| Olabildiğince çabuk buldum seni. Etrafında olmam bunu açıklıyor zaten. | Open Subtitles | لقد وجدتك بأقصى سرعة ممكنة لقد بحثت عنك الولاية كلها |
| Sanırım nanit hücrelerinin kendilerini değişen koşullara ne kadar çabuk uyarlayabileceklerini küçümsemişsin. | Open Subtitles | أعتقد أنك استخففت بقدر سرعة خلايا النانيت في التكيف مع ظروف تغيراتهم. |
| Yaklaşık 10,000 metre yükseklikte, saatte 800 kilometre hızla uçacağız. | Open Subtitles | سنطوف بارتفاع 31000 قدم بمعدل سرعة 500 ميل فى الساعة |
| Fizik kurallarından bahsetmeyeceğim ama sadece şunu bilmenizi istiyorum, mıknatıs ne kadar hızlı inerse durma gücü o kadar fazla olur. | TED | الآن، لن أتطرق إلى فيزياء الأمر، لكن كل ما تحتاجون لمعرفته هو أنه بقدر سرعة هبوط المغناطيس، بقدر عظمة قوة الإيقاف. |
| Dönüş hızını ve yıkım gücünü arttırmak için kunaileri çivi gibi kullanıyor. | Open Subtitles | لقد استخدم الخناجر كسلاح وزوّد من سرعة التدحرج وبذلك يزيد قدر الضرر |
| XL: Evet, doğru söylüyorsun. Yani öyle görünüyor ki, beyni ışık hızında etkileyebilmek için cidden daha iyi bir yol bulmamız gerekiyor. | TED | شو: آه. إن ذلك صحيح. إذاً يبدو أن.. حقاً إننا بحاجة أن نجد طريقة أفضل لنؤثر على الدماغ بنفس سرعة الضوء. |
| Arabalar, üç boyutlu nesnelerdir. sabit bir konum ve hıza sahiplerdir. | TED | السيارات هي مجسمات ثلاثية الأبعاد حيث لديها موقع و سرعة تابتين |
| İnsanların ormanda kaybolduklarını hep duyarsın ama bu, bu kadar çabuk olabiliyormuş. | Open Subtitles | ..تسمع عن ضياع الناس في الغابة ولكن هذه هي سرعة حدوث ذلك |
| Bir insanı telefona ne kadar çabuk döndüğüne göre yargılayabilirsin diyorlar. | Open Subtitles | أتعلمين، يمكنك الحكم على شخص من خلال سرعة ردّه على المكالمة |
| Bu hormonlar çoğu vücut hücresini ziyaret eder ve bu hücrelerin enerjiyi ne kadar çabuk kullandığını ve çalışma hızlarını etkiler. | TED | ينتقل هذان الهرمونان إلى معظم خلايا الجسم، حيث يؤثران على مدى سرعة استهلاك تلك الخلايا للطاقة، ومدى سرعة عملها. |
| Kadın ne kadar fazla salgı üretirse bebek de o kadar çabuk emecektir. | TED | يبدو أنه بقدر كثرة الإفرازات التي تحصل لها، تزيد على الأرجح سرعة رضاعة الرضيع. |
| Ona daha çabuk ulaşmak için teknikleri birleştireceğiz. | Open Subtitles | للوصول إليها باقصى سرعة علينا أن نقوم بجمع ودمج التقنيات |
| Ama istediğin zaman, tam bir diplomatik dokunulmazlıkla istediğin hızla bunu kullanabileceksin? | Open Subtitles | لكن يمكنك قيادتها متى شئت، وبأكبر سرعة ممكنة مع حصانة ديبلوماسية كاملة؟ |
| Şu anda batıya doğru saatte 75 mil hızla ilerliyor. | Open Subtitles | تتجه حالياً غرباً يقترب من سرعة 75 ميل في الساعة |
| Köprü üstüne güneydeki açık sulara son hızla ilerlemesini söylesin. | Open Subtitles | أخبر الجسر لرئاسة جنوب عن المياه المفتوحة في سرعة الجناح. |
| Mümkün olduğunca hızlı gidiyorum. Kafalarınızı eğin. İyi Chevroletleri severim. | Open Subtitles | أنا أقود بأقصى سرعة أحب سيارة الشيفورليت إنه على جانبي |
| Tamam, rüzgar hızını ve yönünü gözlüyorsun ya rüzgarın çıkardığı sesi? | Open Subtitles | حسنا، يمكنك مراقبة الرياح سرعة واتجاه، ماذا عن صوت الريح يجعل؟ |
| Eğer büyüklüğüne göre normalize edersem, bu Boeing 787'nin ses hızının on katında yol alması gibi. | TED | لو عايرنا هذا بحجمه فإنه كطائرة بوينغ 787 تطير بعشرة أضعاف سرعة الضوء. |
| Fakat o frenler belirli bir hıza tepki verebilir. Tamam mı? | Open Subtitles | لكن هنالك فقط سرعة محددة للحافلة التي فقط المكبابح تعمل عليها |
| Sağdaki artan grafik ise bir grup Avrupa şehrinde ölçülen yürüyüş hızı. | TED | وعلى اليمين سرعة المشي في عدة من المدن الأوربية تظهر تلك الزيادة |
| Bam, götüne son sürat altın bir çük aldı. "Manny Puig - Yırtıcı Hayvan Uzmanı" | Open Subtitles | بام لتوه حصل على قضيب ذهبي داخل مؤخرته وبأعلى سرعة |
| Komuta/Manevra: En kısa sürede itici güç harekete geçirilecek. Peki, efendim. | Open Subtitles | من المحركات للتحكم إستعادة القوة الدافعة بأقصى سرعة ، حاضر سيدي |
| Kamera çekerken, sinyalimle hızlıca gel. | Open Subtitles | تعالي في سرعة على إشارتي ولف آلة التصوير |
| Ancak genişlemenin gerçekten bir zaman makinesine değecek ölçüde başlaması, hızın ışık hızının hemen altına erişmesi ile sağlanır. | Open Subtitles | ولكن تمدد الزمن يقترب من أن يصبح آلة زمن عندما تقفز بالسرعة إلى ما يقل قليلا عن سرعة الضوء |
| Amiral Ozzel ışık hızıyla gidip sisteme çok yaklaşmış. | Open Subtitles | لقد خرج أدميرال اوزل من سرعة الضوء قريبا جدا من موضع النظام |
| Bunun yerine, aniden zıplardınız, veya geçerdiniz, bir hızdan diğerine. | TED | بل ستقفز على الفور أو تنتقل من سرعة لأخرى |