"ساحل" - Translation from Arabic to Turkish

    • sahili
        
    • Coast
        
    • Kıyısı
        
    • sahilinde
        
    • sahil
        
    • kıyısında
        
    • sahilinin
        
    • kıyılarına
        
    • sahilinden
        
    • sahillerinde
        
    • sahiline
        
    • kıyısından
        
    • kıyıdan
        
    • Kıyıları
        
    • kıyı şeridi
        
    Dün, Güney Kaliforniya sahili açıklarına bir Amerikan uzay aracı düştü. Open Subtitles بالأمس ، وجدت مركبة فضائية أمريكية بالقرب من ساحل جنوب كاليفورنيا.
    Gulf Coast'ta yaşayabilmelerinin imkânı yok, tabii buraya getirilmedikleri sürece. Open Subtitles و الطقس الصحراوي الجاف لأمريكا اللاتينية يستحيل ان تتواجد على ساحل الخليج إلا ان جلبت الى هنا
    Burada Güneyli gerçek balinamız var ve burada Kuzey Atlantik gerçek balinası, Florida Kıyısı açıklarında bir anne ve yavrusu. TED لدينا حوت الحق الجنوبي التي نراها هنا وحوت شمال الأطلسي الحق الذي نراه هنا لحظة خروجه قبالة ساحل ولاية فلوريدا.
    Pasifik Okyanusu sahilinde, benim ve arkadaşım Chris'in bir fotoğrafı. TED وهذه صورة لي ولصديقي كريس على ساحل المحيط الهادىء
    Doğu sahil şeridinde, açık deniz rüzgârı ile ulusa öncülük edeceğiz. TED على طول ساحل البحر الشرقي، سنقوم بقيادة البلاد بطاقة الرياح في داخل البحار.
    Biliyor musun, Alabama'nın körfez kıyısında binde bir kez olur. Open Subtitles حسناً، تعرفين، نادراً ما يحدث هذا في ساحل خليج ألاباما
    Ama sonunda Fildişi sahilinin 13 yıllık politik sorunlarına değinen bir kitap ile geldiler. TED و لكن في النهاية خرجوا بكتاب، يُبيّن ثلاثة عشر عاما من الكوارث السياسية في ساحل العاج.
    Bir deniz biyoloğu ve yerel bir dalış merkeziyle birlikte, eseri İvan Kasırgası'nın mahvettiği bir alan olan Grenada kıyılarına batırdım. TED شكلت فريقًا مع بيولوجي بحري ومركز محلي للغطس، أغرقت العمل في ساحل غرناطة، في منطقة دمرها إعصار إيفان.
    23:17'de Connecticut sahilinden radara girdi. Open Subtitles لقد تعثرت فى السياج فى 23.17 قبالة ساحل كونييكتيكت ، سيدى
    Müşterileri genellikle Batı Afrika sahillerinde ticaret yapıyorlar. Open Subtitles موكليهم يتاجرون بالرقيق و بشكلٍ رئيس مقابل ساحل أفريقيا الغربية ساحل العاج و سيراليون
    Başlangıcımı Abidjan Havalimanı'nda, ağır bir Fildişi sahili sabahıyla yaptım. TED أول قدومي كان في مطار ابيدجان في صباح جميل في ساحل العاج.
    Fildişi sahili'nde basın kesin çizgilerle ayrılmış durumda. Soykırım öncesi Ruanda'nın medyası ile kıyaslanabilir. Tahmin edebilirsiniz. TED أعني، أن الصحافة في ساحل العاج كانت منقسمة بشدة. تكاد تماثل الإعلام في رواندا قبل عمليات الإبادة. فلكم أن تتخيلوا.
    Fildişi sahili'nde her görüşten karikatüristi bir araya getirdik. TED قمنا بجمع عدد من الرسامين من جميع أنحاء ساحل العاج.
    İzini Kent Coast'a kadar sürdüğümüz bir kontörlü hat almış. Open Subtitles لقد إشترى هاتفاً وقمنا بتتبعه ووجدناه في ساحل كينت.
