"حين أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • ise
        
    • olurken
        
    • hâlbuki eylemi
        
    Pencerenin kenarında ise bir kuzgun oturmuş benimle alay ediyordu. Open Subtitles في حين أن غراباً كان يجلس في النافذة، ساخرا مني
    diyoruz. İspanyolca konuşlar ise eylemin kaza olduğu durumlarda yapanı hatırlamıyor, yine de bunun bir kaza olduğunu daha iyi hatırlıyorlar. TED في حين أن المتحدث بالأسبانية أقل احتمالاً لتذكر من كسرها إن كان الأمر حادثًا، ولكنهم سيتذكرون أن الأمر كان حادثًا.
    ama diğeri ise kurnazlık ve manipülasyon yapma. TED في حين أن واحدة أخرى في القائمة هي ماكر، متلاعب.
    Testin sonunda ilacı alan fareler tedavi olurken plasebo alan fareler tedavi olmuyor. TED في نهاية التجربة، الفئران التي تلقّت الدواء شُفيت، في حين أن المجموعة التي تلقّت العلاج الآخر لم تُشفى.
    2013'te Rabat'taki gece kulübüne yapılan bombalı eylemi üstlendiniz hâlbuki eylemi yapan Mağrip El-Kaidesi'ydi. Open Subtitles عام 2013 حصلت على التمويل من مصدر سري لتفجير الملهى الليلي في حين أن القاعدة في المغرب الإسالمي فعلتها
    Gelenekselci lider ise her zaman doğru olmayı ister, halbuki yaratıcı lider doğru olmayı umar. TED القائد التقليدي يحب دائما ان يكون على صواب، في حين أن القائد المبدع يأمل أن يكون على صواب.
    Kötü ilişkiler ise, yani muhtemelen boşanacak olanlar, kendilerini olumsuz düşünceler sarmalında buldular. TED في حين أن العلاقات السيئة، وبذلك أعني تلك التي ستنتهي على الأرجح بطلاق، وجدوا أنفسهم في دوامة من السلبية.
    Kastedilen, söylenen şeyin tam tersi ise burada sözlü ironi vardır, ancak alayda buna bir de alaycı tavır eklenir. TED إن السخرية اللفظية هي عندما يكون المقصود معاكسا للذي قبله. في حين أن التهكم يضيف القليل من السلوك.
    ABD'de, % 10'luk bir dilimde olan en zengin aileler ülke servetinin %80'ine sahipken en alt dilimde olan %60 dilimindeki aileler ise yalnızca %1'ine sahiptir. TED في الولايات المتحدة، أعلى 10٪ من الأسر تستحوذ على حوالي 80٪ من ثروة الأمة في حين أن أقل من 60٪ يملك فقط حوالي 1٪
    Hele kaynağın, kimse için iyi bir laf etmemiş biri ise. Open Subtitles في حين أن مصدر كل ذلك للأسف سيكون الشخص الذي نادرا ما تكون له كلمة على أي شخص
    Bazıları ise birden fazla partnerle böyle yakın bir ilişkinin. Open Subtitles في حين أن آخرين يجدونه انه من المستحيل تبادل مثل هذه العلاقة الحميمة
    Anal elektrikli idam, bir elektrik çubuğun rektuma, diğer metal ileticinin ise hayvanın ağzına sokulduğu kaba bir işlem. Open Subtitles الإعدام بالكهرباء هي عملية فظيعة تتطلب إدخال مسبار في الشرج في حين أن الحيوان يعض على موصل معدني.
    Ardında bıraktığı tüm geri zekalılar ise bir hendekte oturuyorlar. Open Subtitles في حين أن الأوباش أنه ترك وراءه ما يصل فوكين 'الخور.
    Yörüngesinde gezegen bulunan bir yıldız ise, kütlesel çekim etkisiyle salınım sergilemeli Open Subtitles في حين أن الذي حوله كواكب ينبغي أن يبدي "تذبذبًا جذبيًا" مميِزاً
    Garip olan şey ise bu eğreltiotlarının tropik iklimde yetişmesi ama fosillerinin burası gibi soğuk ve ücra yerlerde bulunmasıdır. Open Subtitles الشاذ هنا أن هذا السرخس ينمو في المنطقة الاستوائية في حين أن هذه الحفرية قد عثر عليها في مكان بعيد وبارد
    Özür dilemesi gereken biri var ise, bu kişi benim, bize yardım etmek istemene rağmen senden nefret ettim. Open Subtitles أنا من يجب أن يشعر بالأسف لكرهي لك في حين أن كل ما تحاول فعله هو المساعدة
    Nehirdeki tayfa kuşları çağırmaya çalışırken microlight ise nehrin başka yerinde film çekiyor. Open Subtitles في حين أن الطاقم الأرضي يحاول استدعاء الطيور, تقوم الطائرة الخفيفة بالتصوير في مكان آخر على طول النهر.
    Tüm bunlar olurken, New Orleans ve dünya etrafındaki diğer mekanlara gittik. TED في حين أن كل ذلك كان يحدث ، كنا في نيو أورليانز ومواقع في حول أنحاء العالم.
    Tüm bunlar olurken, mutluluğun gerçek sırrı tam da burada karşımızda. Open Subtitles في حين أن طيلة الوقت كان سر السعادة هنا أمامنا.
    2013'te Rabat'taki gece kulübüne yapılan bombalı eylemi üstlendiniz hâlbuki eylemi yapan Mağrip El-Kaidesi'ydi. Open Subtitles عام 2013 حصلت على التمويل من مصدر سري لتفجير الملهى الليلي في حين أن القاعدة في المغرب الإسالمي فعلتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more