Yüksek vücut sıcaklığı sonucu, iç organlarının iflası nedeniyle ölmüş. | Open Subtitles | توفيت من فشل الجهاز داخلي واسع النطاق بسبب ارتفاع الحرارة. |
Kımıldama. Muhtemelen iç kanama geçiriyorsun ve farkında bile değilsin. | Open Subtitles | لا تتحركي، قد يكون لديك نزيف داخلي دون أن تشعرين |
İçimde bir şeylerin gerçekten sükûnet için ağladığını düşünmeye başladım, ama elbette ki onu duyamamıştım, çünkü sağa sola çok koşturuyordum. | TED | ولقد بدأت أعتقد أن شيئا في داخلي كان بحاجةٍ حقيقيّه للسكينه، ولكن بالطبع لم أستطع أن أسمع لأني كنت اركض كثيراً. |
Ama yine de kar yağdığı zaman içimde bir şey şöyle der: | Open Subtitles | ولكن مازل ذلك, فعندما ينزل الثلج : فهناك شيء في داخلي يقول |
Gizemli bir tecrübe geçirdiğimi ve bundan sonra içimdeki bazı şeylerin değiştiğini hissettim. | Open Subtitles | شعرت بأني حصلت على افضل تجربة في حياتي وشئ في داخلي تغير اخيرا |
Bak, o günden sonra sanki içime bir şey girdi ve ondan kurtulamıyorum. | Open Subtitles | اسمعيني ، منذ هذا اليوم شعرت بوجود شئ ما داخلي ولا يمكنني إخراجه |
Ama eve dönerken, içeriden bir işbirlikçinin desteğine ihtiyacım olduğunun farkına vardım. | Open Subtitles | ولكن في طريقي للمنزل ادركت اني بحاجه لمصدر.. داخلي ليدعم كل شئ |
Ok beşinci ve altıncı kaburgalar arasından girmiş, büyük olasılıkla sol karıncığı delmiş, bu da iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | دخل السهم في الفضاء وربي بين الأضلاع الخامسة والسادسة، على الأرجح ثقب البطين الأيسر، مما تسبب في نزيف داخلي شديد. |
Kafada ağır sarsıntısı, iç kanaması ve birçok kırığı var. | Open Subtitles | خبطه جامده في الرأس و نزيف داخلي و بعض الكسور |
Bağırsaklarında sindirilmiş kan olması iç kanaması olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | كي يدخل الدم المهضوم للأمعاء يجب أن يحدث نزيف داخلي |
Bir şekilde adamın kan dolaşımına girmişler, yoğun iç kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | لقد دخلوا بطريقة ما لمجرى دم هذا الرجل سببوا نزيف داخلي هائل |
Bunu eldiven gibi kullandıysa, iç tarafta deri dokuları vardır. | Open Subtitles | وإذا قامت بإرتدائه كقفاز سيكون هناك نسيج داخلي من الداخل |
İç kanama olmadığından emin olmak için birkaç test yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أقوم ببعض الفحوصات لأتأكد من عدم وجود نزيف داخلي |
Önceden bu işi yaparken, Hep içimde bir polis olduğunu düşündüm. Buna tutundum. | Open Subtitles | عندما كنت في السجن دائما كنت أعتقد في داخلي بأني ما زلت شرطيا |
Küçülmüş, sanki içimde Oliver şeklinde kabuğun uzuvlarını yönlendiren ufacık, ...kadim bir Oliver Tate varmış gibi geliyor bana. | Open Subtitles | أشعر أنني منكمش، حيث أن هناك أوليفر تيت عجوز في داخلي تشغيل الروافع لرفع قوقعة بحجم و عمر أوليفر |
Kendi içimde giderek daha fazla agresif ve tuhaf olmaya başladım. | Open Subtitles | في داخلي قلت, كما تعلمون لامزيد .. ومزيد من الصرامة غريب |
Tüm hayatım boyunca, bu hissi içimde taşıdım arzu ve ateş gibi, | Open Subtitles | لدي ذلك الشعور دائماً في داخلي طوال حياتي مثل الرغبة او الحمى |
Bana her seyin kiyak olacagini söz veren içimdeki bu sicak alevi mi? | Open Subtitles | هذا الوهج الدافئ داخلي الذي يعد بأن كل شيئ سيكون رائع و ممتاز؟ |
Çok titiz, karısının içime girip bizzat ona yardım etmesini tercih ederdim. | Open Subtitles | إنه صعب الإرضاء جداً لقد فضل بأن تكون زوجته في داخلي لكي تساعده |
Eğer bomba burada hazırlandıysa içeriden birisinin yapmış olabileceğinden bahsediyoruz. | Open Subtitles | ولكن لو صُنعت القنبلة هنا فنحن نتحدث عن عمل داخلي |
Birşeyi bilmek istiyorum, şimdi. Bu solucanı içimden dışarı nasıl atacağım? | Open Subtitles | أريد أن أعرف شيء الأن, كيف أُخرج هذه الدودة من داخلي |
O kelimeden nefret ediyorum. İğreniyorum. Beni içten içe öldürüyor. | Open Subtitles | أكره هذه الكلمة, وأشمئز منها تجعلني أشعر بالموت في داخلي |
Burnumda bir tane, her bir yanağımda, gözlüklerin olduğu yerde bir tane var, ancak içeride gerçekten de çok farklı bir insanım. | TED | واحدة على أنفي وواحدة على كل خد بسبب النظارات، ولكن في داخلي أصبحت شخصا مختلفا في الواقع |
Küçük bir merakla korkuya doğru adım atarsam, kendimin ve diğerlerinin içinde büyük bir zenginliğe ve hiçbir zaman başaracağımı zannetmediğim zaferlere şahit olurum. | TED | لو كنت سرت نحو ذلك الخوف بفضول هادئ لوجدث ثروة هائلة داخلي و في الآخرين و تلك القدرة على تخطي التحديات التي لم أتوقعها |
Çoğu zaman, bir konuda yanıldığımızı farkettirecek hiç bir içsel ipucumuz olmaz, iş işten geçene kadar. | TED | غالباً نحن لا نملك اي دليل داخلي يدلنا على اننا مخطئون تماماً حيال امر ما حتى يفوت الوقت قد فات على إصلاح ذلك تماماً |
Ülke içi terör olayı yok gerçi Michigan State'te bir parti var. | Open Subtitles | وليس هناك أيّة أنباء عن عمل إرهابي داخلي بالرغم من أنّ هناك حفلة تعارف في جامعة ميتشيغان |
Şu an yapmamız gerektiği gibi, dahili bir soruşturma yürütmüşüz... izlenimi verir Christian. | Open Subtitles | يَعطي ظهورَ تحقيق داخلي مسؤول، الذي ما نحن مِنْ الضروري أَنْ نَعمَلَ، كريستين. |
İçim çok huzurluydu. Başka bir yerde olmak için garip bir acele yok.. | Open Subtitles | كنت أشعر بالسلام في داخلي بدون تلك الرغبة الملحة في أن أكون الآن في مكان آخر |
Fakat bu önemli değildi, çünkü şimdi yaralarımdan çok daha fazla içimi yakan bir şey vardı. | TED | لكن ذلك لم يكن يهم، لأنني الآن كان هناك شيء في داخلي يشتعل و كان حجمه بداخلي أكبر من كل إصاباتي. |
Bu işin içerden yapıldığını gösteriyor ve hırsızlar bunun anlaşılmasını istemediler, | Open Subtitles | يعني ان العمل كان داخلي وهم لايريدون ان نعرف انه داخلي |