"سيفلح" - Translation from Arabic to Turkish

    • İşe
        
    • işe yarayacak
        
    • işe yarayacağını
        
    • işe yarar
        
    • yarayacağına
        
    • yarayıp
        
    • yarayacağından
        
    Bu işe yarar. Yaramak zorunda. Hemen gözyaşı dökmeye başladım. Open Subtitles سيفلح ذلك، لا بد أن يفلح، ذرفت بعض الدموع بسرعة
    Buffy, diyelim ki işe yaradı. Willow'un bir dakikalığına büyü yapmasını engelledik. Open Subtitles بافي , فلنقل أن هذا سيفلح وأوقفنا بافي عن عمل السحر لدقيقة
    Kapıları açılması için zorlamaz ama kendi göre bir işe yarayacak. Open Subtitles لن يجبر البوابات أن تفتح.. و لكنه سيفلح على طريقته الخاصة.
    Hiçbir işkence ona etki etmez. Fakat eski haline döndüğünde işe yarayacak. Open Subtitles لن يجدي معه أيّ مقدار مِن التعذيب لكنّه سيفلح مع الرجل في سابق عهده
    Sinemada çiçekler? İşe yarayacağını sanmıyorum. Open Subtitles أزهار على شاشة السينما لا أظن أن هذا سيفلح
    İntikam büyüsünü sadece intikam iblisinin kendisi bozabilir. Başka hiçbir şey işe yaramaz. Open Subtitles فقط شيطان الانتقام يمكنه كسر تعويذته لا شيئ آخر سيفلح
    Satılanların tamamını almayacaksın ama işe yarayacaktır. Open Subtitles . أنت لن تشترى بالجملة ، لكن ذلك سيفلح فى إنهاء الأمر
    Bir tel olsa işe yarar. Paratoner gibi bir şey. Open Subtitles أي نوع من الأسلاك سيفلح أي نوع من الموصلات
    Gelmeye devam edin, çünkü çaba harcarsanız bu işe yarayacaktır. Open Subtitles ونقول أستمر في المحاولة لأن الأمر سيفلح يوماً إذا ما عملت عليه
    Beni öldürme. Lütfen. Bir dahakine işe yarayacak. Open Subtitles لا تقتلني، أرجوك .سيفلح الأمر في المرة القادمة
    -Bu işe yarayacak. -Hiçbir şey bilmiyorum. Open Subtitles ـ هذا سيفلح ـ إننى لا أعرف شيئاً
    Sence bu sefer işe yarayacak mı? Open Subtitles هل تعتقد أن الأمر سيفلح هذه المرة؟
    Bu işe yarayacak çocuklar. Open Subtitles لن يفعلوا , سيفلح الأمر يارفاق
    İşe yarayacağını biliyordum. Seni yeniden görmek güzel. Open Subtitles كنت أعرف أنّ هذا سيفلح سررت برؤيتك ثانية
    Klinik deneyler devam ediyor ve insanlarda işe yarayacağını gösteren bir belge yok. Open Subtitles إنها ما زالت في اختبارات سريرية جارية ولا يوجد أي اقتراحات مسجلة عما إذا كان الأمر سيفلح مع البشر أم لا
    Bunun işe yarayacağını bilmiyoruz. Open Subtitles -لا نعرف ان كان سيفلح هذا سنطلق النار عليها!
    O da işe yarar ama Amy'nin hasta bir akrabası yok. Open Subtitles ذلك سيفلح ايضا لكن ايمي ليس لديها قريب مريض
    İşe yarayacağına emin misin? Open Subtitles و طعنتنى بها فى رقبتى هل انت واثق ان هذا سيفلح ؟
    İşe yarayıp yaramadığını anlamak birkaç dakika alacak. Open Subtitles لكنه سيستغرق بضع دقائق، لمعرفة ما إذا كان سيفلح
    (Alkışlar) Bu nokta bizim çalışmalarımızın ''bunun işe yarayacağından emin değilim'' noktasından, ''Aman tanrım, bu işe yarıyor!'' noktasına geçişiydi. TED (تصفيق) تلك كانت النقطة التي ذهب عندها مسعانا من: "أنا لست متأكدا إن كان سيفلح هذا،" إلى: "يا إلهي، إنه ينجح!"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more