gördüğüm kaşıdığın ve kangrenli bir hâle getirdiğin kötüleşmiş, irinli bir yara. | Open Subtitles | لا، ما رأيتُه هو جرحٌ متقيّح قمتَ بحكّه وشوّهته إلى درجةٍ فظيعة |
Ancak onu gördüğüm zaman aptallığımı fark ettim. Nasıl duysun ki? | Open Subtitles | ولكن عندما رأيتُه ادركتُ غبائي كيف يمكنه أن يسمع؟ |
Çocukken gördüğüm en güzel evin orası olduğunu düşünür ve benim olmasını isterdim. | Open Subtitles | حسبتُه وأنا فتى بأنّه أجمل بيت رأيتُه قط وأردتُه |
gördüğümü biliyor. | Open Subtitles | لكنّي رأيتُ المعدن، و هي تعلم أني قد رأيتُه |
Savaşı durdururken görmüştüm onu. | Open Subtitles | رأيتُه في ميدان المعركة عندما أوقف القتال. |
- Neden bahsettiğini anlamadım. O hâlde onu tekrar gördüğümde çöpe postalarsam sorun olmayacak. | Open Subtitles | إذن لن تمانع لو رأيتُه بالمرّة القادمة أن أقوم برميه. |
Girdim çünkü onun nasıl öldürüldüğünü Gördüm. | Open Subtitles | ،انضممت لأنني حينما رأيتُه يُقتل بتلك الطريقة |
gördüğüm en harika çocuk! | Open Subtitles | إنه أفتن فتاً رأيتُه في حياتي. في أي مكان. |
Kendisi de muhtemelen hayatımda gördüğüm en hoş paltoyu giymiş üstelik. | Open Subtitles | مَن الذي يرتدي أنعم معطفٍ رأيتُه في حياتي؟ |
Biraz değiştirebilirsek, otoparkta gördüğüm evsize benziyor. | Open Subtitles | ربّما. لو قمتا بتشويه صُورته قليلاً بالضرب، فيُمكن أن يكون ذلك الرجل المُشرّد الذي رأيتُه يتسكّع بموقف السيّارات. |
Sonra zihnine girdiğimde gördüğüm şey geldi aklıma her zaman ve daima birbirinizin yanında durmak için yemin ettiğiniz gün. | Open Subtitles | ثمّ تذكّرت ما رأيتُه لمّا نظرت داخل عقلك يوم أقسمتم جميعًا أن تدعّموا بعضكم بعضًا دائمًا وأبدًا. |
O zaman gördüğüm her şey bugün gerçekleşti. | Open Subtitles | ..كلّ شيءٍ رأيتُه في ذلك الحين حدث اليوم |
Ya gördüğüm her şey olası bir geleceğin yansımasıysa? | Open Subtitles | ..كلّ شيءٍ رأيتُه في ذلك الحين كان لمحةً من مُستقبلٍ مُمكن؟ |
Daha önce gördüğüm, birkaç ortak dersimiz olan bir çocuk vardı. | Open Subtitles | وكان هناك ذلك الفتى الذي سبق أن رأيتُه وكان برفقة بعض زملائه.. |
Ameliyathanede kendinden çok emin. Şimdiye dek gördüğüm bütün asistanlardan fazla. | Open Subtitles | لديها ثقة في النفس داخل غرفة العمليات , أكثر من أي دكتور مقيم رأيتُه في حياتي |
Az önce gördüğümü sandığım şey, doğru mu? | Open Subtitles | فقط أخبرني إن كان ما رأيتُه حقيقي |
Onu uçakta gördüğümü hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أتعلم؟ لا أذكر أنّي رأيتُه في الطائرة |
- Çok komik bir adam çünkü onu başka bir dizide de görmüştüm. | Open Subtitles | إنه مرِحْ لأنني رأيتُه في عرضٍ آخر عمَّ تتحدث؟ |
Biliyorum. Kartta ismini görmüştüm zaten. | Open Subtitles | أعرفُ ذلك ،، لقد رأيتُه في بطاقتك |
Karnaval oyunları oynuyordum. Bana gelişini gördüğümde her şeyi öğrendiğini anlamıştım. | Open Subtitles | كنتُ ألهو بألعاب المهرجان، رأيتُه يقترب نحوي، فعلمتُ أنّه يعرف. |
Bir kaç hafta önce onu gördüğümde hiç iyi görünmüyordu. | Open Subtitles | رأيتُه قبل بضعة أسابيع، ولمْ يكن يبدو بحالٍ جيّدة. |
Sonra beni evime bıraktı, onu en son orada Gördüm. | Open Subtitles | ثم أوصلني إلى منزلي وتلك آخر مرة رأيتُه فيها |
Onu gördüğümden beri her şey yanık ve bulanık gibi, söndüremiyorum sanki. Tanrım, bulaşıcı olabilir. | Open Subtitles | لأن منذ أن رأيتُه تلطّخ كل شيء بالنّار لدرجة أنني لا يمكنني إخمادها لقد لوّثته برائحة البشر, سيحتوّل إلى مسخ. |