| Onlar çok etkili ve ucuz olan sıradışı ürünler geliştiren elektronik cihaz şirketleri. | TED | وهم شركات أجهزة، ينتجون منتجات غير عادية وذات كفاءة عالية وسعر رخيص جداً. |
| Geceyi geçirmek için bile bile ucuz otellere gelen elvi çiftler olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت عن الكثير من الازواج الذين امضوا ليله هناك فى فندق رخيص |
| Herhangi bir Sovyet polisi bunu ucuz bir transistör sanır. | Open Subtitles | بالنسبة إلى أى شرطى سوفياتى سيبدو هذا كجهاز ترانزيستور رخيص |
| Eğer nereye bakacağını bilirsen... internette her şey çok ucuz. | Open Subtitles | كل شيئ رخيص على الكمبيوتر بشرط أن تعلم أين تبحث |
| Her şeyi ucuza getirmek istedi, ben de ucuza getirdim. | Open Subtitles | أراد إتمام كل شيء بسعر رخيص. لذا ذهبتُ للسعر الرخيص. |
| Kasabada kalabileceğimiz ucuz bir yer var mı diye soracaktım? | Open Subtitles | كنت أتساءل إذا أحدكم يعرف مكان رخيص. للبقاء في البلدة؟ |
| Ama ne zaman ucuz yemek ve oyunlar olsa gitmeye çalışırız. | Open Subtitles | لكن لطالمـا نحاول الذهاب عندمـا يكون لديهـم طعـام رخيص و ألعـاب |
| Ve hayatımın son 15 senesinde ucuz bir kilise kıyafeti giyip Tanrı'yı bulmak adına her önüme gelen siki ağzıma almadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة أنني لم أمضى آخر 15 عاما من حياتي في لعك كل قضيب أمامي مرتدية ثوب جنسي رخيص وأدعي بأني وجدت الله |
| Biz hükümete ihtiyaç olan miktarda, ucuz fiyata buz sağlayacağız. | Open Subtitles | علينا ان نقدم الثلج المستخدم من قبل الحكومة بسعر رخيص. |
| ucuz, ikinci sınıf bir bürokrattan başka bir şey değilsin! | Open Subtitles | أنت لست أكثر من بيروقراطي رخيص الثمن من الدرجة الثانية |
| ucuz bir sistemle ne yapabilirsiniz ki? | TED | ماذا يمكن أن تفعل بنظام رخيص وأسعاره في المتناول؟ |
| İnsanlar Arkansas, Ohio, Güney Karolina ve Alabama'dan buraya, Philadelphia'ya ucuz eroin için geliyordu. | TED | أناس من أركنساس، أوهايو، ساوث كارولينا، ألاباما القادمون إلى فيلادلفيا من أجل هيروين رخيص. |
| Sanırım bunun hakkında söylemediğim şey akıl almaz derecede ucuz olması. | TED | أعتقد أن الشىء الذي لم أقله عن هذا, إنه رخيص بشكل سخيف. |
| Optik depolama ortamları ucuz ve taşınabilirken, manyetik belleklere göre daha yavaş ve daha düşük kapasiteye sahiptirler. | TED | بينما التخزين البصري رخيص وقابل للنقل وفيه معدل كمون من التخزين المغناطيسي بالإضافة إلى أنها أقل سعة |
| Olay şu ki, bunun ucuz ve kolay olmasıyla ilgili çok şey konuşuluyor. | TED | هناك الكثير من الأحاديث كونه رخيص الثمن وسهل الحصول عليه. |
| Fakat muhtemelen, ceplerinde ucuz, 20 dolarlık bir Android telefon olacaktır. | TED | ولكن هنالك احتمالات قد يكون لديهم هاتف أندرويد رخيص بقيمة 20 دولار في جيوبهم. |
| Esrar satarak gerçekten para kazanamazdınız. Esrarın çok ucuz olduğu görünmekteydi. | TED | وتجارة القنب أيضاً لم تكن مربحة. اتضح أن القنب رخيص جداً لكي تربح منه. |
| Yani, saatlik video başına 15 dolar ve selüloit saat başına yaklaşık 100 ile 150 dolarla oldukça ucuz bir fiyata materyalleri elde edebiliyoruz, ve bunları internete koyabiliyoruz. | TED | لذلك 15 دولار لساعة الفيديو و ايضاً حوالي 100 دولار الى 150 دولار لساعة التسجيل السينمائي يمكننا الذهاب و الحصول على المواد بشكل رخيص جداً و رفعهم على الشبكةَ |
| İstediğini aldın, hem de çok ucuza. | Open Subtitles | لقد حصلتَ على مَا أتيت بحثاً عنه، وبثمن رخيص. |
| Ben de seni basit bir serseri sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أنك نصاب رخيص استأجرة جونى ليحاول خداعى |
| Bir demet gül ve sadece balolarda takabileceğin adi bir taç. | Open Subtitles | ستحصلين على باقة من الورود وتاج رخيص سترتدينه في كل الحفلات |
| Cimri oluşundan. Ölmek isteyenler genelde daha çok bahşiş verir. | Open Subtitles | هذا سلاح من نوع رخيص أكثر المنتحرون يُحضرون أفضل الأنواع |
| dandik bir seks oteline gitmeyeceğim. Yarın nöbete kalıyorum. | Open Subtitles | انا لن اذهب لفندق جنسي رخيص لدي عمل غداً |
| Ve bu da --- aslında kaynaklarınızı iyi kullanabilmek için kusursuz bir sistemdir çünkü bu --çok ucuzdur. | TED | وهذا يشبه، هذا نوعًا ما نظام بلا عيوب من حيث استخدام مواردك للحد الأقصى، لأن هذا رخيص جدًا. |
| Her şey ucuzdu, geçen yaz Paris'teydim. | Open Subtitles | كل شئ رخيص بالمناسبة ، لقد كنت في باريس الصيف الماضى و كانت الأسعار ، ياللهول |
| Ama bu çok Pahalı, buna gücümüz yeter mi bilmem. Bu ucuzmuş. | Open Subtitles | .. لكنه باهظ للغاية، لا أعلك كيف .أريده رخيص ما يكفي ... |
| Pahalı değil bu lokanta. | Open Subtitles | ومحار بالصلصلة مع تراوت أزرق هذا المطعم رخيص |