Torchwood onu alıp dondurduğunda, en son anıları da dondu. | Open Subtitles | عندما أخذه رجال تورشوود وجمدوه قاموا أيضاً بتجميد ذكرياته الحديثة |
Bu anıları öyle çok hatırladı ki, beyni artık uykuda onları hatırlama ihtiyacı hissetmedi. | TED | قام بالتعامل مع ذكرياته وتحويلها لدرجة لم يعد دماغه في حاجة إلى العودة لتلك التجارب في نومه. |
Birisini heyecanlandırmak için anılarını kullanmanın faydası budur. | Open Subtitles | تلك تفيد في استخدامها فقط في ذكرياته لإثارة نفسه |
Onun anılarını ve davranışlarını da biliyorum. | Open Subtitles | لهذا عندي ذكرياته وأعرف كيف كانت تصرفاته |
Sanırım bu madalyon onun hafızasını yükledi. | Open Subtitles | أعتقد بأن الميدالية تربطني بجميع ذكرياته |
Bunca zamanı onun anısını onurlandırarak harcadım ve o benim bir anımı bile onurlandıramıyor mu? | Open Subtitles | كل ذلك الوقت لقد قضيته بتكريم ذكرياته وليس لديه حتى ذكرى واحده لي ؟ |
anıları bir anda gerçek olan Martin Sloan gibi bir adam için kararlılık, bir yaz gecesinde görünen yıldızlar kadar belirgin ve engel olunamaz bir şekilde ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | وبالنسبة لرجل مثل مارتن سلون الذي أضحت ذكرياته حقيقة فجأة قد يتخذ قراراً حتمياً وواضحاً وضوح النجوم في سماء ليل الصيف |
Annelerini diriltmeye çalıştıkları günden beri edindiği anıları kaybettiğini öğrenince şaşırdım. | Open Subtitles | لكنني كنت متفاجئة لأنه فقد جميع ذكرياته من اليوم الذي حاول فيه إعادة والدته إلى الحياة |
Onun anıları silinir ve bir ölümlü gibi, yeryüzünde onu geri koymak. | Open Subtitles | . لقد محونا ذكرياته و أعدناه للأرض ، كبشري |
Eğer anıları bir işe yarayacaksa en azından bir hiç uğruna ihanet edilmemiş olurum. | Open Subtitles | لكن إن كانت ذكرياته ذات نفع، فعلى الأقل لم أخدع سدىً. |
Artık anılarını bastıracak ilaçlar olmadığına göre cevap arıyor. | Open Subtitles | لكنه لا يتناول الأدوية الأن ولا شيء يحجب ذكرياته ويريد معرفة الأجوبة |
Travmanın yol açtığı anılarını bastırabilmek ilaç kullanıyor. | Open Subtitles | كان يتناول الأدوية لمواجهة الصدمة التي أدت إلى كبت ذكرياته |
Kazadan sonraki anılarını unutmuşa benziyor. | Open Subtitles | يبدو من انه فقد كل ذكرياته منذ وقوع الحادث |
Kazadan sonraki anılarını unutmuşa benziyor. | Open Subtitles | يبدو أنه فقد كل ذكرياته لما بعد ذلك الحادث |
Bu durumdayken hafızasını düzeltemem. | Open Subtitles | لا يمكننى أن أستعيد ذكرياته وهو بهذه الحالة |
Amanda hafızasını silip onu Owen'a çevirmişti. | Open Subtitles | لقد قامت أماندا بمحو ذكرياته وحولته إلى المدعو أوين. |
Kuşkusuz. Hepimiz onun anısını halkla paylaşmak istemeliyiz. | Open Subtitles | بالطبع ينوي مشاركة ذكرياته مع الشعب |
Onun anılarına girebilir. Ona hayatını gösterebilir. | Open Subtitles | يمكنها الدخول إلى ذكرياته وتذكره بحياته كلها |
anılarının hâlâ kullanılabilir olup olmadığını bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أي طريقة لمعرفة إذا كانت ذكرياته قابلة للتجديد |
Şimdi o, onun hayallerini heyecanlandırmak için gözlerinin önünde olmadığından, onun Amy'deki anısı sanki bir gölgenin perdeden gelip geçmesi gibi kaybolmuş. | Open Subtitles | الآن، لم يعد كالسابق هو عينيها الذي يهيج خيالها ذكرياته بدت تختفي كظل مر من أمام شاشة |
Aynı bir uyurgezer gibi koku hafızası onu, içgüdüsel bir şekilde doğduğu yere geri getirmişti. | Open Subtitles | وكمثل السائر وهو نائم استمالته ذكرياته المتعلقة بالشمّ إلى المكان الذى وُلِد فيه |
Son anısından başla ve geriye doğru git ta ki son anıya kadar. | Open Subtitles | ابدأ من ذكرياته الأخيرة و أكمل تراجعيّاً. |
Kendi anılarından sildiyse yerine başka bir şey koymuştur. | Open Subtitles | إذا قام بمحو ذكرياته فعلاً فسيستبدلها بذكريات أخرى |
Hatıralarını tekrar tekrar silse bile hatta başka bir dünyada doğmuş olsa bile o adamın kaderi, denizkızını yeniden sevmekmiş. | Open Subtitles | حتى لو محيتي ذكرياته مراراً وتكراراً حتى لو انه ولد في عالم مختلف ذلك الصبي سوف يُحبّ الحورية مرةً أخرى |
Varlığının hatırasından bile kaçmamızı söylüyorlar. | Open Subtitles | . نشتمه للهروب, حتى من ذكرياته |