| borcunu al da başına çal. Yatağına dön ve çıkayım deme. | Open Subtitles | خذ دينك وافعل ما بدا لك عد إلى الفراش، وابقَ هناك |
| borcunu ve sorunlu geçmişini biliyorum ve yardım etmek için buradayım. | Open Subtitles | وأعلم عن دينك وعن ماضيك مع الفتيات وأنا هنا لتقديم العون |
| Dink diye bir adamla evli. Yani, naomi ve ben, elimizden geleni yaptık. | Open Subtitles | ومتزوجة برجل اسمه دينك أعني ، ناعومي وأنا لقد فعلنا كل ما يمكننا |
| Siz de bunun sonucunda, kendi kendinize karar verip... Borcun bir kısmını tahsil ettiniz. | Open Subtitles | ونتيجة لذلك، أخذت على عاتقك أن تحصّل بعضا من دينك |
| Beni fazla bilgili sanıyorsun, oğlum ya. dinin hakkında gerçekten çok da bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | إنّك تعزو لي الكثير من الفضل يا رجل، لا أفقه الكثير عن دينك |
| Alman gereken intikamını al. Hakkın olan parayı al, ve sonra borcunu ödeyebilirsin. | Open Subtitles | سنحصل على مالك وعندئذ ستتمكن من تسديد دينك لي |
| "Bana borcunu ödeyene kadar benim için çalış. Ücretsiz yemek ve bahşişleri alırsın." | Open Subtitles | أعمل لصالحى حتى توفى دينك وستحصل على طعام مجانى , زائدا الاكراميات |
| Sonra sarhoş bir şekilde geri döndün. La Roche'e borcunu ödemek istiyordun. | Open Subtitles | بعد ذلك , عدت سكرانا ويائسا لتسدد دينك الى لا روش |
| Ben dairem için eşyalarımı ediniyorum sen de nakit para ile borcunu kapatıyorsun. | Open Subtitles | أحتفظ بكل الهدايا لشقتي وتحتفظ أنت بالمال لتسد دينك |
| böylece ben de ona olan borcunu ödersem bu gece buraya gelmeyi kabul etti, ve geldi işte. | Open Subtitles | لذا وافقت على دفع دينك لو وافقت على المجيء هنا الليلة، و ها قد جاء |
| Dink ve Maya'yı evine yerleştirmek ve evli oldukları için konuk evinde seks yapmalarına izin vermek. | Open Subtitles | وينتقلون دينك ومايا لمنزلك ويقيما علاقة في غرفة الضيوف |
| Önce Winky Dink aracını alın. | TED | أولا عليكم الحصول على عدة الـ "الوينكي دينك". |
| PH: Bu etkileşimli TV'nin başlangıcıydı ve fark ettiğiniz gibi Winky Dink seti satmaya çalışıyorlardı. | TED | ب.هـ. : كانت تلك محاولة إيجاد التلفزيون التفاعلي وقد لاحظتم جميعا أنهم أرادوا بيعكم عدة الـ "وينكي دينك". |
| - Önemli değil. Borcun ödendi. Sarhoşlar Treni'ne gelmek zorunda değilsin artık. | Open Subtitles | لابأس , تم دفع دينك لايجب أن تأتي على قطار السكارى بعد الأن |
| Onlara Borcun varsa ve parçalanmak istemiyorsan borcunu ödersin. | Open Subtitles | إذا كنت تدين لهم، ولم ترد أن يمحوك فعليك أن تدفع دينك |
| Sorunlarının asıl kaynağı, Borcun ve hakkındaki endişelerin. | Open Subtitles | دينك و الشعور من حولك هو مصدر مشاكلك |
| Çünkü inandığın dinin politik düşüncelerinin sahip olduğunun paranın hiçbir önemi yok. | Open Subtitles | لأنه مهما قد يكون دينك مهما قد تكون سياستك مهما تعلق الأمر بالمال |
| Sizi birisi sormuştu. Ona borcunuz olduğunu söyledi ve Müdür Beyi aradı. | Open Subtitles | لقد جاء الى الجنازة رجل ما وقال أن دينك دفعه الشخص الخطأ |
| ...Borcunun vadesini uzatmak isteyip istemediğini soracak. | Open Subtitles | من سؤال البائع بالهاتف إذا أنت مهتمّ في دعم دينك. |
| Birisi senin dinini seçti diye, onu daha fazla sevmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | مجرّد أنّ أحدهم يعتنق دينك لا يعني أن تحبّه أكثر |
| Artık Tanrı'ya olan Borcunuzu ödeme zamanı. Bu fırsatı kaçırmamalısınız. | Open Subtitles | فرصتك الآن لتردّ دينك لله، يجب أن تغتنم هذه الفرصة. |
| Niye borç aldığınızı öğrendiğimiz için bizi bağışlayın ama müşterilerimizi çok iyi belirlememiz lazım. | Open Subtitles | اعذرنى و لكننا لم نعلم بعد السبب لعدم تسديد دينك ولكن علينا ان نفقيم عملائنا |
| Bunun dinine aykırı olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني هم كانوا ضدّ دينك |
| İnancın dışında evlenmek, ve kutsal günde... | Open Subtitles | سأشعر أنهم ساعتين, ناهيك عن أنك ستتزوجين من غير دينك .وفىالسبت. |
| Doğrusu şu ki, size borcumu asla ödeyemem. | Open Subtitles | الحقيقة ، أنه لا يمكننى أن أوفّى دينك. |
| Osmanlı döneminde karşılıklı saygı vardı, dininiz ne olursa olsun. | Open Subtitles | إبّان العصر العثماني كان هناك احترام لبعضنا البعض مهما كان دينك |
| Hangi dine inanırsan inan, doğrunun ne olduğunu düşünüyorsan düşün, herkes yanlışın ne olduğunu biliyor. | Open Subtitles | بغض النظر عن دينك أو ما كنت تنظر إلى أن تكون صحيحة. الجميع يعرف عندما يكون هناك شيء خاطئ. |