| Hatırı sayılır ölçüde kollarını ve bacaklarını kullanabiliyor zihni tam anlamıyla hassas görünüyor. | Open Subtitles | ليس فقط مع الاخذ بعين الحسبان ذراعيه وساقيه عقله يبدو مستجيب بصورة كاملة |
| 83 senesinde The Stones'un Batı Almanya turunda amplifikatör taşıyordum ve bir tünelden geçerken otobüs sörfü yapan tur menajeri kollarını kaybetti. | Open Subtitles | في سنة 1983 كنت أعمل لدى فرقة الرولينغ ستونز في جولتهم غرب ألمانيا حينها فقد مدير الفرقة ذراعيه ركوب الحافلات داخل نفق |
| 83 senesinde The Stones'un Batı Almanya turunda amplifikatör taşıyordum ve bir tünelden geçerken otobüs sörfü yapan tur menajeri kollarını kaybetti. | Open Subtitles | في سنة 1983 كنت أعمل لدى فرقة الرولينغ ستونز في جولتهم غرب ألمانيا حينها فقد مدير الفرقة ذراعيه ركوب الحافلات داخل نفق |
| kolları göğsü kadar büyük değil. | Open Subtitles | ذراعيه ليست كبيرة بما فيه الكفاية لمجاراة صدره |
| Eşiniz olan bu ıstırapla, her gece ona kıvrıldığınız, kollarında uykuya daldığınız şey. | TED | الحزن الذي هو زوجك. إنه هو الذي تلتفِ كل ليلة لتغفِ بين ذراعيه |
| Onu kollarına aldı, gizli derinliklerini keşfetti ve el değmemiş incisini buldu. | Open Subtitles | أخذها بين ذراعيه.. ينشد أعماقها الحميمة.. و أحس أنها كاللؤلؤة العذراء |
| Moruğun tekiyle yola çıkmıştım. İki kolunu kaybetmişti. | Open Subtitles | لقد أبحرت مرة مع رجلا فقد ذراعيه وجزء من عينه |
| Bu durumda masayı kaldırmak için kollarını oynatması durumunda kartlar yere düşer. | Open Subtitles | في هذه الحالة، إذا حرك ذراعيه لتحريك الطاولة، فسوف تسقط البطاقتان أرضاً. |
| Erkeğin yaptığını gördüğünüz şey iki ayağu üzerinde durarak kendini daha uzun göstermek ve kollarını yana açmak. | TED | لذا فما رأيتموه يفعله فهو يرتفع بجسده ويقف على قدميه، مباعداً بين ذراعيه. |
| Bir izleyici geçtiği zaman, bir o yana, bir bu yana sallanıyor ve kişi yaklaştıkça kollarını giderek daha çılgınca hareket ettiriyor. | TED | لذا عندما يمر متفرج، إنه نوع ما يميل من جانب إلى آخر، و يحرك ذراعيه بهوجاء متزايدة مع اقتراب الشخص أكثر. |
| Şimdi bu karaktere bir güç çarpacak, o havadayken bunu fark edecek ve düştüğü yönde kollarını uzatmaya çalışacak ve bunu başararcak. | TED | هذا الشخص سيتم ضربه بقوة ، سيدرك عندما يكون في الهواء أنه أصيب وسوف يحاول ، أيضا ، تحريك ذراعيه في اتجاه مكان السقوط |
| Onu uyandırdılar, kollarını ve bacaklarını bantla bağladılar ve zorla boğazına bir bez parçası soktular. | Open Subtitles | لقد أيقظوه، و قيدوا ذراعيه و ساقيه بشريط و أدخلوا قطعة قماش بحلقه |
| - Robot, kollarını ve bacaklarını kopart. - Hayır ! | Open Subtitles | ايها الانسان الآلى اخلع ذراعيه واقدامه لا |
| 3 yaşında menengitidis olduğunda, dinlenmeden 48 saatboyunca seni kolları arasında sımsıkı tuttu, uyumadan, ölmemen için. | Open Subtitles | عندما مرضت بإلتهاب في الثالثة حملك بين ذراعيه ليومين بدون توقف بدون أن ينام حتى |
| kolları, yüreği ve beyni normal insanların iki katı gücündedir. | Open Subtitles | اجعل ذراعيه ، قلبه ، مخة اقوي مرتين من الشخص الطبيعي |
| kollarında atrofi olan genç bir çocuğun ayaklarıyla piyano çalmasından kim etlilenmez? | TED | من لن يكون مفتونًا بصبي صغير يعزفُ بيانو بواسطة قدميه لأن ذراعيه ضامرة؟ |
| Daha sonra onun kollarında olduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | الشيء التالي الذى أعرفه أنني كنت بين ذراعيه |
| Caddede arkasından koşarsın, arkasını döner, seni görür seni kollarına alır, fişekler patlar. | Open Subtitles | تطارديه في الشارع فيستدر و يراكِ يأخذك بين ذراعيه و تنطلق الألعاب النارية في السماء |
| Zebra kolunu kaldırdı. Oyun bitti. | Open Subtitles | رفع الحكم ذراعيه للأعلى و انتهت المباراة |
| kollarının etrafında zedelenme var. Bu da onun sımsıkı tutulduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هناك كدمات في جميع أنحاء ذراعيه بدا وكأنه كان محتجزا مشددة |
| Görünüşe göre, kollarından destek aldığı için, giriş açısı zevkin doruğuna çıkarıyormuş... | Open Subtitles | على ما يبدو أن لديه ميزان على ذراعيه و بعد ذلك تكون الزوايا حاده |
| Evet, öyle görünüyor. İki kolunda da dövmesi var. | Open Subtitles | يبدو و كأنه كان بحار ذو وشم على كلا ذراعيه |
| Bacakları olmadığından, kollarıyla egzersiz yaparak oyalanıyormuş. | Open Subtitles | قضى أغلب وقته في محاولة الإعتماد على ذراعيه |
| elleri motor yağından her zaman simsiyah olurdu. | Open Subtitles | كانت ذراعيه سوداء دائماً من زيوت التشحيم |
| Eğer patronu lanetleyeni bulursam bacağının ve kolunun kırıldığından emin olacağım. | Open Subtitles | لو اكتشفتُ من الذي لعّن الزعيم، سأحرّص على كسر ذراعيه وقدميه. |
| Arkaya doğru düşmüş, bunu engellemek için ellerini arkadan germiş. | Open Subtitles | لقد سقط بإتجاه الخلف, و حاول أن يقلل أثر السقطة بمد ذراعيه خلفهُ د. |
| Kızın yığılmış bedenini kaldırıp nazikçe kurutucuya yerleştirmiş. | Open Subtitles | لذا أمسك بجسدها بين ذراعيه وأداخلها برقة |