Eğer sana inanmamı istiyorsan, o zaman Bunu bana kanıtlaman gerekecek. | Open Subtitles | إن كنت تريد مني أن أصدقك، فعليك أن تثبت ذلك لي. |
Bunu bana renkli kuklalar kullanarak anlatma imkanınız var mı? | Open Subtitles | هل يوجد طريقة كي تشرح ذلك لي مستخدماً دمى ملونة؟ |
Ama senin umrunda değil, çünkü Bunu bana yapmalarına yardım ediyorsun. | Open Subtitles | لكنك لا تهتمين لأنك ساعدتيهم بفعل ذلك لي |
Çünkü Bana bunu yaklaşık 40 yıldır senin için diyorlar. | Open Subtitles | لأنهم يَقُولونَ ذلك لي عنك لل40 سنة الماضية. |
Dostum, bunu tanrılar bile elimden alamadılar. Hey ! - O benim ! | Open Subtitles | ذلك لي لا، ليس لك |
Eline bir tabela almalıymışsın. Bu benim için. | Open Subtitles | كان عليك أن تحمل إعلاناً بدلاً من ذلك ذلك لي |
bana öyle geliyor ki serada onunla zaman geçirirken muhtemelen 3 veya 4 dil daha yok olmaktadır. | Open Subtitles | حدث ذلك لي عندما قضينا معه وقت عن الاحتباس الحراري، ربما كانت ثلاثة أو أربع لغات قد اندثرت. |
Eğer Bunu benim için yapmazsan Yemin ederim | Open Subtitles | وإذا لم تفعل ذلك لي أُقسم |
Küçükken, annem derdi Bunu bana. | Open Subtitles | أمي كانت تقول ذلك لي و أنا صغير و كانت تغني |
Bunu bana yine yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع أن أصدق أنه فعل ذلك لي مرة أخرى |
Bunu bana hipovolemik şoka girdiğinde ve ağrın çoğaldığında konuşamayıp çığlık attığında söyle. | Open Subtitles | حاول قول ذلك لي ، عندما تكون في صدمة نقص حجم الدم والألم شديد جدا ، لدرجة أنك لا تستطيع الكلام وتصرخ منفردا |
Yüce Tanrım, 15 yaşındayken Bunu bana da yapmıştın. | Open Subtitles | أوه، ياالهى، أنت فعلت ذلك لي عندما أنا كُنْتُ في الخامسة عشر |
Agu diyormuş gibi geliyor ama Bunu bana söylüyor çünkü ben onun annesiyim. | Open Subtitles | وأعلم أن هذا يبدو ثرثرة، ولكنها تقول ذلك لي لأنني أمها. |
Yaptıysan da Bunu bana söylememen yalancı olduğun anlamına gelmez! | Open Subtitles | واذا فعلتي ولم تكشفي ذلك لي فهذا لا يعني انك تكذبين |
Dinle dostum, Bana bunu yaparsan bunu ömür boyu taşımak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | اسمع, يا رجل إذا فعلت ذلك لي أنا سوف أتحمل هذه اللعنة إلى ما تبقى من حياتي |
Bana bunu yapmaktan hiçbir zaman sıkılmayacaksın değil mi? | Open Subtitles | أنتِ لا تُرهقي من فعل ذلك لي أبدًا,أليس كذلك؟ |
Hayır, hadi ama. O benim. | Open Subtitles | لا , هيا , ذلك لي |
Bu benim yerime yapacak birini getireceğim tamam mı? | Open Subtitles | سأخضر شخصا ما ليعمل ذلك لي . حسنا ؟ |
Yok ya, kadınlar sürekli yapıyor bana öyle. | Open Subtitles | لا , النساء يعملون ذلك لي طوال الوقت |
Genellikle Lisa Bunu benim için yapardı. | Open Subtitles | ليزا كانت عادة تفعل ذلك لي |
Bilmiyorum artık, belki sen de bana böyle bir şey yaparsın. | Open Subtitles | لربّما أنت يمكن أن يعمل ذلك لي في وقت ما. |
Küçücük bir iyilik yaptın ama Bunun benim için ne anlama geldiğini anlayamazsın. | Open Subtitles | هذا نوع صغير من الرحمة, ولكن لا أستطيع أن أخبرك ماذا يعني ذلك لي |
Umarım çok iyi değildir. Onu bana saklaması gerekiyor. | Open Subtitles | ليست جيدة كفاية أتمنى أنها احتفظت ذلك لي |
Birinin bana bunları söyleyeceği anı bekliyordum hep. | Open Subtitles | لطالما انتظرت احداً يقول ذلك لي. |
- Bana pek korkutucu gelmediler. - Bunu bana bırak. | Open Subtitles | حسنا هم لا يبدو انهم مخيفون جدا اتركي ذلك لي - |
Sen Benim için bunu yap... ben de sana kim olduğumuzu söyleyeyim. | Open Subtitles | أتفعل ذلك لي... ...عندها سأخبرك من نحن |
Bu, bana şunu gösterdi ki aynı anda hem tüm samimiyetiyle değişimi görmek isteyen kişi hem de davranışlarıyla sistemin aynı kalmasını sağlayan kişi olmak mümkün. | TED | ما وضحه ذلك لي كان أنه من الممكن أن يكون الشخص الذي يريد رؤية التغيير حقاً هو نفسه الشخص الذي يقوم بأفعال تبقي الأمور على حالها. |