Ve bunun böyle olacağını Amiral Ramsey Daha önceden bildi. | Open Subtitles | وادميرال رامسى تنبأ بان ذلك لم يكن ليحدث , تفصيليا |
bunun yanısıra, 250'nin altında vuruş yapan hiçbir oyuncuyla birlikte olmadım. | Open Subtitles | بجانب ذلك لم أواعد لاعب أبدا حقق أقل من 250 نقطة |
Tartışma istemiyorum. 1000 franka, Bu hiç olmadı. | Open Subtitles | لا أريد أي مناقشات, خذا ألف فرانك على أن ذلك لم يحدث قط |
Bu hiç olmadı. Ama bazen onu düşlediğim anlarda bir fısıltı duyuyorum... Diyor ki... | Open Subtitles | ذلك لم يحدث الى الآن و لكني أشعر أن شيْا كهذا سيحدث هذه الأيام |
Biliyorum. Benim anladığım işler değil, O kadar. Biz öyle yetişmedik. | Open Subtitles | أعرف ذلك، لكنني لا أحب ذلك لم نكبر مع ذلك الشيء |
Ondan sonra morga gitmek bir Daha hiç eğlenceli olmadı. | Open Subtitles | أنا واثق أن الذهاب للمشرحة بعد ذلك لم يعد ممتعاً |
Oğlumu da öldürecektim, ama O kadar da kolay değildi... | Open Subtitles | وكنت سوف أقتل أبنى أيضا لكن ذلك لم يكن بالسهوله |
Ben de Fraida Felcher için çıldırıyordum ama bu seni durdurmadı, değil mi? . | Open Subtitles | وأنت عرفت أنني مجنون بفريدا, ومع ذلك لم تتوقف. |
Erkekler bunun olmadığına emindir ama çoğu kadın bunu yapmıştır. | Open Subtitles | جميع الرجال يظنون أن ذلك لم يحدث ومعظم النساء يفعلنها |
Polisin gelmesi bunun boş bir tehdit olmadığını anlamamızı sağladı. | Open Subtitles | وصول الشرطة جعلنا نستوعب ان ذلك لم يكن تهديداً فارغًاً |
Fakat hiçbir Allah'ın kulu tutup da, bunun ne işe yaradığını sormadı[6]. | Open Subtitles | و رغم ذلك لم يُفكر أحد فيما تستعمل تلك الماده |
Arkadaşım olduğun için bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لأنني فكرت أن ذلك لم يكن صائبا لأنكِ صديقتي |
Bir şeyler olduğunu biliyorum, ama Bu hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | أعتقد أن شيئاً ما حدث , لكن ذلك لم يعد مفهوما. |
Çünkü Bu hiç olmaz ama belki de olur. | Open Subtitles | لأن ذلك لم يَحْدثُ ابداً لكن لَرُبَّمَا يَحْدثُ |
Bu da demek oluyor ki otomatik silahlarla üzerinize ateş edip sizi delik deşik edersek Bu hiç yaşanmamış olacak. | Open Subtitles | ونمزق أجسامكم بالرصاص فإن هذا ذلك لم يحدث أبداً |
Bu hiç olmamış gibi davranıp Daha sonra terapide yüzleşelim. | Open Subtitles | دعنا نَدّعي بأن ذلك لم يحَدث ونتعاملُ معه لاحقاً في العلاجِ. |
Çok farklı hissesedeceğimi düşünmüştüm ama öyle hissetmiyorum. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنني سأشعر باختلاف شديد لكن ذلك لم يحدث |
Ondan sonra kimse babama katır lafı etmedi. | Open Subtitles | وبعد ذلك لم يعد ذكر البغل يجول حول مخيلة أبي |
Savcılıkla olan anlaşman O kadar uzağa gitti ki artık görünmüyor. | Open Subtitles | وأياً ما كانت صفقتك مع المدعي العام ذلك لم يعد مطروحاً |
Neyse ne, ikimiz de böyle bir insan olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | ،في مطلق الأحوال .كلانا يعلم أن ذلك لم يكُن أنت |
Meşgul olduğumu söyledim, ama bu seni tatmin etmedi! | Open Subtitles | قلت أني مشغولة و لكن ذلك لم يكن كافيا بالنسبة لك |
Bununla birlikte, Bengalli bir göçmenin çocuğu olmak ya da Bronx'ta Senegalli göçmenin çocuğu olmak ile ilgili hiç bir fikrim yoktu. | TED | فيما عدا ذلك لم أكن أعرف ماذا يعني أن تكون طفلًا لمهاجرين بنغاليين في بروكلين أو أن تكون سنغاليًا في ذا برونكس. |