Kötü olmuş, ben de geçen yıl aynısını yaşadım ama... | Open Subtitles | اوه، هذا مرعب حدث ذلك لي في العام الماضي، ولكن |
Nasıl olduğunu hiç sormayın, ama olmuş işte. | Open Subtitles | لا تسأل كيف حدث ذلك لكن من الواضح انة حدث |
Eğer çok uluslu bir şirket olsaydık ve bu yaşansaydı bu hakaret olurdu fakat biz sadece bir diniz. | TED | إذا ما كنا شركة متعددة الجنسيات أو حكومة و حدث ذلك الأمر، فسوف يكون هناك غضب، ولكنه مجرد دين. |
Ve burda ne oluyor, biliyorsunuz beden kalıptan hoşlanır ve işte bu heykel hiçbirşeydir ancak benden bir iz bulunuyor. | TED | إذا هنا ما حدث ذلك الحين, تعلمون أكثر ما أستمتعت به, هو أن تلك المنحوتة ليست سوى آثار من نفسي. |
böyle bir şey olursa, siz, izin verdiğiniz için olacak. | Open Subtitles | لو حدث ذلك ، كان ذلك لانكم جعلتم ذلك يحدث |
bu gerçekten oldu. O gün kimse gazete satın almadı. | Open Subtitles | لقد حدث ذلك بالفعل , ولم يشترى احد اى جريدة ذلك اليوم |
Eğer öyle olursa, bütün galasiye hükmedecek büyüklükte orduya sahip olur. | Open Subtitles | سيسيطر على جيش كبيربما فيه الكفاية ليحكم المجرة اذا حدث ذلك. |
Neler hissetiğini biliyorum tatlım. Bana da olmuştu. | Open Subtitles | اعلم كيف تحسين يا عزيزتى حدث ذلك لى من قبل |
Şimdi anladım. O gün çok kötü bir şey olmuş. Ne olduğunu bilmiyorum ama neden olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | شيء فظيع حدث ذلك اليوم ، لا أعرف ما هو لكني أعرف سببه |
Gece geç saatte, kimse ortalıkta yokken olmuş olabilir... | Open Subtitles | حسنا, ربما حدث ذلك بعد أن تأخر ألوقت بالليل |
Aynı zamanlarda üç defa ve üç farklı yörede olmuş. | Open Subtitles | ، حدث ذلك 3 مرات مختلفة من قبل في 3 أماكن مختلفة |
O gün çok kötü bir şey olmuş. Ne olduğunu bilmiyorum ama neden olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | شيء فظيع حدث ذلك اليوم ، لا أعرف ما هو لكني أعرف سببه |
Muhtemelen fotoğraf boğazına tıkılırken olmuş. | Open Subtitles | على الأرجح حدث ذلك عندما حُشرت الصورة داخل حنجرته |
Pekala cesedin durumuna bakılırsa bu sabah olmuş. | Open Subtitles | بالحكم على جسده فقد حدث ذلك صباح هذا اليوم |
Beni kandırdın, hepsi bu. bu daha öncede başıma gelmişti. | Open Subtitles | لقد خدعتني، هذا كلّ مافي الأمر حدث ذلك من قبل |
Suratında öyle bir ifade var ki "bu nasıl oldu yahu?" der gibi. | Open Subtitles | ثم تظهر هذه النظرة على وجهها وكأنها تقول كيف حدث ذلك بحق الجحيم؟ |
bu şeylerin olması için hep bir sebep vardır, değil mi? | Open Subtitles | .. التي كنت أقولها ربما حدث ذلك لسبب ما أليس كذلك؟ |
böyle bir şey olursa, siz, izin verdiğiniz için olacak. | Open Subtitles | لو حدث ذلك ، كان ذلك لانكم جعلتم ذلك يحدث |
Bunların hepsi hemen hemen insanların dinazorların büyük, yeşil ve aptal kertenkelerden ibaret olmadığını anladıkları sırada oldu. Uzun süre böyle düşünmüşlerdi. | TED | وقد حدث ذلك في الحين الذي بدء فيه الناس باستيعاب فكرة ان الدينصورات ليست كائنات عملاقة خضراء حمقاء والتي كانت سائدة لسنوات |
böyle bir an insanı sonsuzluk korkusuna sürüklüyor. | Open Subtitles | هذه اللحظة تملأ النفس برهبة الأبدية ، لقد حدث ذلك منذ سنوات لكنها أصرّت على تذكّر كل هذا |
- Anladıysan bunlar neden oldu o zaman? | Open Subtitles | إذا كنت قد فهمت النظريات ثم لماذا حدث ذلك ؟ |
Bir kez oldu o baba, o da "Garaj Kapısı Açacağı Kralı" Ralph Berman'la yiyoruz diye. | Open Subtitles | حدث ذلك مرة واحدة، يا أبي فقط لأننا كنا نأكل مع (رالف بيرمان)، بإختراعه "جهاز فتح باب المرآب " |
Şimdi kucağımıza düşebilir ve öyle olursa niçin göz atmayalım ki? | Open Subtitles | قد يقع فى أحضاننا, واذا حدث ذلك فلماذا لا ننظر فيه؟ |
Önceden bırakmaya çalıştığında da olmuştu. | Open Subtitles | حدث ذلك من قبل عندما خاض مرحلة الأعراض الإنسحابية. |