Çünkü hayatının palmini elimde tutuyorum. Demek artık çalmaya da başladık. | Open Subtitles | لاني عندي حياته في كفة يدي عظيم، لذا نحن نسرق الآن |
Mağazalarına el koyuldu, hayatının geri kalanını sanat ve kültürün peşinde amansız bir takiple geçirdi. | TED | تمت مصادرة متاجره، وأمضى بقية حياته في سعي حثيث للفن والثقافة. |
400 dolarlık takım elbisesini mahvettiler diye hayatının geri kalanını intikam almak için harcayacakmış. | Open Subtitles | لذلك قرر أنه سيقضي بقية حياته في صراع مع الحمام لأنهم لطخوا بدله ثمنها 400 دولار |
Ve blogunda kendi hayatı hakkında yazıyor, Saint Petersburg'daki hayatı hakkında -- 20 yaşların başında -- kedisi hakkında, kız arkadaşı hakkında yazıyor. | TED | و في هذه المدونة ,يدون عن حياته عن حياته في سانت بيترسبيرغ هو في بداية العشرينات من عمره عن قطته عن صديقته |
Tanıdığım Suriyeli bir genç, hayatı mutlak tehlike içindeyken tereddüt etmediğini söyledi. | TED | أخبرني طفل سوري لاجئ أعرفه بأنه لم يتردد عندما كانت حياته في خطر وشيك. |
Benim ortağım, bu dava için canını verdi. | Open Subtitles | شريكي إستثمر حياته في هذه القضية |
Bu aşağılık Eddie Flemming'i öldürdü ve şimdi hayatının geri kalanını şehir kulübünün deliler evinde mi geçirecek? | Open Subtitles | هذا التافه قتل إدي فليمنج والآن ذهب ليقضي بقية حياته في بيت النادي الريفي؟ |
...hayatının tehlikede olduğunu düşünmüştür. | Open Subtitles | أنا متأكد أن الضابط شعر أن حياته في خطر يا سيدي |
Onu yırtıp atacak ve oğlun hayatının geri kalanını bir hapishanede geçirecek. | Open Subtitles | سوف يقوم بتمزيقه وولدكِ سيقضي بقية حياته في السجن |
Sadece bacağından vurmuştum ve hem hayatının kalan kısmında hapiste olacak. | Open Subtitles | كانت ساقه فحسب و هو سيمضي بقية حياته في السجن |
Sanırım bizim kubanımızın hayatının çoğu sıkı kontrol altındaydı. | Open Subtitles | أظن ممكن أن الضحية قضى معظم حياته في القيود |
Ama o hayatının büyük bir kısmını hapishanede geçirdi. | Open Subtitles | و لكن قد أمضى أكثر من نصف حياته في السجن |
Masum bir insan hayatının on dört yılını hapishanede harcadı O zavallı insanları öldüren O.çocuğu ise hala dışarıda. | Open Subtitles | قضى رجل بريء 14 عاما من حياته في سجن الدولة , وابن العاهرة |
hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يستحق أن يمضي بقية حياته في السجن |
Senin kahramanın hayatının son sekiz ayını yatakta, beslenme tüpüyle geçirdi. | Open Subtitles | بطلك، قضى الثماني أشهر الاخيرة له من حياته في فراشه مستعيناً بأنبوب تغذية |
Evinden kanımı, arabasında parmaklarımı bulacaklar ve hayatının kalanını hapiste geçirecek tabii sen beni gördüğünü söylemezsen. | Open Subtitles | سيجدو دمي في بيته وأصابعي في السيارة وسيمضي بقية حياته في السجن إن قلت أنك لم ترينني |
Eğer yetişkin hayatının büyük bölümünü hapiste geçirmese nasıl bir yaşamı olurdu? | Open Subtitles | ماذا تكون حياته إذا كان قد قضى معظم حياته في السجن . |
Ona adamın hayatının tehlikede olduğunu söyledin, evet, ama onu vurduran bu bilgi değildi. | Open Subtitles | لقد أخبرتها بأنه حياته في خطر، أجل ولكن هذه المعلومة لم تقتله |
Babam hayatı boyunca şapka dükkanında tezgahtarlık yaptı. | Open Subtitles | قضي أبي حياته في كبينة محاسبة في متجر قبعات |
Artık bütün sınırlamadan uzak olduğu için tam bir serseri ve zampara hayatı sürüyordu. | Open Subtitles | كونه الآن خالٍ من كل انضباط كانت حياته في تسيب وانقشاع |
hayatı boyunca ölülere yakın olmuş. | Open Subtitles | هو معمول حول موت كلّ حياته في بعض القدرة. |
Daniel buranın her noktasında senin için canını verdi. | Open Subtitles | دانييل أعطاكِ حياته في تلك البقعه |