Sosyal Hizmetler bunun için var. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجود الخدمات الإجتماعيةُ |
Stetoskop bunun için var. | Open Subtitles | هذا يفسر سبب وجود سماعات الطبيب |
İşte protokol bu yüzden var ve işte bu yüzde onu uygulamak zorundayız. | Open Subtitles | ذلك هو سبب وجود النظام، ولهذا علينا إتباعه. |
Seni koruyacak birine ihtiyacın var. Büyük kuzenler bunun içindir. | Open Subtitles | تحتاج من يحميكَ، هذا سبب وجود قريبكَ الكبير |
Birliğin var olma sebebi bu. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجود الرابطة لأن هناك بعض المشاكل |
Bay B'nin evinde gündüz ve gece fotoğraflarının olmasının nedeni makinenin hem sabah 8'de hem de akşam 8'de fotoğraf çekmesi. | Open Subtitles | سبب وجود صور نهارية ...وأخرى ليلية على حائط السيد بي هو أنها تلتقط الصور بالثامنة مساء و بالثامنة صباحا |
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz. | Open Subtitles | "سبب وجود القبة أو الألغاز التي تنتظرنا ما زال مجهولًا" |
Büyük annem bana bambunun neden burada olduğunu anlatmıştı. | Open Subtitles | أخبرتني جدتي سبب وجود عيدان الخيزران هنا |
Kalbinde bu kadar nefret olmasının sebebi de oğlunun olması gereken yerdeki boşluğu doldurmaya çalışman. | Open Subtitles | و أنت أهدرتها و سبب وجود كره شديد في قلبك هو أنك تحاول مليء الفراغ |
Bu misyoneri niye öldürmediğimi unutmuşum. | Open Subtitles | ها أنا ذا مجددًا أنسى سبب وجود المبشّر هنا، |
Temizlik ürünleri bugünler için var. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجود السوائل المطهرة. |
Haklısın. Özel tim bunun için var. | Open Subtitles | صحيح، ذلك هو سبب وجود القوات الخاصّة |
- Aile bunun için var, değil mi? | Open Subtitles | حسنا ، هذا سبب وجود العائلة صحيح؟ |
Polis bu yüzden var, değil mi? | TED | هذا هو سبب وجود الشرطة، أليس كذلك؟ |
Zaten kuşak bu yüzden var. | Open Subtitles | هذا سبب وجود الزنار [الذي حول بطنه cummerband] |
Ama, sanırım sigorta bu iş içindir, değil mi? | Open Subtitles | لكن ، أوه ، أعتقد أن هذا سبب وجود التأمين ، أليس كذلك ؟ |
Yalıtımlı çünkü. Yumurta kartonları bunun içindir. | Open Subtitles | الغرفة معزولة صوتياً .. هذا سبب وجود صناديق الييض لذلك |
Eğer İç İşlerinin burada olma sebebi soruşturmamızı etkileyecekse, bunu bilmemiz gerek. | Open Subtitles | لو كان سبب وجود الشؤون الداخليّة هنا يؤثر على تحقيقنا، فيجب أن نعرف. |
Sosyetenin bir var olma sebebi var. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجود المجتمع |
Bay B'nin evinde gündüz ve gece fotoğraflarının olmasının nedeni makinenin hem sabah 8'de hem de akşam 8'de fotoğraf çekmesi. | Open Subtitles | سبب وجود صور نهارية ...وأخرى ليلية على حائط السيد بي هو أنها تلتقط الصور بالثامنة مساء و بالثامنة صباحا |
Enzo'nun hayatımızda olmasının nedeni benim. Bizi öldürmek istemesinin nedeni benim. | Open Subtitles | أنا سبب وجود (إينزو) في حياتنا، وأنا سبب رغبته في قتلنا. |
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz. | Open Subtitles | سبب وجود القبة أو الألغاز" "التي نواجهها ما زال مجهولًا |
Arayıp asistanının neden burada olduğunu sorabilirdi. Ama kendisi geldi. | Open Subtitles | كان بإمكانه الإتّصال والسؤال عن سبب وجود مساعدته هنا، ولكنّه عاد شخصيّاً |
Ve bunların var olmasının sebebi de budur, belki merak etmişsinizdir diye söylüyorum çünkü çoğu insan meditasyonun sadece düşünceleri durdurmayla,duygulardan arınmayla ilgili olduğunu ve bir şekilde zihnin kontrol edildiğini düşünür ama aslında olay bundan çok farklı. | TED | وهذا هو سبب وجود هذه، في حال كنت تتساءل، إذ معظم الناس تظن أن التأمل عبارة يتطلب إيقاف التفكير و التخلص من العواطف، بطريقة ما لأجل السيطرة على العقل، ولكن في الواقع التأمل مختلف تماما عن تلك. |
Bu misyoneri niye öldürmediğimi unutmuşum. | Open Subtitles | -أتوسّل لك يا أبي ها أنا ذا مجددًا أنسى سبب وجود المبشّر هنا، |
Bu polislerin neden ön tarafa kamp kurduğunu açıklıyor. | Open Subtitles | ذلك سبب وجود الحراس الحكومين المختبئين عند المدخل |