etrafında 1500 metre yüksekliğinde çok fazla tepe var, tırman tırman bitmez. | Open Subtitles | ، حوله الكثير من التلال بأرتفاع 1 ميل لذلك ستصعد و تصعد |
etrafında sürekli onca general, senatör ve önemli politik kişiler varken önceden olduğu gibi sıradan olmak, onun için daha zor artık. | Open Subtitles | حسناً ، من الصعب عليه أن يكون بسيطاً مثلما كان مع وجود كل هؤلاء الجنرالات و الشيوخ و الطلقات السياسية يتسكعون حوله |
Şimdi, ilk çıktığımız gece neden onun hakkında yalan söylediğimi anladın mı? | Open Subtitles | لذا، اتعرفين الآن لم أردت .. أن أكذب حوله في موعدنا الأول |
Sen inanılmaz derecede hassas bir adamsın... etrafındaki herkese neşe saçıyorsun. | Open Subtitles | أنت رجل حساس للغاية يلهم مشاعر السعدة إلى كل من حوله |
Bu konuda espri yapabilirsin, ama sen ortadan kayboldun diye adamları bütün gece at sırtında gezdirmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أنت يمكن أَن تنكّت حوله الآن، لكنك حصلت لنفسك على الخسارة وأنا أبقى الرجال خارجاً يركبون ظهورهم طوال الليل |
Satıcı etrafına bakar, şaşırmıştır... ve çiftçinin karısına arkasını döner...: | Open Subtitles | نظر البائع حوله وهو حائر :والتفت إلى زوجة المزارع وقال |
MacGyver içicisi etrafta bulunmasını isteyeceğiniz becerikli bir adam, özellikle iş yakmaya geldiğinde. | Open Subtitles | مدخت الماجيفر شخص بارع في أصلاح ما حوله خاصة عندما يأتي الموضوع للسيارت |
Ama ilaç onu, bir şey yapmasını engelleyecek kadar etkilemişti. | Open Subtitles | فقط هي كانت ذاهبة بعيدة جدا ليعمل أيّ شئ حوله. |
hem de etrafında deniz canlılarını yok eden bir tane... bekleme durumdayken bile. | Open Subtitles | السلاح الذي سيقتل جميع أشكال الحياة البحرية من حوله حتى لو كان متأهب |
Merkez taşı yerine oturan tek taş. Diğerlerinin hepsi etrafında hareket ediyor olmalı. | Open Subtitles | الحجر الأوسط هو الوحيد الذي يقفل في موضعه، أما البقية فإنهم يدورون حوله |
Ama aslında sadece, Holly'nin sürekli etrafında bulunmasının çok rahatsız edici olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة هي أنه يقصد أن يجعل هولي متضايقة جدا عندما تكون حوله |
Ne hakkında kavga ettiklerini bile hatırlamayan iki aptalız biz. | Open Subtitles | نحن ثُنائيّ غبيّين لا نستطيع تذكّر ما كنّا نتشاجر حوله. |
Bu kısım gelecek hakkında olmalı, bu yüzden de bundan en azından kısaca bahsedebilirim diye düşündüm. | TED | اذا هذه الجلسة يفترض أنها حول المستقبل لذا فكرت أن علي التحدث على الأقل بإقتضاب حوله. |
Biliyorum bazılarınız hâlâ bu konuyla mücadele ediyor. Ama bunun hakkında düşünmenizi istiyorum. | TED | أعلمُ بأن بعضكم لا يزال يعاني من هذا الموضوع، ولكنني أطلبُ منكم التفكير حوله. |
Belki de etrafındaki insanlar, ona, ihtiyacı olan sevgi ve desteği sağlayamıyordur. | Open Subtitles | ربما كان الناس من حوله لا يوفّرون له الحب والدعم الذي يحتاجه |
Bu konuda neler bildiğinizi ve amacınızı merak etmeye başladım. | Open Subtitles | وأبدأ التسائل الذي هذا كلّ شيء عن، وكم تعرف حوله. |
Santa Monica'da ufacık bir kulübe aldık. 50 bin dolara falan etrafına bir ev inşa ettim. | TED | اشترينا كوخاً صغيراً في سانتا مونيكا وبنينا حوله المنزل بحوالي ٥٠ ألفا |
Tüm gün etrafta takılıyor ve dergilerimden resimler kesip duruyor. | Open Subtitles | إنها فقط موجودة حوله طوال الوقت تقص الصور من مجلاتى |
onu seviyorum ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أَحبُّها، وهناك لا شيء الذي أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعمَلُ حوله. |
Arada bir karşına bir duvar çıkabilir, ama onun üstünden, etrafından yada içinden geçmek için bir yol bulmalısın. | TED | ربما سيواجهك جدار من حين الى اخر ولكن عليك ان تجد طريقة لتجاوزه .. الالتفاف حوله .. اختراقه |
Kesinlikle, ateşkesle ilgili." | TED | في نهاية المطاف هذا هو كل ما يدور حوله الأمر |
ona bunu atlatmasında yardım etmek istiyorum ama konuşmama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | واريد مساعدتها من خلال هذا لكنها لا تريد مني التحدث معها حوله |
Ayrıca, bazen genç bir ilkyardımcı yanında doktora ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | بالاضافة الى أن مساعد طبيب الحقل أحياناً يحتاج جرّاحيه حوله |
Benim de demeye çalıştığım şu, Oliver çevresinde tanıdık şeylere ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | وكل الذي أعنيه أن أوليفر يحتاج إلى وجود أشياء مألوفة حوله الآن |
Siz gidin. Ben çantalarımı eve götürüp etrafa bakacağım. | Open Subtitles | امضى بعيدا, أنا سآخذ حقائبى إلى المنزل وأقوم بدورة حوله |
Biri diğerini çevrelemiş bir ikili, büyük bir yıldız ve büyük bir gaz bulutu. | TED | يوجد لديه شريك ، ثنائي يدور حوله نجم كبير ، عبارة كرة عملاقة من الغاز. |