| Olan bu! Başka seçeneğim var mıydı? Adam bizi kazıklayacaktı. | Open Subtitles | لم يكن لدى خيار آخر السافل كان ذاهب الى ويلش |
| Doğru, onun için çok üzgünüm ama Başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | أجل، آسفة للغاية حيال ذلك لم يكن أمامي خيار آخر |
| Eline bir silah veririm ve iddia ediyorum Başka şansım yoktu. | Open Subtitles | سأضع مسدساً في يدك، وسأدعي أنه لم يكن لدي خيار آخر. |
| Çünkü şu anda senin de benim de Başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | لأنه ليس لديك خيار آخر ولا أنا ايضاً في الوقت الحالي |
| Öğreti bu. Başka seçenek yok. | Open Subtitles | هذا من أجل دبلومة التدريس، . ليس لدي خيار آخر |
| Bu ikinci makina çağında insanlığımızı korumak için, güzellik yaratmaktan Başka şansımız yok. | TED | لكي نحافظ على إنسانيتنا في عالم الآلي لا يوجد لدينا خيار آخر غير أن نصنع الجمال |
| Ya bana yardım eder, ya karşı gelirsin. Başka seçeneğin yok. | Open Subtitles | إما أن تساعدنى أو تعارضنى ليس لديك خيار آخر |
| - Başka seçeneğim yok. - Bu konuda dikkatli olmalısın. | Open Subtitles | ليس لدي خيار آخر ـ لكن كن حذرا بهذا الشأن |
| bense hala bir bakir ve meteliksizdim Başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | أما أنا فكنت لا أزال بتولاً؛ وأعزب ومفلساً؛ لم يكن لديّ خيار آخر |
| Karate saldırı için kullanılmamalı, ama Başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | الكارتيه ليس للأستخدام العدواني ولكني ليس أمامي خيار آخر |
| Silahımı kullanıyorsam, Başka şansım olmadığı içindir. | Open Subtitles | و عندما أستخدم مسدسي يكون هذا بسبب عدم وجود خيار آخر |
| Başka şansım yok. yoksa, kardeşlerim de aynı hatayı yapıp resmin içine hapsolabilirler. | Open Subtitles | ليس لديّ أي خيار آخر عدا ذلك، سيفعلنَ أخواتي |
| Susmaya devam edersen sana işkence etmekten Başka şansım kalmayacak. | Open Subtitles | إذا استمريتي بإضاعة الوقت ليس لدي أي خيار آخر سوى تعذيبك |
| Başka seçeneğimiz yok. Yeni bir üç boyutlu tarama sistemi yerleştireceğiz. | Open Subtitles | ليس لدينا خيار آخر نحن نقوم بتغيير نظام المراقبة المجسمة الآن |
| - Başka seçeneğimiz yok evlat! - Hayır, hayır. Yapamayız. | Open Subtitles | ـ ليس لدينا خيار آخر ـ كلا، لا يمكننا، أنظر إليه |
| Köyün halini düşününce,Başka seçenek yoktu. | Open Subtitles | لم يكن أمامنا خيار آخر, بالنظر إلى وضع القرية |
| - Gitmeliyiz, Başka şansımız yok. - Kaybolduk Fritz ve sende bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ـ ليس لدينا خيار آخر ـ نحن تائهون ، وأنتِ تعرفين ذلك |
| Bana inanmak zorundasın. Başka seçeneğin yok. | Open Subtitles | ستضطرين لأن تصدقي كلامي لا يوجد خيار آخر لك |
| Keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm ama siz iki kumrunun başka seçeneği yok. | Open Subtitles | أعتذر للبوح بحقيقة الأمر أيتها الحمامتان اللطيفتان لكن لا خيار آخر أمامكما |
| İnan bana, yardım isteyeceğim son insansın. Ama Başka çarem yok. | Open Subtitles | صدِّقني, أنت آخر شخص أود طلب مساعدته, ليس لدي خيار آخر |
| Ailene yardım etmek istiyorsan Başka şansın yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديك خيار آخر أن كنت تريدين مساعدة والديك |
| Kendisine başka bir seçenek daha vermemi istemişti, yani teknik olarak, emirleri uyguluyorum. | Open Subtitles | لقد سألني أن أعطيه خيار آخر لذا تقنيا أنا أتبع الأوامر |
| Eğer Roma'yı kurtaracaksak, başka çaremiz yok. | Open Subtitles | ليس أمامنا خيار آخر إذا كنا بصدد إنقاذ روما |
| Ne yazık ki, senin gibi benim de Seçme şansım yok. | Open Subtitles | للأسف، ليس لدي خيار آخر بهذا الأمر أكثر مما لديك |
| Bize masadaki diğer seçenekleri, çok nahoş olanları denemekten başka çare bırakmıyorsun. | Open Subtitles | أنت تتركنا من دون أي خيار آخر غير المضي بإجرائات أخرى إجرائات لن تعجبك |
| Eğer tek denge sistemiyle,... ...bu beyinle bu hava aracını, uçurmak istesek başarısız olurdu. Yada motor bozulursa araç kaza yapar. Bunun başka bir seçeneği yoktur. | TED | إذاتعرّضت منظومة التوازن الإصطناعيّة الوحيدة تلك, ذلك الدّماغ التي يسيطر على طيران تلك الطائرات, فشل, أو إذا فشل المحرك, ستتعطّل المركبة. لا يوجد أي خيار آخر. |