıp zaman bariyerini aştığından emin olmanı öneririm. Open Subtitles أنيقة للغاية، أقترح أن تقوم بتجربتها لتتأكد من كسر حاجز الزمن هذا.
    Ancak herkesin sessiz kalmalarının sebebi benim 'psikolojik korku bariyeri' dediğim şeydi. TED ولكن السبب الرئيسي للصمت كان هو حاجز الخوف النفسي
    Farklı şekilde, sanki araya bir duvar koymaya çalışıyor gibi. Open Subtitles وكأنها تحاول بناء حاجز بيننا أو شيء من هذا القبيل
    Kumanda, barikatı 288'in üzerine, 80 km. kadar kuzeye koyun. Open Subtitles القيادة، ضع حاجز الطريق على 288، حوالي 50 ميل شمالاً
    Bence elektronik bir bariyer oluşturabiliriz. Open Subtitles أعتقد أن بوسعنا صناعة حاجز إلكتروني، حسنُ؟
    Yabancı shinobiler içeri gizlice giremiyor ve doğal bir bariyer görevi görüyor. Open Subtitles لايستطيع الشينوبي الغرباء التسلل وهو حاجز طبيعي
    Buzdan bariyer kırıldı ve denizden tuhaf ziyaretçiler gelmeye başladı. Open Subtitles بكسر حاجز الثلج يبدأ زوّار بحريّون غرباء بالوصول
    Burada gördüğünüz orada dikilen bir karakter ve onun yoluna koyduğumuz bir engel. TED ما نراه هنا هو طبيعة دائمة هناك. وهناك حاجز وضع في طريقها.
    En zor engel lekelenmişlik duygusunun önüne geçmektir. TED أصعب الحواجز حقيقةً هو حاجز التغلب على جدار العار و الخزي.
    Boyutlar birbiri içine akacak ve onları durduracak bir engel olmayacak. Open Subtitles ستتدفق الأبعاد في بعضها البعض دون وجود حاجز ليمنعهم
    Aşka giden yolun tek yönlü olduğunu ve seksin o yol üzerindeki bir barikat olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles لأن أساسا، قرّرت هذه الطريقة للحب. . مجرد شارع أحادي الإتجاه، والجنس ليس سوى حاجز طرق.
    - Grand Sokağı istasyonunda adamlarla korunmuş demir bir barikat koydurdum. Open Subtitles عند محطة جراند ستريت يوجد حاجز مصنوع من الصلب
    Renk bariyerini kırdı ve Major League Baseball'da oynamak için birçok siyahi atlete güç verdi. TED لقد كسر حاجز اللون ونَدب العديد من الرياضيين السود للعب في دوري البيسبول.
    Ve bu psikolojik korku bariyeri çok uzun yıllar işe yaradı. Ancak şimdi İnternet, teknoloji, Blackberry, SMS çıktı ortaya. TED وكانت خطة حاجز الخوف النفسي ناجحة ولسنوات طويلة وحينما جاءت الإنترنت والتقنية بصفة عامة كالرسائل القصيرة والبلاكبيري
    Yüzeyde ince buz tabakaları oluşur ve bunlar üst üste tabaka halinde birikirler yavaş yavaş aşılmaz bir duvar oluştururlar. Open Subtitles تتشكل على السطح صفائح رقيقة من الجليد وتتراكم , طبقة تلو الطبقة لتخلق تدريجيا حاجز غير قابل للاختراق
    - Bütün güçleriyle tren şoförünün kabinine nişan almalarını istiyorum. - Efendim, orada bir inşaat barikatı var. Sanırım treni turdurabilir. Open Subtitles يوجد حاجز على طريقهم أستخدمة حتى نوقف القطار
    -Arada kaynayıp gidenlerdenmiş. Dil engeli, nerede ve kimlerle olduğunu bilememesi. Open Subtitles حاجز اللغة، وعدم وجود معلومات إلى أين كانت، الذين كانت مع
    90'ların başına kadar iklim sınırını aşmıyoruz, aslında, Rio'dan hemen sonraya kadar. TED لم ننتهك حاجز المناخ إلا في بدايات التسعينيات، في الحقيقة، مباشرة بعد ريو.
    Şu odaları ayıran duvarı yıktınız mı cennet gibi mutfağınız olur. Open Subtitles بامكانك التخلص من حاجز الغرفة هذا ويصبح لديك مكان للأكل في المطبخ
    Matematikçiler, bir kırbacın ses duvarını aşarken sağa ve sola hareketindeki darbe sesinin nereden geldiğine bakmak için fotoğraflar kullandılar. TED وقد استخدم علماء الرياضيات الصور لرؤية أماكن انحناء والتفاف الصوط التي يحدث فيها صوت الفرقعة عندما يكسر السوط حاجز الصوت
    Alkol kontrolü. Tenzer. Open Subtitles حاجز الفحص تحت تأثير الكحوليات.
    Aslında, bir çit var, bu eşiğin oldukça üzerinde, ötesine geçerseniz tehlike bölgesinde olduğunuz yerde. TED في الواقع، هناك حاجز يسبق هذا الحد، وما يتخطى هذا الحاجز يُعد منطقة خطر.
    Uyandım... tampon yamulmuş ve ve üzerinde biraz kan ve saç vardı. Open Subtitles حاجز السيارة كان منبعجا وهناك بعض الدم وبعض الشعر
    Yere duman perdesi kaldırmak için vurmanın nedeni meğerse bedenini ve varlığını aynı anda gizleme maksadınmış. Open Subtitles ضرب الأرض وعمل حاجز دخّانيّ من شأنهما إخفاء جسدكَ وطاقتكَ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more