| Onu da davet ettim ama telefonlarıma çıkmadı. İki, dört, altı, sekiz. | Open Subtitles | حسناً، دعوته, لكن لم يجيب ابداً على إتصالاتي اثنان, أربعة ستة, ثمانية |
| Anlayamadığım tek nokta, genelde yattığı bir kadını da davet eder. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لايمكنني فهمه هو دعوته لأمرأة قد نام معها |
| Tabii eve davet edilirse ve o sırada denk gelirse... | Open Subtitles | ولكن إن تمت دعوته إلى داخل ، المنزل ويراها أمامه |
| Tae Seong'u merak etmiyor muydun? O yüzden onu çağırdım. | Open Subtitles | الم تكن متشوقا ً لرؤية تاي سيونغ لهذا السبب دعوته |
| Davetini reddedersen ne olacak? | Open Subtitles | كيف سيتقبّل الأمر إذا رفضت دعوته ؟ كأس واحدة , ليس أكثر |
| Tek pürüz detaylı konuşmak için adamı buraya davet etmiş olmam. | Open Subtitles | الحصان الوحيد الذي دعوته إلى هنا إلى الإطفائية اليوم لتحسين الأمور |
| Dolayısıyla onu davet ettim, meslektaşlarıyla Stanford'a geldi, öğrencilerimle tanıştı ve daha sonra birlikte öğle yemeği yedik. | TED | بعد ذلك دعوته للمجيء، فجاء هو وزملاؤه إلى ستانفورد وقابل الطلاب، وبعدها تناولنا الغداء معًا. |
| Mesajının içtenliğinden etkilendiğim için kendisini gelip benimle tanışmaya davet ettim. | TED | أسرني لطف هذه الرسالة لدرجة أني دعوته للمجيء ومقابلتي. |
| Onu ben davet ettim, efendim. Kendisi çocukluk arkadaşımdır. | Open Subtitles | انا دعوته يامولاي كنا اصدقاء منذ سنين عديدة عندما كنا اطفال |
| Kafede tanıştığım çocuk. Aslında onu yemeğe davet ettim. | Open Subtitles | إنه شاب التقيت به في المطعم في الواقع، دعوته لتناول العشاء معنا |
| Annem onu Paskalya tatilinde adaya davet etmekten söz ediyor. | Open Subtitles | إنها تتحدث عن دعوته إلى الجزيرة في عيد الفصح. |
| Çocukken, bizi fırında kızartılmış sosis yemeye davet etmesini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر دعوته لنا على النقائق المحمصة عندما كنا صغار |
| Şimdi onu göreceğine göre davet edebilirsin. | Open Subtitles | أنت ذاهبة لمقابلته الآن، أليس كذلك؟ يمكنك دعوته |
| Neredeyse davet edilmemiş kimse yoktu. | Open Subtitles | ويقدم مشروبات الجمبري الباهضة .. لم يكن هناك شخص لن يفعل أي شيء ليحصل على دعوته |
| davet edilen ilk Komünist lider Khruschev, Birleşik Devletlere bir gezi düzenledi. | Open Subtitles | قام خروشوف بجولة ،في الولايات المتحدة كأول زعيم شيوعي يتم دعوته |
| Onu dışarı çağırdım. Üç buçuk saat dövüştük. | Open Subtitles | لقد دعوته و تقاتلنا لمدة ثلاث ساعات و نصف |
| - Lieb'e Davetini kabul ettiğimi söyler misin? | Open Subtitles | هل يمكن أن تخبر ليب أننى قبلت دعوته بالسفر؟ |
| Tabi Ona bir ev diyebilirsen. Şu vagondan daha büyük değildi. | Open Subtitles | إن أردت دعوته بالبيت فهو لم يكن أكبر من تلك الشاحنة |
| Zaten Ona penguen dedin. Yani ödeştiniz. Haydi Vasco. | Open Subtitles | إضافةً إلى, دعوته البطريق الآن أنت متساوي |
| Ona pezevenk dedim, ve şimdi sana da pezevenk diyorum. | Open Subtitles | أنا دعوته بالمُخنَّث و الآن أنا أدعوكَ واحداً |
| Bilirsin, ayrıca bir düğün daveti kesinlikle bir beyan. | Open Subtitles | إضافةً... فإنَّ دعوته إلى الزفاف ستُعطيه لمحةً عن الأمر |
| Böyle bir adamı eve almamasını istedim. | Open Subtitles | لم يكن من الرجال الذي يمكن دعوته للبيت بعد الزواج |
| New York City'deki bütün federal ajanların içinden, onu mu çağırdın? | Open Subtitles | من بين عملاء ال أف بي أي في نيو يورك دعوته هوا؟ |
| Aslında kürsüye çağırmak istediğimiz yeni bir tanık var. | Open Subtitles | في الواقع، لدينا شاهد جديد نريد دعوته للمنصة. |