Bu, Afrika'yı dünyanın geri kalanına bağlayan denizaltı fiber optik kablolarının bir haritası. | TED | الآن هذه خريطة كابلات الألياف البصرية تحت البحر والتي توصل أفريقيا ببقية دول العالم. |
Geçtiğimiz iki yılda dünyanın en eski ve en sağlam demokrasilerine sahip olan iki ülke; A.B.D ve Fransa yurt genelinde yerel seçimler yaptı. | TED | في آخر عامين، اثنان من أكثر دول العالم ثباتًا، أقدم الديموقراطيات، أميركا وفرنسا، أقاموا انتخابات البلدية الوطنية. |
Geldiğim ülke eskiden dünyanın en fakir ülkesiydi. | TED | أنا أنحدر من بلد كان من أفقر دول العالم. |
Oranın üçüncü dünya ülkesi olduğunu unutma. | Open Subtitles | اعني تذكر عزيزي انها من دول العالم الثالث |
Onları üzerimize severek atacak bazı üçüncü Dünya Ülkeleri var. | Open Subtitles | من دول العالم الثالث يملكون قنابل نووية يرغبون في إلقائها علينا |
dünyadaki tüm ülkelerden bu rakamları alarak hedeflerin tamamına ulaşmak bakımından tüm dünya için bir öngörüde bulunabiliriz. | TED | نستطيع أخذ هذه الأرقام وتطبيقها على كل دول العالم حتى نتوقع ما سيفعله العالم لتحقيق مجموعة الأهداف هذه. |
O dünyanın en büyük ülkelerinden birisi, biz ise en küçüklerinden. | TED | كما تعلمون ، أنها واحدة من أكبر دول العالم تقابلها واحدة من أصغرها |
dünyanın ortalaması bu zirveyi geçer geçmez insanlar neler olacağını merak ediyor. | TED | لحظة عبور معظم دول العالم هذه الذروة، يتساءل الناس بدهشة متى سيحدث ذلك. |
GB: Bence, insanları Britanya'nın uzun vade çıkarları için, Amerika'nın uzun vade çıkarları için, dünyanın geri kalanıyla düzgün ilişkiler kurmanın ve gerekli adımları atmanın şart olduğuna ikna etmeliyiz. | TED | غوردن: اعتقد اننا يمكن ان نقنع الناس بان الضروري لمصلحة بريطانيا على المدى البعيد، لمصلحة أمريكا على المدى البعيد، هو التواصل الجيد مع باقي دول العالم وإتخاذ الإجراءات اللازمة لذلك. |
Gerçekte dünyanın her yerine yayılmaktadır ve çoğuda ihraç ettiğimiz yiyecek sistemimizin sayesindedir. | TED | بل هي مشكلة تطال كل دول العالم ايضا بسبب نظامنا الغذائي والذي يتم اعتماده في دول العالم الاخرى |
Gerçekten de dünyanın gelişen bölgelerine gittiğimde de kolanın ne kadar da bol olduğunu görüyorum. | TED | في الواقع، عندما تنقلت بين دول العالم النامي، شعرت بأن الكولا في كل مكان. |
Burası dünyanın en büyük mercan adasıdır. | TED | بها أكبر محتوى مرجاني ما بين دول العالم. |
Garip deneylerin sayesinde medeni dünyanın birçok yerinde istenmeyen bir kişi oldun. | Open Subtitles | تجاربك الغريبة، جعلتك غير مُرحب بك في معظم دول العالم المتحضر |
******************************** dünyanın geri kalanı her ne kadar görmezden gelse de, biz Fransızlar biliyoruz ki: | Open Subtitles | بالرغم من ان كل دول العالم ستحاول اخفاء هذه الحقيقة |
Orası üçüncü dünya ülkesi. Ne yapmamı bekliyordun. | Open Subtitles | إنها من دول العالم الثالث ما الذي تتوقع مني فعله؟ |
Şu sıralarda Üçüncü Dünya Ülkeleri'nde yeniden yapılanma projelerinde çalışıyor. | Open Subtitles | إنّها تعمل حاليا على مشاريع إعادة الإعمار في دول العالم الثالث. |
Fakat dünyadaki diğer çiftçiler çok açlık çektikleri için gerçekte oldukça zayıftırlar. | TED | بينما المزارع في باقي دول العالم هي صغيرة جدا .. وهذا هو سبب تضورهم جوعا |
Ancak Dünya'nın geri kalanı tehlikeyden öylece bekleyemezdim. | Open Subtitles | ولكن أنا لا يمكن أن يقف مكتوف الأيدي بينما كانت بقية دول العالم في خطر. |
İşte buradalar -- nüfusun 100 milyondan daha fazla olduğu ülkeler, Çin'den Etiyopya'ya. | TED | وهذه هي... دول العالم التي تحوي كثافةً سكانيةً تزيد عن ال100 مليون، بدءًا من الصين وانتهاءً بإثيوبيا. |
Üçüncü bir dünya ülkesinde bir grup paralı askerin yerini tespit etmek hiç de zor değildir. | Open Subtitles | تحديد مكان فرقة من المرتزقة في دولة من دول العالم الثالث ليس أمراً غاية في الصعوبة |
Üçüncü dünya ülkelerine havadan atılmayan peynirlerden istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد جبن الذي يتساقط من السماء في دول العالم الثالث |
İddiaya girerim çoğu üçüncü dünya ülkesinden daha fazla silahı ve mühimmatı vardır. | Open Subtitles | أامن بأن لديه من العتاد والذخيرة أكثر من جيوش دول العالم الثالث. |
Şirketin üçüncü dünya ülkelerinden biri ile iş yapmak istiyor. Sana koşulları gösterecektirler. | Open Subtitles | بلادك تريد العمل في دولة من دول العالم الثالث |
Ve Batı'nın gelişmiş ülkelerinin büyük bir cömertlikle yaptıkları şey de üçüncü dünya ülkelerindeki bu insanlara aslında ilaç alacak parası olmayan bu halklara bedava ilaç sağlamak oldu. | TED | إذاً فما فعلته البلدان الغربية البلدان المتقدمة، بكل كرم هو أنهم اقترحوا توفير عقاقير مجانية لكل الناس في دول العالم الثالث الذين لا يقدرون على توفير ثمن هذه العقاقير. |