    Argus'un bizi Coast City'ye götürecek helikopteri var. Open Subtitles رقيب ديه الانتظار المروحية لنقلنا إلى ساحل مدينة، على الأقل حتى سنقوم جميعا أن نكون معا.
    Bunu kendimi acındırmak için göstermiyorum çünkü bir çok açıdan, Körfez Kıyısı'ndaki en şanslı insanlardık. TED لا أعرض ذلك لاستجلاب التعاطف، لأننا كنا الأوفر حظًا تمامًا بين من هم في ساحل الخليج.
    Çok özel bir gecede Costa Rica'nın Pasifik Kıyısı. Open Subtitles نحن علي ساحل المحيط الهاديء في كوستا ريكا في ليلة تعد خاصة جداً
    Kush, Gucerat sahilinde çevresel adalet için çalışan yasal danışman ekibinden biri. TED كوش فرد من فريق مساعدي المحامين الذي يعمل من أجل حقوق البيئة على ساحل غوجرات.
    Düşünüyorum biraz komik orada, Siberya sahilinde. Belki de Ruslar geçiş için para alacaklar. TED أعتقد انه ممتع نوعا ما انه في ساحل سيبيريا وربما الروس سيضعون الرسوم
    Mrs Kennicut Pacific sahil Yolunda yalnız başına yürüyordu. Open Subtitles كانت السيدة تسير محاذية لشارع ساحل المحيط السريع
    1000 km doğudaki Patagonya kıyısında bir dev Fırtına Kuşu da yemek arayışında. Open Subtitles ستمائة ميل شرقا على ساحل باتاغونيا, طائر النوء العملاق يبحث عن وجبة أيضا.
    Andrea Doria Nantucket sahilinin 12 mil açığında yoğun sis yüzünden Stockholm 'le çarpıştı. Open Subtitles اصطدمت أندريا دوريا بعبّارة ستوكهولم تحت ضباب كثيف على بعد 12 ميلاً من ساحل نانتاكيت.
    Sadece Carolina kıyılarına yaklaştığımızı söylemek için gelmiştim. Open Subtitles لقد جئت فقط لأخبرك أننا قد تخطينا ساحل كاليفورنيا
    Florida sahilinden ötesi emsalsiz bir vaziyette. Open Subtitles لم يحدث هذا من قبل إنها حاله خارج ساحل فلوريدا
    Kuzey Atlantik sahillerinde bu büyüklükte sadece 2 tane köpekbalığı yakalandı, ve sonuncusu 92'deydi. Open Subtitles من أي وقت مضى تم القبض اثنين فقط من أسماك القرش من هذا الحجم على ساحل شمال الأطلسي، وآخر واحد كان في '92.
    Kemikleri, Sahra Çölü'nden çıkartıp da, Afrika sahiline, bir bota yüklemek istiyorsanız, bunu kendiniz yapmak zorundaydınız. TED حيث تقوم بنقل العظام بنفسك إلى ساحل افريقيا إلى القوارب, اما إذا أردت نقلها من وسط الصحراء الكبرى
    San Roque adası bölgenin seyrek yerleşim olan merkez kıyısından uzak yerleşim olmayan bir kuş üreme alanı. TED إسلا سان روقي هي جزيرة غير مأهولة لأسراب الطيور قرب ساحل باها المركزي القليل السكان
    Çünkü yarın çok sıkı çalışma başlıyor. Beş günde bir kıyıdan ötekine. Open Subtitles لأنكم غداً ستبدأون العمل بجديه من ساحل إلى ساحل في خمسة أيام
    San Diego Kıyıları dışında, Pasifik Okyanusu yüzeyinde Çinli bir denizaltı var. Open Subtitles هنالك غواصة صينية غارقة في قاع المحيط الهادي جانب ساحل سان دييغو
    Çin Seddi'nin güneydoğuda sonlandığı noktadan itibaren 14,500 km. uzunluğunda bir kıyı şeridi ve 5,000 yılı aşkın bir tarih uzanır. Open Subtitles الراوي : من الطرف الشرقي من الجدار الكبير يغطّي ساحل الصين 14,500 كيلومتر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more