Humus, Halep, Dera ve daha pek çok ağır tahribata uğramış şehirlerimiz var ve şu anda ülke nüfusunun neredeyse yarısı göç etmiş durumda. | TED | لقد دمرنا مدننا تماماً، مثل حمص، و حلب و درعا وغيرها الكثير، وأن ما يقرب من نصف سكان البلاد نازحون الآن. |
Halep'deki evinin enkazı altından çıkarılan beş yaşındaki çocuğun fotoğrafını gördük. | TED | رأينا هذه الصورة لطفل في الخامسة من عمره يسحبونه من تحت أنقاض منزله في حلب. |
Juba, Güney Sudan'da veya Halep, Suriye'de neler olduğunu bilmediğimizi söyleyemeyiz. | TED | لايمكننا أن نقول بأننا لا نعلم مايجري في جوبا، جنوب السودان، أو في حلب في سوريا. |
İnekleri sağmak, yoncalara uzanmak, ve tanrının doğasından gelen hazzın içimi doldurmasına izin vermek. | Open Subtitles | حلب الأبقار، والإستلقاء في البرسيم والسماح بتدفق فرحة الله بصورة طبيعة في قلبي |
İnekleri sağmaya ve gaz lambası kullanmaya da başlayacak mıyız? | Open Subtitles | هل سنبدأ في حلب أبقارنا وأن نستخدم الفانوس '' أيضآ؟ |
Bana Suriye'den elma Amman'dan şeftali, Halep'ten yasemin Mısır'dan limon kuru üzüm, mersin, papatya nar, beyaz güller minik tatlılar, hindistan cevizli halka kurabiyeler, şekerler kısa pastalar, puf pastalar şeker ve tütsü kehribar, misk ve bal mumu al. | Open Subtitles | أعطني تفاح من سوريا خوخ من عمان، وياسمين من حلب وليمون من مصر |
Lütfen Halep Ermeni kilisesi rahibine başvurun. | Open Subtitles | اذا كانت لديكم اي معلومات ارجوكم اعطوها الى قس كنيسة الارمن في حلب |
Lütfen bilgileri Halep'te Ömer Nasreddin'in sabun fabrikasına iletiniz. | Open Subtitles | الرجاء تقديم اي معلومات الى معمل الصابون نصر الدين في حلب |
Abisinin Halep'te Mossad ajanları tarafından öldürülmesinden sonra. | Open Subtitles | بعد مقتل شقيقه من قبل عملاء الموساد في حلب |
Bilmiyorum. Faruk Paşa,Halep'e tahliye edilmemiz için emir verdi. | Open Subtitles | أرسل فاروق باشا أوامر بأننا سوف يتم إجلاؤنا إلى حلب. |
Halep'e ulaşmak için yeterli yiyeceğimiz var. | Open Subtitles | لقد جلبنا ما يكفي من الغذاء للوصول إلى حلب. |
Kurumuş memeden süt sağmak sana tabureden tekmelenmekten başka bir şey kazandırmaz. | Open Subtitles | إن حلب الضرع الجاف لا يجلب لك سوى تلقي ضربة تبعدك عن مقعد الحلب |
Bir yaktan süt sağmak hiç de kolay değildir. | Open Subtitles | لبن الياك، الحقيقة أن حلب الياك ليس سهلاً |
-Yak sütü. Tabii bir yakı sağmak kolay olmuyor. | Open Subtitles | لبن الياك، الحقيقة أن حلب الياك ليس سهلاً |
Bir çiftlikte yaşamayı o kadar isterdim ki, kedimi sağmaya çalışmıştım. | Open Subtitles | جعلني أرغب بشدّة في العيش بمزرعة حتّى أنّي حاولتُ حلب قطّتي. |
Kuru memeden süt sağmaya çalışırsan sadece kafana tepik yediğinle kalırsın. | Open Subtitles | حلب الضرع الجاف لن يجلب لكَ .سوى ركلك من على كرسي الحلب |
Uykusunda gidip, bütün keçilerini sağıp sonra tekrar uykusuna dönen bir adam biliyordum. | Open Subtitles | أعرف رجل مرة نهض حلب كلّ عنزاته وبعد ذلك ذهب عائدا إلى سريره. كلّ ذلك كان في نومه |
¢Ü dokuz hanım dans eder sekiz hizmetçi süt sağar ¢Ü | Open Subtitles | ¢ تسعة السيدات الرقص ثمانية الخادمات بين حلب ¢ |
Omar'ın kardeşi bu gece Aleppo'dan gelecek. | Open Subtitles | الليلة إخوة (عمر) الأمير , سـيصلون من (حلب) |
Süt sağma makinesiyle vücudundaki bütün spermi çekiyorlar. | Open Subtitles | أنها تمتص السائل المنوي من جسمك مع آلة حلب. |
İnekleri sağabilir. Bu konuda endişeliydim. | Open Subtitles | يمكنه حلب البقر،كنت قلقة بهذا الشأن |
Süt sağmasını bilen kadının hastasıyımdır. | Open Subtitles | هناك شئ بخصوص امرأة يمكنها حلب بقرة. |