| Geçen sene bir soru sormuştum: Sanat dünyayı değiştirebilir mi? | TED | :طرحت سؤالاً في السنة الماضية هل يستطيع الفن تغيير العالم؟ |
| Ve onlar için bu sorunun zor bir soru olduğunu anladım. | TED | ووجدت أنه كان سؤالاً صعباً بالنسبة إليهم ليجيبوا عليه في الحقيقة. |
| Bir gün sinirle o notu rafa kaldırıp bir soru sormaya karar verdim. | TED | في أحد الأيام، ونتيجة إحباطي، قررت أن أرمي النّص وأن أسأل سؤالاً واحداً |
| Sana sormak istediğim bir şey vardı... ama kabul etmeyeceğinden korkuyordum. | Open Subtitles | حبيبتي هناك سؤالاً أريد إجابة عليه لكن أخشي أنكي لا توافقيـن |
| Size bir soru sordum ama onu düşünmek yerine beni korkutmaya çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | إننى أسألك سؤالاً بسيطاً و بدون اعتبار لشئ ، أنت تحاول ترويعى |
| Sense bana bir soru soruyorsun ve birden soğuyorum senden. | Open Subtitles | أنتِ تسأليني سؤالاً وأنـا لا أودّ ذلك منكِ بعد الآن |
| Bu sorduğum kolay cevaplanacak bir soru değil, kabul ediyorum. | Open Subtitles | ذلك لم يكن سؤالاً سهلاً علىّ ولا أستحق أجابة سهلة |
| sana bir soru soracağım. Ve bana doğruyu söylemene ihtiyacım var. | Open Subtitles | ماغي , أريد أن اسألك سؤالاً و أريدك أن تخبريني بالحقيقة |
| Biri sana bir soru sorarsa gözlerine bakıp nazikçe cevap vermek adettir. | Open Subtitles | عندما يسئلك احدهم سؤالاً فمن المألوف ان ترفعي نظرك اليهم وتردِ بلطف |
| Şimdi size pek de sormaya can atmadığım bir soru soracağım. | Open Subtitles | والآن أنا بحاجة إلى أن أسألكي ؟ سؤالاً لست فخورةً به |
| Fakat beni dışlamadan önce bırak da sana bir soru sorayım. | Open Subtitles | لكن دعيني فقط أطرح عليك سؤالاً واحداً قبل أن تبعدينني ثانيةً؟ |
| Tavan penceresiyle hiç alakası olmayan bir soru sorabilir miyim? | Open Subtitles | هل استطيع ان اسئلك سؤالاً غير متعلق ، بالنافذة السقفية |
| Hâlâ bu kurala bir istisna olduğun fikriyle eğleniyorsan kendine bir soru sor. | Open Subtitles | إن كان يدور في ذهنكِ أنّكِ استثناء هذه القاعدة فاسألي نفسكِ سؤالاً واحداً |
| Pardon, daha önce hiç bana kişisel bir soru sorduğunu hatırlamıyorum da. | Open Subtitles | آسف ، ولكن لا أذكر قط أنك سألتني سؤالاً شخصياً من قبل |
| Tamam, sana bir şey soracağım. Hayatının aşkı kim olabilir? | Open Subtitles | حسناً، دعني أسألك سؤالاً ما هو الحب الحقيقي في حياتك؟ |
| Fakat sen bana hiç kendim hakkımda bir şey sormadın. | Open Subtitles | الأمر فقط , انكِ لم يسبق وسألتني سؤالاً عن نفسي |
| - Sana inancım tam. Ama sana bir şey soracağım. | Open Subtitles | إني أؤمن بك يا رجل، ولكن سأطرح عليك سؤالاً وحيداً |
| Küçük kızım Alia'nın 3 yaşında sorduğu masum bir soruydu. | TED | كان ذلك سؤالاً بريئاً من ابنتي الصغيرة علياء عندما كانت في الثالثة من عمرها. |
| - Bu akşam olmaz. Ama sana bir sorum var. | Open Subtitles | لا أقدر إدارة الأمر عنّك الليلة لكن لديّ سؤالاً لك |
| "Sakıncası yoksa birşey sorabilir miyim?" dendiğinde ardından hep bunlar sorulur. | Open Subtitles | هذا ما يقوله الناس دائماً عندما يقولون أنهم سيسألون سؤالاً شخصياً |
| Ve tasarımcılık kariyerimde ilerledikçe, kendime şu basit soruyu sormaya başladım. Güzelliği gerçekte düşünür müyüz? yoksa hisseder miyiz? | TED | وبدخولي في مجال التصميم بدأت اسأل نفسي سؤالاً بسيطاً هل الجمال فكرٌ ؟ أم شعور ؟ |
| Bana zor sorular sorabileceğinizi söylemiştim. Birini bile sormaya tenezzül etmediniz! | Open Subtitles | قالوا لي أنكِ قد تسألين أسئلة صعبة أنتِ غير مهتمة لتسألي سؤالاً واحداً |
| Bu noktada, onun sözde barışçıl yanı son derece pratik bir soruya dönüşecekti. | Open Subtitles | في هذه النقطة، مسالمته المجرّدة، إن جاز التعبير، كانت لتصبح سؤالاً عملياً قوياً، |
| ". Ben de onlara daha zor bir soru soruyorum: " İşinizden kaçınız kot pantolonlarınızı ya da çarşaflarınızı elde yıkıyorsunuz?" | TED | ومن ثم سئلت سؤالاً اشد صعوبة .. " كم واحد منكم .. غسل بنطاله الجينز او ملاءة السرير بيديه ؟ " |
| İşte bir evet veya hayır sorusu. Kuduz aşınız var mı? | Open Subtitles | ،إليك سؤالاً بنعم أم لا هل حُقنت ضد داء الكلب ؟ |